Günahkâr Sözü
Bölüm 7
“Ruhların Hapsi.”
“Konuşmamız lazım.” Edwin’in sesi ile gözlerimi açtım ve bakışlarımı ona çevirdim. Ruhum acı çekmek için var olmuş gibi. İç çektim ve gözlerimi tekrar gri bulutlara diktim. Kaçmak istiyorum.
“Bence bizim konuşmamız gereken konu daha acil, Kayla.” Kadının sesi ile tekrar Edwin’e baktım. Haklıydı onunla konuşmam gereken konu senin dırdırından daha önemliydi şuan. “Daha sonra konuşacağız.”
Edwin kaşlarını çattı. “Bu asıl senin hakkında, nasıl oluyor da diyeceklerim önemsiz olabiliyor?” sinirle gülüyordu. Dişlerimi sıktığımdan çenem ağrıyordu, bu saçma işlerle uğraşıp sizlerle konuşmak da çenemi fazla yoruyordu. “Bu konu da asıl ben hakkında.”
“İnanılmaz, senin yabancı bir ruh olduğunu biliyor mu?” Kadının sorusu ile ona döndüm. “Bu kadında bunu bildiğine göre sanırım gerçekten sen Kayla değilsin.”
Edwin’in şaşkınlık sesi ile ona baktım. İç çektim. “Sana demiştim. Ben Kayla değilim.” Herkes yağmurdan kaçınmak için bir yerlere koşuştururken biz öylece olduğumuz yerde dikilmeye devam ediyorduk. Edwin gözlerini yere dikti. “O, öldü mü?”
Nefes alıp verdim. “Evet.” Benimle aynı anda konuşan ses ile arkamı döndüm. “Hayır.” Şaşkınlık içerisinde kadına bakarken o hâlâ gülümseyerek bana bakıyordu. “Buda ne demek? Kayla yaşıyorsa nerede?”
Edwin benim dile getiremediğim soruyu dile getirdi. Kadın gözlerini gözlerime dikti ve işaret parmağı ile beni gösterdi, hayır bu bedeni. “Orada.”
“Bu imkansız.” Bir bedende iki ruhun olduğunu mu söylüyordu? Dalgamı geçiyor benimle, bu mümkün olamaz. Kayla ölmeseydi bu bedene giremezdim. Kayla öldüğü için bu bedendeyim. “Bu gerçek. Siz ikiniz tek bedeni paylaşıyorsunuz. Kayla hayatta ve kendi bedeninde, sense onun uyanmasına engel oluyorsun. Hayır sadece engel olmakla kalmıyorsun daha başka şeyler var...”
Kadın yüzündeki gülümsemeyi sildi ve ciddi bir ifade takındı. “Burada konuşmamalıyız. Yağmurun altında kalmaya devam edersek hasta olacağız. Benimle gel, bu konuyu sadece benim mekanımda konuşabiliriz.” Bakışlarını tekrar bana çevirmişti. Ciddi ve sakin bir ifade ile ona baktım, bütün gerçekleri öğrenmem lazım. Başımı salladım.
“Bende geliyorum.” Kaşlarımı çattım ve hızla Edwin’e döndüm. “Hayır gelmiyorsun.” Bu işe burnunu çok fazla sokarsa başıma fazlasıyla bela olurdu. “Geliyorum. Kayla benim-“
“Kayla’nın senin neyinin olduğu umurumda değil bu benim meselem, Kayla’nın değil. Yani benim meseleme burnunu sokmayı kes.” Edwin öfke dolu gözlerle bana baktı, çokta umurumdaymış gibi sanki.
“Bu sadece senin meselen değil, Kayla’nın da meselesi.” Sabrım taşmak üzeriydi. ”Kayla’nın bedenini işgal eden sensin. Belki de sırf senin yüzünden Kayla-“ Hızlıca Edwin’in dibinde bittim ve onu büyük bir şiddetle yere ittim. Dengesini sağlayamayıp yere düştü. Hemen eğilip iki elimle yakasında tuttum.
“Ben istediğim için mi bu beden deyim sanıyorsun?” Öfke ile bağırdım. “Bu bedene hapsedildim ben, keyfim için girmedim!” Gözlerim doldu. “Hiç bir suçum yokken siz lanet insanlardan biri oldum. Kayla’ya ne olduğunu umursar mıyım sanıyorsun!” Nefret doluydum. “Nereden bileceksiniz ki? ” Güldüm. “Kayla’yı bu kadar çok umursuyorsan canına kıymadan önce bir şeyler yapsaydın!” Ne ironi, ikimizin de hayatları acınası.
Edwin şaşkınlık içerisinde bana bakıyordu. Gözlerinde keder ve pişmanlığı görebiliyordum, ve bu midemi bulandırıyor. “Bilmiyordum, Kayla’nın nasıl bir durum da olduğunu bilmiyordum!” Gözlerinden yaş gelmeye başlayınca yakasından ellerimi çektim. Tiksiniyorum, öyle basit bir cevapla sıyrılmaya çalışıyordu gerçeklerden.
![](https://img.wattpad.com/cover/359138786-288-k900589.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahkâr Sözü
Teen Fiction"Bütün bunları yaşamayı hak edecek ne yaptım?" önüme döndüm. "Her şey tanrının acımasızlığından ibaret değil mi?" "Hepimiz onun adil ve iyi olduğuna inandık. Belki de aslında sandığımız gibi değildir?" yan gözle ona baktım. "Haklısın." ...