Minho uyuyakaldığı için son dakika yetiştiği amfiye girdi. Hızla odayı tarayıp arkadaşlarını en tepede hararetli hararetli bir şey tartışırken görünce yanlarına ilerledi.
Changbin onu ilk fark eden olmuştu. Yanındaki Matthew'i itip Minho'ya yer açtı. Diğer oğlan dedikodudan zehirlendiği için hiçbir şeyi fark etmemişti.
"Ne konuşuyorlar?"
Minho uyku akan sesiyle sordu. Changbin dirseğini masaya dayamış, eline de çenesini yerleştirmiş onun zerafet akan sıradan hareketlerini izliyordu. Bir insan nasıl kabanını çıkarırken bu kadar büyüleyici görünebilirdi? Üstelik gözleri şişmişti ve yeni çıkmaya başlayan sakallarını kesmemişti bile.
Minho'yu müzede sergilemek istediğine karar verirken oğlanın ona cevap için kaşlarını kaldırarak baktığını geç de olsa fark etti. Boğazını temizleyip duruşunu düzeltti.
"Klasik ya, Spiderman muhabbeti."
Minho gözlerini devirdi. Afyonu henüz patlamamıştı, geveze arkadaşlarına asla katılmayacaktı. Çok geçmeden de profesör amfiye teşrif etmişti.
Derse dair slayttan notlarını alırken kafasına çarpan şeyle hızla sağına döndü. Aptal Jiwoong önünde bir dolu buruşuk kağıtla ona kıkırdıyordu. Kafasından sekip yere düşen kağıdın yerini parmağıyla gösterdi.
Minho eğilip almadan Changbin kağıdı kapmıştı. Ne yazdığını okumak için ona eğildi.
akşam hwangların evde toplanıcaz
Minho okuduğu şeyin mi yoksa dersin mi daha çok başını ağrıttığını bilmiyordu.
Hyunjin'le kreşten tanışıyorlardı, elbette. Aynı anda ilkokula başlamış olsalar da o seneler hiç sohbetleri olmamıştı. Ne tesadüf ki üniversitelerini de aynı tutturduklarında ikisi de bu kadarının fazla olduğunu düşünüp bazen kampüste karşılaşırlarsa selamlaşmaya karar vermişlerdi. Bu kadardı. Tüm samimiyetleri buydu.
Jiwoong'un ne ara onunla tanışıp arkadaş olduğunu, üstelik evine kadar davet edildiğini kavrayamıyordu. Hyunjin nispeten havalı ve sevimli tiplerden hoşlanırdı. Jisung gibi. Midesi burkuldu.
Dönüp Jiwoong'un merak ve heyecan dolu gözlerine baktı. Bu çocuk ona ayna tutulmuş gibi hissettiriyordu.
Kafasını olumsuz anlamda sağa sola salladığında oğlanın dudakları büzülmüştü. Ellerini birleştirip sessizce yalvardı.
"Minho nolur, nolur, nolur-"
Minho profesörü kontrol edip ona döndü.
"Siz gidin. Benim cidden çalışmam gereken-"
Jiwoong hızla başını salladı.
"Olmaz! Hyunjin senin geleceğini bildiği için davet etti bizi zaten..."
Minho gözlerini yumup burnundan soludu. Hyunjin'in onun hakkında ne düşündüğünü umursadığı falan yoktu. Yine de, yıllardır sohbet bile etmezken ev partisine katılmak çok saçma geliyordu. Arkadaşlarıyla iletişimi kesse iyi olurdu.
"Tamam."
Sessizce mırıldanıp derse döndü. Nasıl olsa Hyunjindi. En fazla ne olabilirdi ki?
Her şey berbattı.
Minho kendine fıçıdan bir bardak soğuk bira doldurdu. Aralık camdan sarkıp birasını dikledi. Belki bu onu ayıltırdı.
İki katlı evin içi gereğinden fazla kalabalıktı. Tabiri caizse adım atacak yer yoktu. Bir odadan öbürüne geçmek isterken birkaç kişi ezilerek şehit oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ITSY BITSY SPIDER-HAN
FanfictionRadyoaktif bir örümcek tarafından ısırılan 4 yaşındaki Jisung Peter Han, henüz süper güçleri olduğunun farkında değildi. Kreşte yapması gereken boyamaları vardı.