Bölüm 6°Kırık Parçalar

4 3 0
                                    

Günahkâr Sözü

Bölüm 6

“Kırık Parçalar.”


Gözlerimi açtığımda beni karşılayan muazzam bir görüntüydü. Mor salkım ağaçlar, çimlerin parlak yeşilliği, güneşin gülümsemesi, yerdeki papatyalar, menekşeler ve daha nice çiçeklerdi. Anlıyorum, şuan rüyadayım.


Hareket edebildiğime göre bu Kayla’nın anısı değil. Yani bu benim rüyam... Ne kadar zaman oldu bir rüya görmeyeli? Yarım yamalak bir tebessüm ettim. İnanılmaz dı, hiç böylesine bir rüya görmedim. Salkım ağaçlarının arasından çiçekleri ezmemeye dikkat ederek ilerlemeye başladım.


Bu güzel görüntüyü hafızama kazırken derin bir nefes aldım. Kokusunu dahi unutmak istemediğim bir rüyaydı. Sadece insan olduğumdan beri değil daha öncede böyle bir rüya görmemiştim. Kuş cıvıltılar ile ruhumun dinginleştiğini hissedebiliyordum.


Yolumun sonunda görünen mavi gölet ile oraya doğru adımlarımı hızlandırdım. Kayla gibi mi görünüyordum, acaba? Gölet’e yansıyan güneş ışığı yüzünden gözlerimi kırpıştırdım. Bu kadar yoğun ışığa rağmen hava hiç sıcak değildi ve bu güzeldi. Hava’nın bu hali tam cin perilerinin yaşayabileceği şekildeydi.


Gölet’e baktığımda suyun üzerinde ki yansıma da Kayla’yı gördüm. Onu görmek beni hüsrana uğratmıyordu. Koskoca üç yıldır gördüğüm bu yüz, artık şaşırmadığım bir yüzdü. Hem rüyalar da hem de gerçeklikte. Bir anda duyduğum ses ile irkildim ve hızlı bir şekilde soluma döndüm. Gözlerim irileşti.


Uzun ipeksi gökyüzüne bakıyormuşum hissi yaratan mavi saçlar, uzakta dahi olsa parlayan pembe mücevher gözler, bembeyaz ten, pembe dudaklar, ince ve uzun bu görünüş, üzerinde ki buz mavisi rengindeki elbisesi kendisiyle o kadar uyumluydu ki, tanrıça gibi görünüyordu. Gözlerimiz kesiştiğinde tanrıça gibi görünen kadın bana gülümsedi. Bir anda aklıma düşen tanrıçamızın hikayesinde ki, tanrıçamızın görünüşüydü.


Gölet’e iyice yaklaştı ve eğildi. Suyun içine bakarken şarkı söylemeye devam etti. Sesi de görünüşü gibi inanılmazdı. Beni o kadar huzurlu ve mutlu hissettiriyordu ki... Sonsuza kadar burada kalmak istememe neden oluyordu.


Konuşup ona kim olduğunu sormak istiyorum ama bir yandan da şarkı söylemeyi bırakmasından korkuyorum. Böylece durup onu dinlemeliyim, en azından o söylemeye bırakan kadar. Gözlerimi ondan ayırmadan onu dinlemeye devam ettim. Çok kısa bir süre sonra bülbüller etrafımızda uçuşmaya  başladı. Bir tilki, ceylan, tavşan ve yılan dahi ortaya çıktı.


Hepsi onu dinlemeye gelmiş gibiydi. Salkım ağaçlarının çıkardığı o ses dahi durdu, sanki rüzgar dahi durup onu dinlemeye başlamıştı. Hiç şüphe yoktu, o bizim tanrıçamızdı. Peki ben nasıl oluyordu da tanrıçayı rüyam da görebiliyordum. Onun hakkında sadece hikayeler duymamla bu hikayeleri andığımdan insan beyni bana oyun mu oynuyordu, gerçekliği saptırarak. Kayla’nın görünümünde bu olayı yaşamak gerçekten, insan beyninin bana oynadığı oyunun acımasızlığıydı.


Ne söylediğini bilmesem de onu sonuna kadar dinlemeye devam ettim. En sonunda şarkı söylemeyi bırakması ile ayağa kalktı ve bana döndü. Gözlerimiz kısa bir süre çakıştı, çünkü ben hemen başımı aşağı eğdim. “Neden başını eğiyorsun?”


Sesini duyuyor muydum yoksa kafamın içinde miydi bilmiyordum ama başımı kaldırmama ve ona bakmama sebep oldu. “Siz kimsiniz?” karşımdaki kişinin kim olduğunu bilmeme rağmen küstahça konuştum ve bu ilk defa kendimi iğrenç hissetmeme neden olmuştu.


Tanrıça olduğunu düşündüğüm kadın gülümsedi ve bana doğru yaklaşmaya başladı. “Benim adım Eloise.”

Günahkâr SözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin