episode six

214 15 43
                                    

Yuu's Pov:

_______________________________________

gece uyanıp su içmek için kalkıp odaya döndüğüm zaman Mika'nın da uyandığını gördüm.

uykulu mavi gözleri ile bana bakıyordu.

"Yuu-chan..." bana doğru yürümeye başladı

"Mika...."

"gitme..."

beni duvara yasladı ve öpmeye başladı. bende karşılık verdim.

öpücükleri ısırığa, ısırıklar ile beraber de dilinin deydiği yerleri yalamaya başlaması ile bu işin sonunun nereye gideceğini anlamıştım.

yatak.

ve öyle de oldu. bir eli ile ince bacaklarımdan diğer eli ile de belimden tutup beni yatağa attı.

parmaklarımı sarı kabarık saçlarına sardım ve o üstümdeyken soğuktan çatlamış dudaklarını öpmeye başladım.

saniyeler, dakikalar, saatler boyunca seviştik. sabah olduğunda ise gözlerimi açtığımda yoktu...

evet, yine gitmişti. nereye? beni yalnız bırakıp gitmesi hoşuma gitmiyordu.

odadan çıktım, mutfaktan gelen sesler oraya yönelmeme neden oldu. Shikama-san'ın kendine bir şeyler hazırladığını düşündüm ancak onun yerine Mika'yı görünce mutlu oldum ve koşarak ona sarıldım.

"günaydın!"

"uyanmışsın Yuu-chan... ama daha kahvaltı hazır değildi"

"önemli değil, istersen beraber yapabiliriz"

gülümsedi ve omzumdan tutup yüzümü ona çevirdi. burnumdan öpüp dudaklarıma indi.

birkaç saniyemizi o şekilde geçirdik ve birinin bardak ile tezgaha sakince vurması ile ayrıldık.

"mutfak bir sevişme yeri değil"

Shikama-san direkt bana baktı.

"kendinden bahset bakalım"

"ah ben... Yuuichirou... evet Yuuichirou."

"sadece Yuuichirou mu?"

"ah şey... Hyakuya! evet Hyakuya Yuuichirou"

"peki" gözlerini kıstı ve beni süzdü.

"e ailen ne iş yapıyor?"

"ah... ben yetimim"

"üzücü. kaç yaşındasın?"

"yirmi dört"

"Mikaela ile yaşıtsın yani. iyi"

gülümsedim.

"ne iş yapıyorsun?"

gülümsemem kayboldu. eğer cevap verirsem sıçmıştım.

"hadi ama Yuu-chan'ın üzerine bu kadar gitme"

Mika'ya baktım. sanırım nasıl bir duruma düştüğümü anlamıştı.

Shikama-san, Mika'ya baktı ve bana.

"ne iş yapıyorsun dedim. işsiz misin? hiç sıkıntı değil. okumadın mı? yetimlerden bir bok çıkmaz zaten"

"okudum!" sinirlenmiştim ve ağzımdan kaçtı. sanrım açık yakalamaya çalışıyordu ve başarmıştı.

"üniversite? lise? nereden mevzunsun ilk okul falan mı?"

"baba-"

"kapa çeneni Mikaela, sohbetin muhatabı değilsin"

sinirime hakim olmaya çalışıyor, cevap vermemeyi deniyordum. sakinleşmek için bir nefes aldım:

"üniversite mezunuyum, akademide de okudum. sosyoloji bölümünden dört yıllık eğitim ile lisansım var. yeterli bir cevap mıydı efendim?"

gülümsedim. Mika bu sakinliğimi görünce şaşırdı ancak yemek hazırlamaya devam etti.

"iyiymiş." Shikama-san da bana karşı gülümsedi. ama bu onun sakinliğini değil sinirini gösteriyordu. "mesleğim ne demiştin? danışman falan mısın?"

"mesleğimi belirtmem gerektiğini düşünmüyorum. oğlunuz ile ilişkimde mesleğimin ne alakası var?"

"sadece merak. gerçekten tanıdık geliyorsun Yuuichirou."

adımı her söyleyişi beni geriyordu. ses tonu, bakışları, mimikleri...

"yoksa memur falan mısın? vay canına bu harika olurdu!" Mika'ya baktı. "tabiki de normal biri ile çıksaydın."

Mika olduğu yerde titriyordu. sırtı bize dönüktü ancak şuan altında olduğu baskı belli oluyordu.

"adın neydi? Amane Yuuichirou mu Hyakuya Yuichirou mu?"

siktir. bu aile zeki.

"Hyakuya-"

"Amane, Yuuichirou."

ortam birkaç saniye ölüm sessizliğinde kaldıktan sonra kahve makinesinin kahveyi bitirdiğini belli eden ses ile bıçak gibi kesici sözler yine Shikama-san'ın dudaklarından dökülmeye başladı.

"Mikaela; bir dedektif, özellikle de babanı tutuklayan dedektif ile çıkman hoş değil biliyorsun değil mi?"

Mika kahveyi bardağa döktü ve Shikama-san'a uzattı.

"bana ne zaman babalık yaptın ki?"

"her zaman tabi ki de Mikaela, seni korumaya çalışıyorum. eğer mafyaya katılsaydın-"

"beş yaşında bir çocuğa kalem yerine silah tutmayı öğreten biri mi söylüyor bunu?! ayrıca istemiyorum! o lanet mafyana katılmak istemiyorum! sen beni ne zaman oğlun olarak görürsen o zaman bende seni bir baba olarak göreceğim! senin yapamadığın yapacak, beni sevecek birini bulduktan sonra bir dedektif olup olması umrumda değil! senin anlayamayacağın kısım burası işte!"

şok olmuş gözler ile Mika'yı izliyordum... yılların öfkesini kusuyordu...

Shikama-san bir şey diyemedi. sadece kahveyi alıp gitti.

pankekleri pişirdikten sonra tabağa koyup masaya yönelen Mika'ya baktım.

"özür dilerim... "

"senin suçun değil Yuu-chan, babam... biraz değişik biri." yanıma oturdu.

"gece sarhoş olup eve geldiği zamanları saymazsak her zaman böyle davranır."

"ah... peki o zamanlar..?"

"ah merak etme, babam bir mafya olabilir ancak bana bir kez bile elini kaldırmadı."

"rahatladım..."

"sarhoş olduğunda babam her zaman şey derdi... doğmasaydın keşke... ama bak şu işe doğdum bile..." gülümsedi. "büyük bir utanç kaynağıyım"

ona sarıldım. kendini böyle görmesi çok yanlıştı...

"ailenin problemleri ile kendini suçlamamalısın Mika..."

başımı okşadı.

"tamam tamam, yemeğini ye..."

_______________________________________

sarhoş shikama düşünebiliyor musunuz 😏

Enemies To Lovers [MikaYuu] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin