kisses, baby, go and frisk us

235 55 97
                                    

Cumartesi günü geldiğinde Jisung evde dört dönmeye başlamıştı. Sürekli kıyafetlerini kontrol ediyor, annesinin yaptığı yemeklerin tadını küçük bit kadar parmağıyla tadımlayıp onay veriyor ve odasındaki oyuncaklarının yerini değiştirip duruyordu.

Annesi evde oynayacakları için arabalı turuncu pantolon askısını giydirmek konusunda kararsız olsa da küçük bebeği ilk kez arkadaş ağırlayacağı için özenli olmak istemesini anlamıştı. Çıtçıtları kırmızı benekli şortuna geçirdi. Jisung aynada kendini tekrar kontrol etti. Çok güzel olmuştu. Annesine dönüp yanaklarına öpücükler bıraktı.

''Teşekkürler anneciğim!''

Bir süre birbirlerini öpüp mıncırıp gülüştüler. Zil çaldığında Jisung heyecanla yerinde zıplamaya başladı. Annesi ona kıkırdayıp kapıya yürüdü, kuyruğu da peşinden geliyordu.

Kapıyı açtıklarında Felix öğretmen ve Minho'yu selamladılar. Minho da onun gibi sırıtıyor, vücudu tırtıl gibi kıvrılıp duruyordu. Hem bu sefer beyaz düz bir tişört ve mavi pantolon giymişti. Okuldakinden çok daha normaldi.

''İçeri buyrun.''

Annesi çekilip yol verdiğinde Felix mahçup bir suratla cevapladı.

''Maalesef Bayan Han, bugün etütümüz var. Minho'yu tek başına bıraksam sorun olur mu?''

''Tabii ki de olmaz.''

Felix eğilip Minho'nun kahve saçlarını karıştırdı.

''Sakin sakin oyna, tamam mı?''

Minho gözlerini devirdi.

''Taaamaaam!''

Ve ayakkabılarını çıkarıp hemen içeri giriverdi. Jisung ona gülümseyip hoşgeldin demek üzereyken küçük bebeğin elini tuttuğu gibi tanımadığı evde sürüklemeye başladı.

''Hadi! Evi gezdir bana!''

Jisung'un annesi ve Felix birbirlerine son zamanlardaki bebeklerin enerjisi hakkında birkaç cümle daha söyleyip ayrıldılar.

Jisung elinden tutup çekiştiren Minho'ya zorla ayak uydursa da çok eğleniyordu. Hem de geleli daha beş dakika bile olmamıştı!

Onu çekiştirip mutfağa, salona, tuvalete ve en son odasına götürdü. Minho gördüğü her yere büyük büyük tepkiler veriyor, çığlıklar atıp heyecanla koşuşturuyordu. Jisung onun hep evinde olması gerektiğini düşünürken buldu kendini.

Odasındaki pembe puflara oturduklarında ikisinin de yüzü mutlulukla parlıyordu.

''Bizde yaşasan olmaz mı?''

Jisung kocaman açtığı gözleriyle soruverdi. Minho on beş kere hızlı hızlı gözlerini kırptı.

''Nasıl yani?''

''Odam büyük ya. Annem sana bi' yatak alır. Şu köşede yatarsın.''

Camın önünü gösterdi. Oyuncak sandığını başka yere koyabilirlerdi.

Minho bir süre düşündü. O da Jisung'la yaşamak isterdi. Kim istemezdi ki? Artık her şakasına gülüyor, ikidebir kızarıyor ve her yeri tostombuldu. Ama ailesine sormalıydı. Jisung'la yaşamak artık en büyük hayaliydi.

''Anneme sorarım akşam. İzin verirse yaşarız birlikte hemen!''

Jisung küçük yumruklarını havaya kaldırıp heyecanla salladı.

''Yaşasın!''

Minho pufundan poposunu kaldırmadan onun dibine sürükledi. Ve vakit kaybetmeden bebeğin gülümsemekten gözlerini yok eden yanaklarını sıktı.

ITSY BITSY SPIDER-HANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin