YOLCULUK

60 13 49
                                    


karakoldan ayrılmış, mini malikaneme dönmüştüm.Üstümde o sinir hastası kıvırcığın ceketi vardı. Ceketi gerçekten kahve gibi mi kokuyordu yoksa ben serap mı
kokluyordum. Ciddiyim kahve kokusu burnuma doluyordu. Bu adam kahve mi kokuyordu. Sanane Su Allah aşkına adamın kahve gibi kokmasından sanane, ister pamuk şeker gibi koksun ister çikolata ister kahve sanane

Omzumdaki ceketi çıkarıp, koltuğa fırlattım. Şaka, geçekten o sinir hastası kıvırcığın ceketini fırlatacak halim yoktu. Ecelime susamadım ben

Ellerim saçlarıma gittiğinde hala nemli olduklarını fark ettim.Aa yeter ama garezi mi var saçın bana

Söylene söylene odama girip dolabımı açtım. Islak tişörtle yolculuğa çıkacak kadar kafayı henüz yememiştim. Bu yüzden haki yeşili bir Sweatshirt üzerime geçirdim. Aslında pantolonuma karışmayacaktım ama omzumdan akan su damlaları pantolonumada gelmişti. Bu yüzden onu da çıkarıp altıma siyah taytımı giydim.

Dolabımın kenarında duran siyah sırt çantamın fermuarını açıp içine bir adet siyah body, bir adet açık yeşil paraşüt, siyah gecelik takımım, siyah eşofman ve olmazsa olmazım siyah tişört.

İşte bu kadar dolabımı taşıyacak halim yok ya

Bir tek kitaplarım kalmıştı. Gerçi onları nasıl götürecektim. Ya başlarına bir şey gelirse! Bu ihtimal bile kitaplığımı boydan aşağı bantlama isteği uyandırıyordu.

Ama yanıma kitap almak zorundaydım. Yol yoksa geçmezdi.
Kendimi bu seferde kitaplığımın önünde buldum. Acaba hangi kitabı alsam.

Yemin ederim ben kıyafet seçimi yaparken bu kadar düşünmem.

En son Sherlock Holmes'in iki kitabı ve Stefan Zweıg'ın satranç kitabımda karar kıldım.

Evet, 3 kitap alıcaktım. Çünkü büyük bir ihtimalle zaten bunları bile zor bela okuyabilecektim.

Kalbim isterdiki aralıksız kitap okumamı ancak işte beynim acı gerçeği yüzüme vuruyor.

Çantamı hazırlamıştım. Bu yüzden salonuma geçip kendimi rahat pufuma bıraktım.

Bir elime telefonu alıp, Ozan'ın
dediklerimi attığını kontrol ettim.

Evet, halletmişti. Bu çocuğu sevemesemde bazen işimi yarıyordu.

Ondan yeni ekibim hakkındaki bilgileri toplamasını istemiştim.

Hemen attığı dosyaları indirmeye başladım.

İlk dosyada kocaman harflerle

PAMİR AKGÜN

29 yaşında

İstanbul doğumlu

Babası Hulisi Akgün, saygın bir iş insanı

Annesi Meltem Akgün, dernek işlerinin başında

Sayısız ödüllerin başlığı Pamir Akgün, bir kız çocuğunu sakladığı
öğrenildi. (İşine yarar mı bilmem ama Su 2, 3 sene önce bu mevzu baya TT de kalmış ve her ne olduysa bir anda işlevini kaybetmiş)

Mübarek bu ego kralından da mı tırsmam gerkiyor.

Bir normali yok amk. En normal benim yav vallahi

Bu böyle olmaz Zengin züppesi ego kralının özel hayatıyla ilgilenmek istemiyorum.

Bu adam namı diğer kurnaz iyi kullansan iyi edersin.
Saha adamı tamamen. Tavlamadığı kız yok . Yapamadığı iş..

Katilin İzindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin