Küçük oğlan avucunu sımsıkı sıkıp güçlükle sandalyesinden indiğinde ne yapacağını bilmiyordu. Tombul bedeni onu yönlendiriyor gibiydi. Chan öğretmenin yanına yürürken yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
"Öğretmenim, çişimi yapmaya gidebilir miyim?"
Bunu sesli sorduğuna inanamıyordu. Ama işte, minik ağzı da ondan izinsiz hareket ediyordu.
Chan elindeki mavi tahta kalemini masasına koydu ve dönüp onun siyah dağınık saçlarını karıştırdı.
"Yardımcı olmamı ister misin?"
İsterdi. Tek başına çiş yapabilse de temizlenme konusunda problemleri oluyordu.
"Teşekkürler, tek gidebilirim."
Kendi sesi kulaklarına dolunca yüzü daha da şaşkın bir hal almıştı. İstiyordu! Yardım istiyordu! Ama söyleyemiyordu!
Chan ona gülümseyip kapıya kadar eşlik etti ve dışarı çıkmasına yardımcı oldu. Kapı kulbuna boyu yetişiyordu aslında ama gücü bazen yetmeyebiliyordu.
Çıkıp hızlı hızlı tuvalete yürüdü. Ne olduğunu anlamıyordu. Neden içine başka biri girmiş gibi hareket ediyordu?
Tuvaletin kapısını her zaman yaptığı gibi tüm gücünü ellerine vererek açmaya çalıştığında kapı kulbu neredeyse kırılacaktı. Gevşemiş olmalıydı. Tabii. Çişi falan kaçmıştı. Sahi, var mıydı ki?
Ayakları onu aynanın önüne getirdi. Yüzünü incelerken bir tuhaflık arıyordu. Kırmızı şişko yanakları, sürekli sulu gibi parlayan gözleri ve pembe küçük düğme burnu yerindeydi.
Avucundaki şeyi hatırlaması uzun sürmedi. Sol avucunu gözlerinin önüne getirip açtığında Minho'nun silgisini sarmış beyaz şeye baktı. Böyle bir şeyi daha önce görmemişti.
Diğer eliyle o garip dokuyu silgiden ayırdığında yapış yapış ve bulaşan bir şey olduğunu anladı. Midesi bulanmıştı.
Silgiyi tulumunun göğsündeki cebine atıp ellerini yıkadı. Neyse ki hemen kurtulabilmişti. Tombul avuçlarına aldığı suyu döke döke yüzüne ulaştırmaya çalıştı. Sadece ıslak pofuduk parmaklarındaki su değişmişti. Olsundu. Islak elleriyle iyice yüzünü ovuştura ovuştura temizledi. Ya da öyle düşündü.
Derse geç kalmak istemiyordu. Kapıya ulaştığında yine bedeninin kontrolünü yitirmiş, hızla olduğu yerde dönmüş ve kolunu cam kenarındaki peçete yığınına uzatmıştı.
Pekala, küçük vücudunun kontrolden çıkması epey endişe vericiydi.
Ama asıl olağan dışı olan uzattığı tombik boğum boğum bileğinden çıkıp peçetelere kadar ulaşan o adlandıramadığı beyaz dokuydu.
Korkuyla hıçkırıp kolunu hemen indirdiğinde ise bir yığın peçete ayak ucuna kadar sürüklenmişti. Beyaz doku şimdi daha kısaydı. Ama yine de küçük şişko bileğinden peçetelere sarılı haldeydi.
Tekrar hıçkırdı. Gözleri yaşlarla dolmuştu. Minik ayaklarının üstünde tepinirken bileğinden sarkan beyaz şeye baktı.
"Offf, bıraksana peçeteleri! Chan öğretmenin dersini kaçırıyorum! Hem tuvaleti dağıttığımı görürlerse bana kızarlar! Offf, gittt!"
Küçük bebek çok sinirliydi. Başına gelen enteresan durumu rasyonalize etme yeteneği henüz gelişmemişti.
Başta tereddüt etse de diğer eliyle bileğindeki şeyi tozmuş gibi silmeye çalıştı. Çok geçmeden gözlerinin önünde adeta buharlaşıp yok olmuştu. Peçetenin üstündekiler dahil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ITSY BITSY SPIDER-HAN
Fiksi PenggemarRadyoaktif bir örümcek tarafından ısırılan 4 yaşındaki Jisung Peter Han, henüz süper güçleri olduğunun farkında değildi. Kreşte yapması gereken boyamaları vardı.