Jisung'un evinin önüne gelince arabadan indiler.
"Bana yaptığınız iyiliğin karşılığını bir gün ödeyeceğim, çok teşekkür ederim."
Eğilerek sözünü tamamladı Jisung. Minho da aynı şekilde kafasını eğdi ve cebinden çıkardığı kartviziti Jisung'a uzattı.
"Benim numaram, bir sorun olursa-"
"Size mesaj atacağım,"
dedi ve kartviziti cebine koydu.
"Hoşçakalın."
"Görüşmek üzere."
dedikten sonra arabaya binip oradan ayrıldı Minho.
Eve girer girmez, kendini yatağa attı Jisung. Telefonunu alıp Hyunjin'i aradı.
"Alo?"
"Hyunjin."
"Naber Jisungie?"
Jisung bir iç çekti.
"Annemin yanına gittim, ne yaptı biliyor musun?"
"N'aptı, sen iyi misin?"
"Benden kurtulmak istediğini söyleyip, kapıyı yüzüme kapattı. Oturup ağladım, hiç tanımadığım bir adama sarılarak. Çok acınası haldeyim, değil mi?"
Dedikten sonra buruk bir gülümseme yer edindi yüzünde.
"Tanrım, bir insan kendi oğluna karşı nasıl bu kadar acımasız olabiliyor? Acınası halde olan sen değilsin, o kadın. Kadında vicdanın v'si yok amına koyayım."
"Ah, cidden."
"Şu tanımadığım adam demiştin, o nasıl oldu?"
Jisung doğrulup, sırtını yatağın başlığına yasladı
"Adres vardı ya elimde, önüme gelen ilk kişiye sordum. O da burası benim evim demesin mi?"
"Oha, tesadüfe bak."
"İşte sonra ben götüreyim seni falan dedi. Ama adam cidden çok nazik, kibar ayrıca psikologmuş."
"Bu adama dikkat et."
"Niye ki? Kötü birine benzemiyordu."
"Jisung, bak zaten orada tek başına olman beni endişelendiriyor. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum."
"Haklısın, peki dikkat edeceğim. Geç oldu zaten yat da uyu."
"Seni seviyorum, iyi uykular Jisungie."
"Ben de seni seviyorum, hadi iyi geceler."
Deyip telefonu kapattı ve yatağın yanındaki komodinin üstüne koydu.
Cebindeki kartı çıkarıp dikkatle incelemeye başladı.
"Lee Minho... Garip hissetmeme sebep oluyorsun."
***
Yeni bir gün, yine bir telaş.
Jisung geç yattığı için sabah kalkamamış üstelik işe geç kalmıştı. Hemen üzerini giyinip evden çıktı.
Çağırdığı taksi çoktan gelmişti bile.
Kafeye geldiğinde hızla içeri girecekti fakat kapı kilitliydi. Jisung telefonunu çıkarıp saate baktı, kafenin çoktan açılması gerekiyordu.
"Evladım, bu hafta kapalı burası. Duymadın mı, cenaze varmış."
Arkasını dönüp, konuşan yaşlı kadına baktı.