'4

27 5 6
                                    

Ruth'dan

Dün ani bir fikirle Jo'nun evinde kalmıştım. Dün evine geldikten sonra akşam yemeği yemiştik,ardından biraz konuşup uyumuştuk. Şimdi ise Jo koynumda yatarken bende saçlarıyla oynuyordum.

Aklıma Jo'nun dedikleri gelmişti. Gerçekten, ilişkimizi öğrenseler ölecektik. Tamam tanışalı çok uzun süre olmadı. Ama sanki uzun süredir birbirimizi tanıyormuş gibi hissediyordum. Yıllardır birbirimizin hayat arkadaşı gibi hissediyordum.

Jo'nun kıpırdanmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım ve sevdiğim kadını izlemeye başladım.

"Günaydın" hafif uykulu çıkan sesiyle söylemişti. Gülümseyerek cevap verdim.

"Günaydınlar hanımefendi" koynumdan kalkıp yatakta doğruldu ve bana üstten bakmaya başladı.

"O kadar rahat uyumuşum ki. Gençleştim resmen" Dediği şey ile kahkahayı basmıştım.

"Hergün böyle uyanmaya ne dersiniz?"

"Hayır demem açıkçası"

Yattığım yerden doğrulup yataktan kalkmıştım. Jo'nun ellerinden tutarak sürümeye çalışıyordum.

"Ya hadi. Acıktım ben"

"Ya ama benim uykum var"

"Kızım ben sabahtan beri seni bekliyorum. Hadi kalk"

Onu yavaşça çekerken beni birden çekmesiyle üstüne düşmem bir olmuştu. Jo altımda yan yan sırıtıyordu. Kollarımı başının yanına sabitlemiş gözlerinin içine bakıyordum.

"Amacın buydu değil mi?"

"Belki evet belki hayır" Demişti ve ellerini belime koymuştu.

"Kızım sabah sabah ne bu libido?" Diyip dudaklarımızı birleştirmiştim. Hemen açlıkla karşılık vermeye başladı. Dudaklarım arasında olan et parçasını iyice ezerken,nefesimin tükenmesiyle ayrılmıştım.

"Asıl sende ki bu libido ne? Dudaklarımı parçaladın ya"

"Sen kaşındın" alnına öpücük kondurup üstünden kalkmıştım. Koşar adımlarla tuvalete doğru yol aldım.

...

Kahvaltımızı yapmış,dışarı çıkacaktık. Jo'nun verdiği beyaz kazağı ve siyah pantolonu giymiş,salonda onu bekliyordum.

"Jo! Gelecek misin artık?"

"Biraz beklesene Ruth!"

Oflayıp üstüme ceketimi aldım. Siyah ceketim kıyafetlerime uyum sağlamıştı. Kapının açılmasıyla o tarafa dönmüştüm. Jo bembeyaz bir elbise ve krem rengi bir hırkayla yanıma doğru geliyordu. Güzelliği karşısında mest olurken karşıma geçmişti.

"Yakışmış mı?" Zar zor yutkunup konuştum.

"Fazlasıyla"

Siyah saçlarını arkaya atıp sandaletini giymeye başlamıştı. Bende kendi ayakkabımı giymeye başladım.

...

Kahvaltıda sahafçıya geleceğimizi söylemiştim ve gelmiştik. Jo'nun elini tutarak kapıdan içeri girdim. Etrafa bakınmaya başladım.

"Ayrı ayrı mı dolaşalım beraber mi?"

"Beraber dolaşalım" Kafamla Jo'yu onaylayıp raflar arasında dolaşmaya başlamıştık. Bütün binayı dolaştığımıza yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.

"Ruth burası çok sıkıcı olmaya başladı. Plakçıya gitsek?"

"Olur gidelim" girdiğimiz kapıdan geri çıkmış bir kaç dükkan ötede olan plakçıya girmiştik. Plaklardan pek anlamazdım,bu yüzden Jo beni nereye götürürse peşinden gidiyordum.  Her bir plağı eline alıyor,önüne ve arkasına baktıktan sonra geri bırakıyordu.

"Aradığım plak gelmemiş. Gidelim mi?"

"Olur gidelim de. Nereye?"

"Çiçek bahçesine"

Kafamla Jo'yu onayladım. Plakçıdan çıkıp çiçek bahçesine doğru yol aldık.

...

Bahçeye vardığımız da etrafta kimsecikler yoktu. Her zaman oturduğumuz çınar ağacının altına oturmuştuk. Jo kafasını omuzuma yaslamış,benim tarafımda olan eliyle de ellerimizi kenetlemişti.

"Ruth"

"Hmm?"

"Birşey soracağım"

"Dinliyorum"

"Biz dışarı da bu kadar rahat davranıyoruz ama bizi görürlerse ne yapacağız?" Güven verircesine baş parmağımla elini okşamaya başladım.

"Yapabileceğimiz 2 şey var. Dışarıda bu kadar rahat olmamak ya da kaderimize göz yummak"

"Sen hangisini seçiyorsun?"

"Ben kaderimize göz yummayı seçiyorum çünkü aptal bir kural yüzünden sana sevgimi göstermemek saçmalıktan başka birşey değil" kafasını omuzumdan kaldırıp gözlerimin içine bakmaya başladı.

"Bende kaderimizi seçiyorum o zaman.  Her şekilde öleceğiz. Tek başıma ölmektense,seninle ölmeyi seçerim" dudaklarıma uzanıp,kısa bir öpücük kondurup geri çekilmişti. Tekrar kafasını omzuma koymuştu.

.

.

.

Flower Garden // GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin