Jisung okulda yaşadıklarını annesine anlatmak için yanıp tutuşsa da eve varır varmaz pofuduk ayakkabılarını bile çıkaramadan verandada bayılıvermişti. Bugün ne çok şeyle uğraşmıştı öyle!
Ertesi gün tekrar aynı rutinlerle kreşe bırakıldı. Üç büyük basamağı çıkarken aklına Minho'ya susması için silgi alması gerektiği geldi.
Eyvah!
Şokla kalakaldı, tombul elleriyle ağzını kapattı ve sincap gözleri kocaman açıldı. Minho kesinlikle tüm gün peşini bırakmayacaktı. Kırtasiyeye gitmesine de izin vereceklerini sanmıyordu. Ne yapacaktı?
''Jisungie, günaydın!''
Felix öğretmeninin sesini duyunca yanaklarına doldurduğu bademleri yemeye çalışan sincap pozuyla ona döndü. Felix bu çocuğa bayılıyordu. Eğilip oğlanı kucağına aldı. Kuş kadar hafifti.
''Neye şaşırdın bakalım?''
Jisung öğretmeninin nefesinden çilekli sakız çiğnediğini anlamıştı. Dikkati epey çabuk dağılan bir çocuktu. Tombiş elini uzattı.
''Ben de çiğneyebilir miyim?''
Felix gözlerinden kalpler çıkarak baktı ona. Bu küçük bebeğin nasıl her hareketi onu mesleğine daha da aşık edebiliyordu?
Önlüğünün cebinden çıkardığı sakızı dişleriyle ikiye bölüp küçük parçayı oğlanın pembe minik ağzına attı.
''Yutmak yok ama tamam mı?''
Jisung gülümseyip tombul yanakları içinde sakızı çevire çevire çiğnemeye başladı. Sınıfa doğru giderlerken Felix'in çillerine ufacık parmaklarını bastırıp silmeye çalışmıştı. Felix, keşke bu bebeği istediğim gibi dizlerime yatırıp gıdıklaya gıdıklaya sevip öpebilsem diye iç çekti.
Jisung'u kırmızı sandalyesine oturtup bugün sınıfa gitar çalacağını duyurmaya döndü. Çocuklar neşeyle cıvıldayıp koşturmaya başladıklarında Jisung da kıkırdamıştı.
Ta ki o gelene kadar.
Minho onun sınıfta olduğunu derhal hissetmişti ve sınıfa girer girmez onun masasının önünde belirmişti. Jisung o an ikinci kez hatırladı. Ama geçti.
''Silgim nerde?''
Jisung pembe bebek dudaklarını büzdü.
''Unuttum. Özür di-''
''Arka bahçeye gel tenefüste. İstemiyorum silgi artık.''
Felix'in yanına koştuğunda cevap verememişti. Görev falan demişti dün değil mi? Of, yine tuhaf şeyler istiyordu işte. Belli ki bugün de canı çok sıkılacaktı.
Felix, akustik gitarıyla tatlı bir tınıda şarkı söylemeye başladığında Jisung da sandalyesinden aşağı atladı. Ayakları bu sefer çok acımamıştı.
Tombul poposunu sallayıp şarkıya ritim duygusu olmayan bir kedi gibi eşlik ediyordu. Felix ona gülümsediğinde pembe yanakları daha da kızarmıştı. Güzel dans ediyor olmalıydı, değil mi?
Minho, Felix'in yanından hoplaya zıplaya onun dibine girdiğinde oynamayı kesmişti.
Ama Minho deli gibi vücudunu sağa sola sallıyor, eğilip kalkıyor, yerde poposu üstünde dönmeye falan çalışıyordu. Hepsini de Jisung'a sırıtarak bakarken yapıyordu.
Jisung onun çok komik göründüğünü daha fazla reddedemedi ve sınıftaki herkes gibi Minho'nun garip dansını izlerken kahkaha atmaya başladı. Tuhaf ve komik. Pofuduk ellerini çırparak onu destekledi, gülmekten dizlerine tutunana dek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ITSY BITSY SPIDER-HAN
FanfictionRadyoaktif bir örümcek tarafından ısırılan 4 yaşındaki Jisung Peter Han, henüz süper güçleri olduğunun farkında değildi. Kreşte yapması gereken boyamaları vardı.