Bir ağacın altına oturduk. Tüm şehir ayaklarımızın altındaydı. Aldığımız içecekleri içiyorduk. "valeska" seslenmesiyle ona döndüm. "efendim?" derin bir nefes aldı "valeska biliyorsun ben sana maç gecesi bişiler demiştim." hatırlamak için bir kaç saniye durdum "Ah, evet hatırladım." gülümseyerek ona bakmıştım.
"valeska bence deneyebiliriz. Yani neden olmasın ki? Hoşlandığın biri ya da sevgilin yoksa?" bir süre düşündüm ne cevap vereceğimi bilmiyordum. "Eli ben..." yüzünde bir hüzün oluştu "yani, hemen cevap vermek zorunda da değilsin ve olumlu olmasınada gerek yok. Sonuç olarak.. Senin hayatın yani" onun gözleri aşağı bakıyordu ama ben benim gözlerime bakmasını isterdim.
"Eli" gözleri gözlerime kitlendi "kendini kötü hissetme lütfen. Aptallık ettim yani boşver" bir iki saniye kadar yutkunamadım. "Eli benim cevabım olumlu" yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oldu. "valeska ciddi misin? Çünkü şakaysa hiç komik değil." evel anlamında kafa salladım. Bana sıkıca sarıldı. Elimi tutup üzerine minik bir öpücük bıraktı.
"bu mükkemel bişi benim için valeska" iyice ona yaklaşıp kafamı omzuna koydum. Hava kararmaya başlayınca eve döndük. Annem bir gün sonra dönücekti. "ne yemek istersin? Yapabiliriz ya da sipariş edebiliriz." Eli bana döndü "bence birlikte yapalım. Hem zaman geçer." mutfağa adımladım. "tamam bakalım ne yapabiliriz?" dolaptan bişiler baktım.
"güzel soslu bir tavuk göğsü yanına pilav ne dersin?" arkamı döndüğümde kapıya yaslanmış beni izliyordu "gayet iyi bence" bir kaç adımla yanıma geldi. Birlikte yapmaya başlamıştık. İkimizde konuşmuyorduk. "başta kabul etmiyeceğini düşünmüştüm. Çünkü çok net ve sert bir insansın." bir anda söylediklerinin etkisiyle ona döndüm "bazen herşey göründüğü gibi değildir."
Eğilip dudağımın kenarına bir öpücük bıraktı. Bir iki saniye gözlerine baktıktan sonra önüme döndüm. Yemeği yaptığımızda oturup afiyetle yedik. Salona geçip televizyonu açtık. Rastgele bir sitcom'u izlemeye başladık. Eli kafasını göğsüme koymuştu,ancak biraz daha bu şekilde durursa beli tutulabilirdi.
Bir kaç dakika sonra beli ağrımış olmalı ki doğruldu. Kafamı omzuna koydum. Kafasını bana çevirdiğini hissettiğimde ona baktım. Beni tekrar dudağımın kenarından öptü "ne o Eli hale? Beni öpmek istemiyor musun?" bunu beklemiyor olucak ki afallamıştı. "tamam tamam, sakin ol şaka yapıyorum." kesinlikle şaka yapmıyordum. Kafamı geri omzuna koyup izlemeye devam ettim.
Saat 11'i gösteriyordu biz ise 8 bölüm izlemiştik. "hadi uyuyalım yarın okul var." diyen kişi Eli'di şaşırmıştım. "nasıl yani sen bu kadar erken yatıp gene okulda da mı uyuyorsun?" hayır anlamında kafasını salladı "sadece yorgunum iki gündür pek uyuduğum söylenemez." dudaklarımı birbirine bastırarak "peki" dedim. Televizyonu kapayıp elinden tutup odama götürdüm. "ben üzerimi değiştirip geliyorum." hızlıca pişamamı alıp banyoya gittim.
