17

34 3 65
                                    

" Sunghoon?" kapıyı biraz aralayıp içeriye doğru fısıldamamla yatakta oturan beden ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Işığı açacakken onu durdurdum ve yapmamasını söyledim.

" Beni böyle görmeni istemiyorum, ama."

" Ama? Hem nasılsın ki şu..."

Cümlesini bitirmeden ona sarılmamla susmuş, birkaç saniye geçtikten sonra kollarını sırtıma dolamıştı o da. " Ne oldu?"

Omzunun üstüne yerleştirdiğim yüzümü elimle silerken konuşmaya çalıştım. Gecenin bu saatinde onu rahatsız ettiğim için de utanıyordum. " Ben çok mu malım sence?" Aslında bunu sormak istememiştim.

Soruma önce sessiz kalıp, sonra da güldü kısıkça. " Evet de neden şimdi, bu saatte?" demesiyle bedenimdeki kollarımı sıkılaştırdım, sorusunu görmezden gelip tekrar konuşabilmek için enerjiyi toparlamaya çalıştım.

" Ben güzel miyim?"

" İltifat almak istiyorsan söyleyebilirsin Ji Eun."

" İstemiyorum."

Tek gram şaka yapmadığımı belli eden ses tonumla cevap verdikten sonra emin olmak için kafasını biraz geriye çevirip yüzüme baktı gülerek. Bir anda silinen gülümsemesi hiç de iyi görünmediğimi belli ediyordu bence. " Neden ağlıyorsun?"

" Güzel miyim ben?"

" Güzelsin, şimdi benim soruma cevap ver."

" O zaman neden aldattı beni?" Onu umursamadan sorduğum soruyla, cevap beklediğim bir soru değildi, susmuştu. Sırtımdaki ellerinden birinin gevşeyip ayrıldığını hissettim üzerimden.

Cevap alamadığım için 2. bir ağlama krizine girecekken, en azından güzel ve zenginim diyerek kendimi avutmaya çalıştım. İşe yaramadığını fark edince odama dönmek için ayrılmaya çalıştım önümdeki bedenden.

Kollarımı sırtından çekip gidecekken karşı tarafın beni öncekine nazaran daha sıkı tutmasıyla ona doğru baktım. " Ne oldu?" Aynı soruyu bu sefer ben sormuştum.

Kafamı, eliyle omzunun üstüne doğru yönlendirdiğinde itiraz etmeden koydum omzuna. " Aptal olduğu içindir, bir daha bunun hakkında konuşma." düz bir tonda söylediği şeyi onaylamaktan başka çaremin olmadığını hissettim. " Neden konuşmayayım?"

" İstemiyorum."

" Neden istemediğini soruyorum işte."

" Sana ne."

" Of Sunghoon. Gidiyorum ben."

Omzuna getirdiğim ellerimi itip ayrılacakken, " Yok gitmiyorsun." deyip sıkıca sarılmıştı. " Sebep?"

" Ben öyle istiyorum çünkü."

" Paşama bak, sana göre mi davranacağım?"

" Davranmayacak mısın?"

" Manipüle etmeye mi çalışıyorsun şu an beni? Kanmam yalnız."

Sonunda ayakta yorulduğumu söyleyince beni koltuk altlarımdan tutup havaya kaldırmış, sonra yaklaşık 2 metre uzağımızdaki yatağa fırlatmıştı. Evet. Fırlattı. Ciddi anlamda. " Ne yapıyorsun amk?"

" Ee yoruldum dedin?"

Gözlerimi devirip oturur pozisyona geçtim. Sonrasında rahat bulmadığım için yatağın başlığına paralel olacak şekilde uzanıp ayaklarımı sarkıttım yataktan. " Uykum var, sal beni odama döneyim."

Kendisi de benim gibi, benim yarım metre kadar uzağıma uzandı. " Uyu işte."

" Kendi odam dururken burada mı uyuyayım?"

My Demon, SunghoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin