14

1.5K 239 114
                                    

"İyi ki geldin."

diyerek Hyunjin'e sarıldığı kollarını geriye çekmişti Jisung.

"Sakın canını sıkma, geleceğim ben yine."

Minho'ya dönüp ekledi Hyunjin.

"Sana emanet, kılına zarar gelirse senden bilirim. Haberin olsun."

"Asıl Jeongin sana emanet, tek bir gözyaşını görmeyeyim."

"Uçak kalkacak hadi."

Jeongin'in uyarısıyla, Hyunjin'le birlikte uçağa gittiler. Aynı şehirde üniversite okuyacaklardı.

Jisung, Hyunjin'in arkasından baktı bir süre. Çok özleyecekti onu ama buraya ilk geldiği zaman o yoktu, değil mi?

"Güzelim, gidelim mi artık?"

diyerek yavaşça dokundu Jisung'a. Kafasını sallayarak onayladı Minho'yu ve arabaya bindiler.

"Bayan Han taşındığını söyledi, benim sende kaldığım süre içerisinde gitmiş. Bende kalsan, olur mu sevgilim?"

"Ama sana karşı çok borçlu hissediyorum ben."

"Ne borcu? Bir daha duymayayım Jisung."

"Ama-"

"Aması falan yok güzelim, eşyalarını toparlamaya gidiyoruz şimdi, tamam mı?"

"İyi ki varsın."

"İyi ki varız."

Jisung eşyalarını toplarken, aile fotoğraflarını ayrı bir yere koymuştu. Minho onları kutuya koyacakken hafifçe kolunu tutan elle duraksadı.

"Çöpe atacağım onları."

Gözlerini Jisung'a çevirdi Minho.

"Emin misin güzelim?"

diye sordu. Jisung kafasını olumlu manada salladı.

"Evet, daha fazla görmek istemiyorum."

Sevgilisinin onayıyla aldığı yere tekrar koydu onları Minho.

Jisung'a kötü şeyler çağrıştırıyordu o fotoğraflar. Artık ne babasını ne de annesini görmek istemiyordu. O, yalnızca Minho'yla olmak istiyordu. Onu görmek, ona sarılmak, o tarafından öpülmek en büyük isteği bunlardı Tanrı'dan.

Minho sadece Jisung'u değil, beş yaşındaki Jisung'u da yaşatıyordu.

Jisung Minho'ya baktı bir süre.

"Bir sorun mu var?"

diyerek ona yaklaştı biraz daha Minho. Jisung hiçbir şey demeden sarıldı sevgilisine. Minho ne olduğunu anlamasa da kollarını Jisung'un ince beline sardı ve onu iyice kendine bastırdı.

Jisung kafasını Minho'nun omzundan çekip onun yüzüne baktı.

"Güzelim, bir sorun mu var?"

"Seni özledim ben."

"Hm?"

dedikten sonra dudaklarını Jisung'un dudaklarıyla birleştirdi.

Özlem neydi? Yanında olan birini özlemek diye bir şey olur muydu? Eğer Jisung gibiyseniz, bu çok kolay. Çünkü o kişiyi fiziksel olarak değil, ruhen yanınızda hissetmediğiniz zaman özlersiniz. Bu, özlemin bir tanımıydı tabii.

Yanınızda olmayan fakat çok değer verdiğiniz birini özlemek, daha çok acı verir. Çünkü istediğiniz zaman ona sarılamaz, onu öpemez, onunla vakit geçiremezdiniz. Kişiden kişiye değişirdi özlemin tanımı.

---

Sonunda sınav sonuçlarının açıklanacağı gün gelmişti. Jisung heyecanla bilgisayarı açtı.

Derin bir nefes aldıktan sonra giriş yaptı.

Kazandı. Gözlerinin dolmasına engel olamamıştı Jisung. Kazanmıştı, küçük Jisung'un hayalini gerçekleştirmeyi başarmıştı.

Basit bir şey gibi görünse bile, Jisung için çok büyük bir şeydi bu.

"Kazandım!"

Sevinçle evden çıkıp Minho'nun yanına gitmek için bir taksi çağırdı.

Ofise gireceği zaman, tam giriş kapısının önünde gördüğü şeyle kalakaldı Jisung.

Bir kadın, Minho'ya sırnaşıyordu. Kadın, Minho'ya sardı kollarını. Minho, onun canını yakmak istemezcesine itti onu.

Jisung'un az önce mutluluktan akan gözyaşları şimdi üzüntüye dönmüştü.

Minho nasıl izin verebilirdi bir kadının ona bu denli asılmasına?

Minho sabır çekercesine kafasını çevirdiği zaman, Jisung'u gördü. Jisung, onunla göz teması kurar kurmaz adımlarını oradan uzaklaştırdı.

"Jisung!"

diyerek onun peşinden geldi Minho.

Konuşmak istemiyordu Jisung, çok kırılmıştı. Minho, onun yanına gelip kolundan tutarak durdurdu.

Jisung, Minho'nun yüzüne bakmıyor, yere bakıyordu.

"Güzelim, bekle de açıklayayım."

"Şu an seninle konuşmak istemiyorum."

"Ama bi’tanem-"

"İstemiyorum dedim Minho, zorlama lütfen."

Kolunu Minho'dan kurtarıp yoldan geçen taksiyi durdurarak oradan ayrıldı Jisung.

Minho, oraya çöktü. Giden taksinin arkasından baktı öylece. Nezaketi, en sevdiğini kırmasına neden olmuştu. Biliyordu, Jisung'un çok kırılgan olduğunu. Şu hayatta onu kırmak, isteyeceği son şey bile değildi.

"Rhino gel hadi!"

Kadın koşarak Minho'nun yanına geldi.

"Git başımdan Julia, senin yüzünden oldu her şey. Gelme bir daha da buraya, rica ediyorum rahat bırak beni."

"Pişman olacaksın, çok pişman olacaksın."

dedikten sonra o da gitti oradan. Yalnız kalmıştı Minho, kafasındaki seslerle birlikte yalnız kalmıştı.

"Nereye gidebilirsin Jisung, sen buraları bilmiyorsun ki..."

sinirlenmeyin bana tamam mi

Little BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin