Saat sabah yediyi gösteriyordu. Ben uyanalı yaklaşık 2 saat oluyordu. Sabahları erken kalkıp kendime kendim ile ilgili hatırlatmalar yapmayı severdim. Bu kendimi sevmemde ve kendimin farkında olmamda yardım ederdi.
Bu kasabaya taşınalı bir kaç hafta olmuştu. Okul başlıyordu, heycanlımıydım? cevap hayır. Ben onları bilmiyordum onlar ise beni. Ben üzerimi giyinmek için dolabımın önüne geçtim. Altıma gri palazzo kumaş bir pantolon giydim,üzerine beyaz bir boğazlı kazak ve havalar daha tam olarak soğumadığı için deri ceket.
Annem o sırada odama geldi. "Günaydın,okulun ilk günü için hazır mısın?" dediğinde zaten cevabı biliyordu ama onunla konuşmak bana iyi geliyordu. O da aynı şekilde hayatım boyunca en yakın arkadaşım annem olmuştu. "tabi kide hazırım. Ne zaman olmadım ki?" gülümseyerek yanıma geldi ve yüzüme doğru kalan saçları kulağımın arkasına alarak saçlarımı okşadı.
"saçlarını açık mı bırakıcaksın yoksa toplıyacak mısın?" biraz düşündüm. "iri dalga verebilirim. Emin değilim." gülümsemesi hiç solmadı. "sen nasıl istersen benim güzelliğim." omzuma yeni demeye başlayan saçlarımı hafif dalgalandırdım. Anneme sıkıca sarıldıktan sonra evden ayrıldım.
Okula kadar yürüdüm hafif serin olan bu havayı seviyordum. Dolap anahtarı ve ders programımı aldığım için kafam rahattı. İlk ders olan ekonomi sınıfını bir süre sonra bulmuştum. Lise üçüncü sınıfta nakil olmak biraz zordu ama üstesinden gelebilirdim.
Sınıfta cam kenarında arka köşedeki sıra boştu. Geçip oturduğumda yan sıramda ki çocuktan sıkıntılı bir nefes işittim. Ona döndüğümde dışarıyı izliyordu beni fark edince hafifçe kafası ile selam verip önüne döndü. İçeri öğretmen olduğuna görünüşünden dolayı emin olduğum biri girdi. Orta yaşlı saçları serbest bırakılmışlığın dağınıklığı ile renkli gözlü öğretmenimiz.
Boynunda asılı olan düdükten ve giyinişinden de anladığım üzere aynı zamanda da beden eğitimi öğretmeniydi. "tamam kimse ilk günden ders işlemez sıkıcı olmıycam. Gelen bir kaç yeni kişi görüyorum bence bir tanışma yapabiliriz" bu adamı sanırım sevicektim. Yan sıradaki çocuk kımıldanınca "merak etme eli sen değil." diye sözlerine ekleme yaptı.
Çocuğa döndüğümde gözlerinde ki şey tamamen toplum tepkisinden korkuydu. Sadece kafamı onaylamaz bir biçimde önüme çevirdim. "hadi senle başlayalım." beni göstermesiyle konuşmaya başladım. "adım valeska kasabaya yeni geldim. Sanırım bu kadar atladığım bişi yok" bir saniye sonra "bir hedefin vardır diye düşünüyorum." tabii kelimesinin hakkını verecek şekilde toparlandım. "yüzbaşı olmak istiyorum"
Yüzünde tatmin olmuş bir ifade vardı "dişli birine benziyorsun." dedi. Diğerlerinde kendilerini tanıttı. Ders öğretmenin aynı zamanda koç olduğunu söylemesi ve derslerde çok sıkıcı ilerlemediğini belirtmesi ile geçti. Zil çaldığında dolabımın önüne gidip kitabımı ve defterimi bıraktım.
Sıradaki dersime bakarken ayağıma bişiyin çarpmasıyla ayağımı çekip çarpan şeye baktım. Yerde duran kitabı görünce eğilip aldım. Dolap kapağını yarım kapadığımda derste koç'un 'sen değil eli' dediği çocuk olduğunu gördüm. "sanırım bu sana ait?" sesimi duyunca bana döndü niye acelesi varmış gibi eli ayağına dolaşmıştı.
"Ah evet sen ekonomi dersinde de vardın. Sırada ki dersin kimya olmalı istersen birlikte gidelim?" bir süre şaka olduğunu umarak baktım. "kim olduğunu bilmiyorum." elindekileri toparlamayı sonunda başardı. "güzel tarafında bu ya bende bilmiyorum." dolabımı tekrar tamamen açıp kitaplarımı aldım. Yürümeye başladığımda hızlıca bana yetişti. "tanışmaz mıyız kimse kimin kim olduğunu başta bilmez dimi?"
"ben hariç" sorgulayarak bana baktı "nasıl yani?" derin bir iç çekerek on a baktım "çok konuşup gözlemlemiyorsun dimi? Bu da soru gerçi her halinden belli sadece insanların hareket bakış ve konuşma tarzına dikkat et kimin kim olduğunu anlarsın." sınıfa girdiğimde tekrar kendime bir yer buldum. Eli yanımdaydı ve susuyordu.
"nerden geldin? Nelerden hoşlanırsın?" başım ağrımaya başlamıştı ben cevap vermedikçe o soruyordu. "niye cevap vermiyorsun? Tamam söylemlerinden konuşmayı sevmediğini anladım ama bu kadar nefret edemezsin konuşmaktan."
O sırada öğretmen girince hepimiz ayağa kalktık. "oturabilirsiniz ben öğretmeniniz Harris. Dersimde konuşulmasından ve başka şeyle ilgilenilmesinden hoşlanmam. Şimdiden bu konuda anlaşalım istedim çünkü tevazu göstermiycem." bu adamdan pek hoşlanmamıştım konuşma tarzından belli olacağı üzere bir hayli egoistti. Kendi egosu için her şeyi yapabilecek biriydi.
Bu iki ders Harris ile geçti şimdiki ders ise İngilizceydi. Sınıfa Gittiğimde eli cam kenarında oturmuş dışarıyı seyrediyordu. Üzüntülü bir hali vardı bir anlığına bile olsa işlerimi gittim acaba diye düşündüm. Onu tanımıyordum. Kafamda oluşturduğum modele uysada dün bir bugün iki değildi, bugün birdi. Gidip yan tarafındaki sıraya oturdum. Kafasını bana çevirip hafif bir kafa selamı verdi yüzünde burukluk vardı.
"hey Eli okulu zerre kadar bilmiyorum. Nerde ne var söyleyebilir misin? Gezerek yorulmaya gerek yok sen söyle ben kafamda çizerim." bana dönüp söylemeye başladı. Nasıl yapacağımı anlamış olmalı ki adım adım ilerliyordu. "ana giriş kapısından girdikten 10 adım sonra merdiven var. Düz bir şekilde 23 adım gidip sola döndüğünde soyunma odaları soyunma odasından çıkıp 6 adım sonra spor salonu var. Merdiven kısmına dönelim. 30 adım sonra derslik koridorundasın. Gerisini anlatmaya pek gerek yok. Derslikler zaten. Birde eğer üst kattaysan 98 alt kattaysan 48 adımla bahçedeki oturma alanı ordan lakros sahasına dışarda 60 içersen 102 adım. Sanırım bu kadar."
"lakros?" şaşkın bir ifadeyle baktı "bilmiyormuşsun?" hafif elimi kaldırarak "hayır biliyorum. Sadece burda oynandığını bilmiyordum." iç çekti "ben yedekteyim. Aslında sürekli öyleyim. Neyse ya gene çok konuştum sanırım?" susup önüne döndü. Ders bittiğinde öğlen yemeğimi yemek için kantine gittim. Söylediği adımlar bire birdi. Öğleden sonraki İngilizce dersine girdikten sonra derslerim bitmişti. Artık eve gidebilirdim.
.
.
.
.Bu ilk bölümümüz umarım beğenirsiniz. Sizleri seviyorum öpüldünüz.❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I don't know who you are
FanfictionEli hale, babası bir çok kişi tarafından saygı duyulup korkulan ağır başlı Derek hale'in oğlu. Babasına benzemeyen hiperaktif neşeli ve aceleci tavırlı. Kasabaya yeni gelen özgüvenli, kendinden emin bir kızdan hoşlanmaya başladığında ona bir adım at...