Ruth'dan
Jo ile ilişkimizin 2. Ayına girmiştik. Zaman ne kadar hızlı geçiyordu ya. Koskoca 2 ay geçmişti ama ben 2 hafta geçmiş gibi hissediyordum. Şimdi ise Jo ile boş bir mekanda oturmuş,kahve içiyorduk.
"Ruth"
"Hmm?"
"Bugün bende kalır mısın?" Kahvemden bir yudum alıp konuştum.
"Neden?"
"Şu son bir kaç gündür ölüm hakkında rüyalar görmeye başladım ve biraz içimi ürpertiyor. Seninle korkularımı aşabileceğimi düşünüyorum"
"Her daim yanında olacağımı biliyorsun. Ve senden birşey isteyeceğim"
"Nedir?" Meraklı gözlerle bana bakmaya başlamıştı.
"Aklına ölüm konusu geldiği zaman,bana anlatmanı istiyorum. Sonumuzun nasıl olacağını ikimizde biliyoruz. İkimizde öleceğiz. Ya idâm edilerek ya da vurularak. Her türlü öleceğiz"
"Ruth...neden bu konuyu açıp moralimi bozuyorsun?"
"Gerçekler acıtır. Senden tek birşey istiyorum. Bana herşeyi anlatmanı,tamam mı?" Jo beni kafasıyla onaylayarak fincanından bir yudum aldı "tamam tamam"
...
Mekandan çıktıktan sonra sokaklarda gezmeye başlamıştık.
"Ruth buraya girelim" Jo beni sürükleyerek bir sürü elbisenin olduğu bir dükkana getirmişti. Kahverengi tonlarında,arkası ipli bir elbisenin yanına gitmişti.
"Bunu deneyeceğim" Elbiseyi eline alarak kabinlerin yanına gitmişti. Bende kabin kapısının önünde bekliyordum. Kabinin kapısı açıldı ve Jo kafasını çıkartıp dışarıya baktı.
"Ruth bi gelir misin?"
"Noldu?"
"Bi gel" kapıyı açıp içeriye girmemi sağlamıştı.
"Şu ipleri bağlar mısın?" Kafamla Jo'yu onayladım ve arkasında ki ipleri bağlamaya başladım. Hepsini bağladıktan sonra çıkacakken Jo kolumdan tutmuş,beni durdurmuştu. Dudaklarıma uzanıp dudaklarımızı birleştirmişti. Karşılık vermemle ellerini boynuma dolamıştı. Nefesi tükenince benden ayrıldı ve alnını benim alnıma yasladı.
"Jo. Dışarıdayken arsızlaşıyor musun bana mı öyle geliyor"
"Bence sana öyle geliyor. Ben her zaman arsız birisiyim Ruth. En iyi senin bilmen lazım"
...
Dükkandan çıkmıştık. Jo,kahverengi elbiseyi ve yıldız desenli beyaz bir elbiseyi almıştı. Sokakta yürüyorduk.
"Ruth,sana bi itirafta bulunacağım"
"Tabii"
"Aslında yıldızları çok severim"
"Hmm,öyle mi? Bende çok severim ama kendi yıldızımı"
"Ruth bazen romantik oluyorsun bazen odun oluyorsun. Ne değişik insansın ya"
Dediği şey ile gülmüştüm. Gerçekten değişik bi insandım.
...
Çiçek bahçesine varmıştık. Neden her gün buraya geliyorduk hiç bir fikrim yoktu. Tekrar çınar ağacının altına oturmuştuk. Ben kolumu Jo'nun omzuna atmış,biraz kendime çekmiştim.
"Jo,gene moralini bozmak istemiyorum ama bu ölüm konusunda ciddi miydin?"
"Ciddi miydin derken? Nasıl yani?"
"Gerçekten benimle ölmek istiyor musun?"
"Seninle olan her şeyi yapmaya hazırım Ruth. Sonunda ölüm olsa bile"
"Büyük ihtimalle yakında ilişkimiz ortaya çıkacak ve hapise atılacağız. Oradan beraber kaçmak ister misin?"
"İsterim Ruth"
Tarçın kokan saçlarına öpücük kondurup daha çok kendime çektim.
"Ruth dizine yatabilir miyim?" Kollarım arasından kalkıp söylediği şey ile yüzüne baktım. Ardından oturuşumu düzeltip yatmasını söyledim. Hemen yatmasıyla gülmüştüm.
"Uyuyamadın mı?"
"Evet uyuyamadım da. Kahve de uykumu getirdi"
Kafamla onu onaylayıp saçlarıyla oynamaya başladım. Saçları çok yumuşaktı.
"Jo bugün geç yatabilir misin?"
"Neden sordun? Yaramazlık mı yapacağız?" Yan yan sırıtarak söylediği şeyle kafasına vurmuştum.
"Ne kadar fesatsın ya. Sana hikaye anlatacaktım"
"Hikaye mi? Tamam olur"
Bir kaç saat daha orada oturmuştuk. Sonra Jo'nun evinde gitmiştik.
...
Saat gece 1'e geliyordu. Jo'ya baktığımda hâlâ uyumamıştı. Uyumaması iyi olmuştu,aklımda ki sürpriz için gerekliydi.
"Jo"
"Hmm?"
"Üstüne bir hırka al ve yanıma gel"
"Ne? Niye?"
"Dediğimi yap. Çok soru sorma" anlamayan gözlerle koltuktan kalkıp odasına hırka almaya gitmişti. Bende askılıkta olan ceketimi üstüme geçirdim ve ayakkabılarımı giymeye başladım.
"Nereye?" Duyduğum sesle kafamı kaldırıp ona baktım.
"Seni bir yere götüreceğim. Sende giy" tekrar ayakkabımı giymeye dönmemle,Jo'da ayakkabısını giymeye başlamıştı. Ayakkabısını giydikten sonra apartman merdivenlerinden inemeye başlamıştık. Evden çıktığımız da elinden tutarak çiçek bahçesine götürdüm.
"Burada ne yapacağız?"
"Yıldızları sevdiğini söylemiştin. Bizde yıldızları izlemeye geldik"
'Ne?' Der gibi bakmaya başlamıştı. Aniden boynuma atlamasıyla sarsılmıştım. Kafasını boynuma gömmüştü. Bende ellerimi beline dolamıştım.
"Teşekkür ederim" kulağıma fısıldadığı cümleyle gülümsedim "Teşekküre gerek yok bebeğim" Boynumdan ayrılıp,sabah yattığı yere yattı. Bende hemen yanına yatıp sonsuz gökyüzüne bakmaya başladım. Her bir yıldız tanesine bakıyordum. Kayan bir yıldız görmemle Jo bana döndü.
"Yıldız kaydı. Dilek tut"
"Dileğim zaten gerçekleşti. Daha ne isteyeyim?"
Aptal aptal sırıtmıştı. Gecenin sonrasında ise uzun süre yıldızları izlemiştik.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flower Garden // GxG
RandomBir zamanlar beraber suladığımız çiçekler,artık kanlarımızla sulansın