Arabayı bu kez Jisung kullanıyordu. Minho, kolunun ağrısını belli etmemek için çok büyük çaba harcıyordu. Ama belli olmaması çok zordu, kurşun sıyırsada hafife alınacak bir ağrı değildi bu.
"Minho, ben çok özür dilerim. Kafam yerinde değildi, yemin ederim sana zarar vermek istemedim."
Minho cevap vermeyince Jisung ona yöneltti gözlerini, kan kaybından dolayı bilincini kaybetmişti Minho.
Jisung ağlayarak sürüyordu arabayı, en son isteyeceği şey bile değildi Minho'ya zarar vermek. Çok seviyordu o Minho'yu.
Canını verecek kadar sevdiği adamın canını yakmıştı.
Hastaneye geldiklerinde, Jisung Minho'yu arabadan çıkardı onu gören hemşireler bir sedye getirip Minho'yu yatırdılar. Ameliyathanenin önüne geldiklerinde hemşire Jisung'u durdurdu.
"Beyefendi daha fazla giremezsiniz."
Jisung hiçbir şey demeden yere çöktü.
Korkuyordu, Minho'yu kaybetmekten çok korkuyordu. En sevdiğini, sevgilisini özellikle de ailesi olan adamı kaybetmek istemiyordu.
"Özür dilerim..."
Nefret etti, tiksindi kendinden. En sevdiğine zarar verdiği için öldürmek istedi kendini Jisung.
"Bay'ım iyi misiniz?"
Muhtemelen doktor olan adam, Jisung'a doğru eğildi.
Jisung kafasını iki yana salladı. Bu kez iyiyim diyemeyecekti, buna gücü yoktu. Yanaklarına doğru akan sıcak gözyaşları arasında büyük bir üzüntü vardı.
Adam Jisung'u hafifçe kolundan tutarak kaldırdı yerden.
"Ne kadar zor olsa olsun, umudunuzu kaybetmeyin. Çünkü siz umudunuzu kaybederseniz, içeride sizin için hayatta kalmaya çalışan kişi çok kırılır."
Haklıydı, Minho içeride Jisung için savaşırken, Jisung'un kendini bu denli yıpratması doğru değildi, Minho bunu istemezdi.
Kafasını yere eğdi Jisung, o da hak vermişti adama.
Ameliyathanenin önünde öylece bekledi Jisung. Varlığını bile unuttuğu Tanrı'ya yalvardı içinden.
Bir süre sonra ameliyathanenin kapısı açıldı, Jisung içeriden çıkan doktorun yanına gitti.
"Kurşunu çıkardık, çok derine girmediği için şükretmelisiniz. Normal odaya alacağız ve bir gün gözetim altında tutacağız. Geçmiş olsun Bay'ım."
"Teşekkür ederim."
Jisung eğilerek selam verdikten sonra doktor ayrıldı oradan.
---
Jisung, yatakta yatan bedenin elini bir saniye olsun bırakmıyordu. Uyanmasını istiyordu, çok özlemişti onu. Yanında olmasına rağmen ona sarılmayı, o tarafından öpülmeyi özlemişti.
"Özür dilemem hiçbir şeyi değiştirmeyecek biliyorum ama özür dilerim sevgilim, çok özür dilerim."
"Özür dilememen gerektiğini söylememiş miydim ben?"
Jisung kafasını kaldırıp Minho'ya baktı, uyanmıştı.
"Minho..."
Gözyaşları daha hızlı akmaya başladı.
"Gel buraya, ağlama daha fazla. Bir damla gözyaşın için canımı veririm ben."
Minho kollarının arasını sundu, her zaman yaptığı gibi.
Jisung, yavaşça girdi sevgilisinin kolları arasına. Daha fazla incitmek istemiyordu onu.
Bir anda kapı açıldı ve Jeongin koşarak Minho'nun yanına geldi, ona sarıldı.
"Hyung!"
"Birileri korkmuş galiba."
Gülerek o da sarıldı kardeşine.
Hyunjin direkt Jisung'a sarıldı.
"Çok korktum oğlum ya, iyi misin?"
"Benim yüzümden Minho..."
Devam ettiremedi cümlesini Jisung. Çok suçlu hissediyordu, kim ne derse desin bu düşüncesi değişmeyecekti. Jisung, Minho'yu silahla vurmuştu.
Hyunjin onun saçlarını okşayarak kendine bastırdı biraz daha.
"Geçti bi’tanem, geçti. Minho da iyi, senin hiçbir suçun yok."
---
"Dikkat et, acele etme."
"İyiyim güzelim, sakin ol."
Arabaya bindiler, Jisung'un ısrarı üzerine o kullanacaktı arabayı.
"Ben sürebilirdim."
"Yok, iyileşene kadar özel şoförün olacağım. Emrinizdeyim Bay Lee."
Minho gülümsedi sevgilisinin bu tavrına, çok şirindi Jisung.
"O zaman gidelim Bay Han."
diyerek ona ayak uydurdu.
Birbirlerinin en güzel hediyesiydi onlar. Aşk bu muydu bilmem ama asla kopmayacak bir bağ buydu.
"Jisung."
Kırmızı ışıkta durunca Minho'ya dönüp ellerini yaralı koluna koydu Jisung.
"N’oldu? Rahat değil misin? Bir yerin mi ağrıyor?"
Minho onun elinden tutup kolundan indirdi.
"Sen iyi olursan iyileşirim ancak."
"Ben iyiyim, senin sayende."
Gülümsedi Jisung sevgilisine. Daha sonra önüne dönüp arabayı sürmeye devam etti.
Han Jisung'un atmayı bırakan kalbi, Lee Minho için atıyordu artık.
niye oy vermiyorsunuz ya😔