'7

27 5 7
                                    

Ruth'dan

Bugün o gündü. Hayatımızın sona ereceği gündü. Sonsuz uykuya dalma günüydü. 1-2 saat içinde hücrelerden çıkıp idâm alanına götürülecektik. Jo'ya baktığımda gözlerinde korku vardı. Elbette bende korkuyordum,ama sevdiğim insan için öldüğümü bilmek beni güçlendiriyordu. Jo'ya güven verici şekilde gülümsedim. Anne edasıyla bakmaya başladım.

Gardiyan önüme geçti ve konuşmaya başladı.

"Bugün son günün. İstediğin birşey var mı?" Kafamla onayladım. Elimle Jo'nun hücresini göstererek konuşmaya başladım "O kızı benim hücreme aktarın" gardiyan Jo'ya baktı "Rızan var mı?" Kafasıyla onayladı. Gardiyan Jo'nun hücresinin kapısını açtı. Ardından benimde kapımı açarak Jo yanıma geldi. Gardiyan kapıyı kilitleyip gitti.

Jo'yu hemen kollarım arasına aldım. Tarçın kokulu saçlarını iyice içime çektim. Onun kokusu benim nefesimdi. Jo ağlamaya başlamıştı. Bende ağlıyordum. Ellerimi yanaklarına koydum ve gözyaşlarını silmeye çalıştım.

"Jo...lütfen. Son saatlerimiz ağlayarak geçmesin"

Jo burnunu çekti ve elleriyle gözlerini silmeye başladı. Gözünden akan her bir yaş tanesine öpücük kondurdum. Jo'nun dudaklarıma bakmasıyla dudaklarına atıldım. Açlıkla karşılık veriyordu. Dudaklarımızı ayırdım ve alınlarımızı birbirine yasladım. Kısık sesle konuşmaya başladım.

"Planı yaptım"

"Ne yapacağız?"

"Sadece bana güven Jo. İstediğin yerde öleceğiz" bunlar ağır sözlerdi ama ölmeden önce isteğini yerine getirmek istiyordum.

"Sana her zaman güveniyorum Ruth" dudaklarına kısa bir öpücük bırakıp geri çekildim.

...

İdâm alanındaydık. 2 tane idâm masası vardı. Çiftler aynı anda,aynı zamanda öldürülüyordu. Göz ucuyla Jo'ya baktım. Jo'da bana baktı. Göz kırptığımda kaçacaktık.

Sıra bizdeydi. Kapıdan çıkarıldım. Güneş ışınları gözümü acıtırken etrafa bakmaya başladım. Çok kalabalıktı,kaçabilirdik. Gardiyan kapıda beklerken ben idâm masasına doğru yürüyordum. Jo ise sol tarafımda yürüyordu. Kafamı Jo'ya çevirdim. Bana baktı. Göz kırpmamla beraber koşarak yanına gittim ve elini tutarak kalabalığın arasına koştum.

"Tutun şu lanet eşcinselleri!"

Arkada ki gardiyanın bağırmasıyla hızımı daha da arttırdım. Kalabalığın arasından çıktık ve çiçek bahçesine doğru yol aldık.

"Bana güveniyor musun Jo?" Bağırarak söylemiştim.

"Kendimden daha çok güveniyorum Ruth" Jo'nun söylediği cümle ile elini sıkı sıkı tuttum. Bu eli asla bırakmayacaktım. Arkamızda ki gardiyanların sesini duyuyordum.

Bahçeye vardığımız da Jo'nun beni ilk öptüğü yere geldik. Ellerimi Jo'nun beline sardım. Jo'da kollarını boynuma doladı.

"Seni seviyorum Jo" haykırarak söylemek istediğim cümleleri,sevdiğimin kulağına fısıldıyordum.

"Bende seni seviyorum Ruth" dudaklarımızı birleştirdim. Herşeyin sonuna gelmiştik. Arkadan gelen silah sesi ve bağırışmalar. Hiçbir şeyi tam duyamıyor ve göremiyordum. Bacaklarımın gücü kalmamış,yere düşmüştüm. Gözlerim kapanmadan önce gördüğüm tek şey,kanlarımıza bulanmış çiçeklerdi...

Bir yıl sonra

"15 temmuz 1956,saat öğlen 1'de . Çiçek bahçesinde vurulan eşcinsel çift. Herkese ilham kaynağı olmuştur. Yeni başkanın verdiği karar ile İngiltere'de eşcinsel cezası 4 Eylül 1957'den itibaren kalkmıştır. Yeni başkanımızın sözleri şunlardır:'Eski başkanın çıkardığı eşcinsel cezasını kaldırma kararı aldım. Nedeni ise bir insanı sevmek için onun cinsiyetinin,görünüşünün,kültürünün,kimliğinin hiç bir önemi yoktur. 2 kalp birbirini sevdiyse gerisi hiç önemli değildir. 4 Eylül 1957'den itibaren İngiltere'de eşcinsel cezası kalkmıştır. İdâm edilen çiftleri Tanrı kutsasın.' Başkanımızın son sözleri bu oldu. Artık eşcinsellik suç olmayacak. Herkes istediği kişiyi sevebilecek"

.

.

.

Flower Garden // GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin