Ruth'dan
Çantamı omuzuma takarak hızlı adımlarla yürümeye başlamıştım. Kesinlikle geç kalmıştım. Biraz kestireyim demiştim sonucunda ise 3 saat uyumuştum. Adımlarımı hızlandırarak çiçek bahçesine doğru yol almaya başladım.
...
Bahçeye vardığım da tepeye baktım ve Jo'nun çoktan gelmiş olduğunu,beni beklediğini gördüm. Soluk soluğa Jo'nun yanına gittim. Jo bana şaşkın gözlerle bakmaya başladı.
"Çok beklettim mi?"
"Bu yüzden mi nefes nefese kaldın. Gel otur rahat rahat soluklan"
Jo'nun dediğini yaparak çimlerin üzerine oturdum,sırtımı da ağaca yasladım.
"Evin buraya o kadar mı uzak?"
"Evet,o kadar uzak"
Jo kafasıyla beni onaylayarak kucağına çantasını aldı ve içinde bir su şişesi çıkartıp elime verdi.
"Susamışsındır"
"Teşekkürler"
Jo kafasını sallayarak beni cevapladı. Verdiği şişeden bir kaç yudum alıp Jo'ya geri verdim. Jo biraz bana yaklaşarak sordu.
"Kaç yaşındasın?"
"26,sen?"
"Bende 25" Kafamla onayladım.
"Nerede çalışıyorsun?"
"Çiçekçiyim,sen?"
"Masal anlatıcısıyım bende"
Jo bana şaşkın bir ifadeyle baktı.
"Nasıl yani?"
"Kütüphaneye gelen anaokulu çocuklarına masal anlatıyorum"
"Haa anladım. Çocukları seviyorsun o zaman?"
"Yani. Pek sevdiğim söylenemez" Jo dediğim şey ile kahkaha attı.
"Kızım madem çocukları sevmiyorsun neden bu mesleği seçtin?"
"Kızım bizde aptal değiliz. Korkunç masallar seçip onları korkutuyorum. Yüzlerini görmen lazım"
Söylediğim şey ile kahkahası artan Jo bana vurmaya başlamıştı. Kahkaha atarken çevresine zarar veren insanlardandı. Sonunda kendine gelip bana baktı.
"Çok teşekkürler Jo,beleşe dayak yedim"
"Ya kızım alışkanlık oldu"
"Tamam tamam birşey demedim"
Jo kafasını omuzuma dayadı ve bahçeyi izledi.
"Çiçekler hep kurumuş ya"
"Evet. Sulamak lazım"
Jo aklına gelen ile yattığı omuzumdan kalktı ve çevreye baktı. Yeşil tulumlu bir adam görmesiyle ayaklandı ve o adamın yanına gitti. Bende arkasından izliyordum. Adamla konuştuktan sonra adam kulübeye giderken Jo beni çağırıyordu.
Oturduğum yerden kalktım ve Jo'nun yanına gittim.
"Noldu?"
"Çiçekleri sulayacağız"
Biz konuşurken adam elinde 2 süzgeç ile bize doğru geldi.
"İstediğiniz kadar sulayın. Çeşme hemen şurada"
Adamın eliyle gösterdiği yeri kafamızla onaylayarak çiçeklerin yanına gittik. Jo sol tarafı,bende sağ tarafı suluyordum. Aklıma gelen soru ile Jo'ya döndüm.
"Jo birşey sorabilir miyim?"
"Tabikide"
"Eşcinsel misin?"
Jo'nun eli bir süre durdu ve arkasını dönerek bana baktı. Güven verircesine gülümsedim.
"Homofobik değilim"
"Şey evet eşcinselim"
"Dün kü habere o yüzden mi şaşırdın?"
"Evet. İdâma kadar ilerleyeceğini düşünmemiştim"
"Bende"
"Sen eşcinsel misin?"
Duyduğum soru ile duraksamıştım. Ne olduğumu bende bilmiyordum. Daha önce erkek arkadaşım olmuştu,ama kadınlar da çekici geliyordu.
"Emin değilim"
Jo anlamaz gözlerle bana baktı.
"Daha önce erkek arkadaşlarım oldu ama kadınlarla çıkma fikri de çok cazip geliyor"
"Belirsizsin yani"
"Evet"
Tekrardan çiçekleri sulamaya döndüm. Kafamı kurcalayan bir soru vardı ama sormaya çekiniyordum. Az sonra dayanamayıp sordum.
"Sen eşcinsel olduğunu nasıl anladın?"
"Bir kızın beni öpmesiyle"
"Peki ben nasıl anlayacağım?"
Jo elinde ki süzgeci yere bıraktı ve benim yanıma geldi.
"Gerçekten anlamak istiyor musun?"
Kafamla onayladım. Boğazıma dolanan kollar ve yüzüme doğru yaklaşan Jo ile ne olduğunu sonradan kavradım,ama artık çok geçti. Dudaklarıma değen dudaklar ile bütün kaslarımın kasıldığını hissetmiştim. Dudaklarımdan ayrılan Jo konuşmaya başladı.
"Anladın mı?" Yüzüme sırıtarak bakıyordu. Bende sırıtarak cevap verdim.
"Tam anlamadım"
"Anlatmaya devam edeyim o zaman"
Tekrardan dudaklarıma uzanmasıyla bende karşılık vermiştim. Ellerimi beline dolayarak, daha rahat bir pozisyona geçmiştim. Alt dudağını dudaklarım arasında eziyordum. Nefessiz kalmam ile ayrılmıştım.
"Artık anladın mı?"
"Kesinlikle anladım" yan yan sırıtarak bedenlerimizi ayırdı ve süzgeci eline geri aldı. Hayran gözlerle onu izliyordum.
"Sevdin mi?"
"Bayıldım"
"Gerçek duygularla yapmaya ne dersin?"
"Ne?"
"İki aşık olarak öpüşmeye ne dersin?" Bu fazla açıklayıcı olmuştu,ama Jo'dan etkilendiğim bir gerçekti.
"Olur derim"
Elimde ki süzgeci aldı ve kulübeye doğru götürmeye başladı. Herşey bir anda olmuştu. Jo'nun bir anda dudaklarıma yapışması,eşcinsel olmam,herşey bir kaç dakika içinde olmuştu. Halimden şikayetçi değildim.
Jo tekrar yanıma geldi.
"Hadi ben kaçıyorum. Görüşürüz" elini sallayarak yavaşça uzaklaştı. Bende arkasından elimi salladım ve geldiğim yoldan geri yürümeye başladım.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flower Garden // GxG
RandomBir zamanlar beraber suladığımız çiçekler,artık kanlarımızla sulansın