Döndüğümde Eli koltuğa oturmuştu. Yatağa oturdum. "uyuyalım diyen sendin, gelsene" bakışları hızlıca bana yöneldi. "bilmem sen rahat et. Ben burda kalabilirim." kollarımı önümde bağladım. "şaka yapıyor olmalısın." sözlerim ardından yanına gidip elinden tutup yatağa resmen sürükledim. Yatınca ona dönüp yukarıda kalan bacağımı beline koydum. Sertçe yutkunmuştu"bu kadar utanmana gerek yok hale."
"hale derken?" masum muş gibi bakarak "ismin değil mi?" dedim. Gülümseyerek burnunu burnuma sürttü. Öpüceğini sanarak dudaklarımı aralamış ve yaklaşmaya kalkmıştım. O ise ben yaklaşınca geri çekilmişti ama burunlarımız hala temas ediyordu. "soy adını adı yerine koyduğun birini öpemezsin valeska" elim ensesinde ki saçlara tutundu "neydi benim adım?" derin bir nefes aldım.
"Eli, yoksa benim yanımda fazla mı geçtin kendinden? Adını bile hatırlamıyorsun." sadece sırıtmakla yetindi. Onu öpmeye yeltendiğimde altımda kalan sol kolumdan tutup hızlıca arkamı dönmemi sağlamıştı. Kolu sıkıca belime dolandı "uyu valeska. Uyuman gerek" o kadar sıkı sarılmıştı ki kımıldayamıyordum. Saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı.
Bir süre sonra uykuya daldım. Sabah kalktığımda hala aynı pozisyondaydık. Uyku halindeyken gevşeyen kolundan faydalanarak ona doğru döndüm. Elimi saçlarının arasına daldırıp karıştırdım. "hadi kalk okula gitmemiz gerek." Eli mırıldanarak reddetti "hadi ama Eli kalkman gerek" gözlerini araladığında bir süre bana baktı. "okuldan sonra bişiler yapmak ister misiniz hanfendi?"
"üzülerek red etmek zorundayım. Annem bugün dönüyor onunla vakit geçiricem." sırt üzeri kendini yatağa bıraktı. Üzerine doğru eğildim. "belki daha sonra daha eğlenceli şeyler için vaktimiz olabilir?" elimi karnına attım. "kim bilir belki çok fazla eğleniriz" iyice dibine sokuldum. Anın şehvetiyle elini bacağıma koydu. Kendini çok iyi bir şekilde dizginliyebiliyordu. Yavaşça elini bacağımdan çekti "bakarız, hadi kalk hazırlanalım bari"
İkimizde hazırlandığımızda okulda gittik. İçimdeki lanet olasıca Eli'ın üzerine atlama hissini zor zapt ediyordum. Birlikte İngilizce sınıfına gidip yan yana oturduk. Hoca girdiğinde ayağa kalktık,otur komutundan sonra oturup derse odaklandık. Dersin ortalarındaydık ki bacağımda bir el hissettim. Eli'a döndüğümde bana gülümseyip önüne döndü.
Elini tutup yukarı götürünce elini çekti. Elini geri koyup bacak bacak üzerine attım. Bugün arka sıraya oturduğum için mutluydum. Zilin çalmasıyla Eli kalmaya yeltendiği için elini serbest bırakmak zorunda kaldım. Bugün benim derslerim öğlende bitiyordu Eli'ın ise antrenmanı vardı. Dersler bittiğinde ben eve Eli ise antrenmana gitti.
.
.
.
.
Bu bölümlük bu kadar umarım beğenirsiniz. Sizleri seviyorum. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I don't know who you are
FanfictionEli hale, babası bir çok kişi tarafından saygı duyulup korkulan ağır başlı Derek hale'in oğlu. Babasına benzemeyen hiperaktif neşeli ve aceleci tavırlı. Kasabaya yeni gelen özgüvenli, kendinden emin bir kızdan hoşlanmaya başladığında ona bir adım at...