(2) Kaçmalıyız!

27 3 0
                                    

"sana şuan hayatının en büyük iyiliğini yapıyorum desem" 

"ne yapıyorsun? benim hayatımda ki en büyük iyilikler yok olmuş gitmiş" bunu ailesinin hüzünüyle söylediğini fark ettim ve "buradan kaçmalıyız" dedim titrediğimi fark etmemiş olmalıydı ki konuyu hemen hızlıca değiştirdi

"hee sen ondan adamın cüzdanını aldın. birlikte yeriz diye"  hala ukala ukala takılıyordu 

"ben seni almadan da gidebilirdim buradan ama içime sinmedi" yalan attım. çünkü yakalandım!

"aynen kızım! senin gibi bir bencil beni bekliyecek" ne bencilliğimi gördü bu salak!

"ne bencilliğimi gördün dana?" sinirli söylediklerime karşı sadece güldü. işin ciddi olduğunun farkında bile değil!

"bana bak dana! buradan çıkalım sana da anlatıcam ama allah aşkına şu götünü kaldır da gidelim buradan" dediğimde sesim yalvarır gibi çıktı. o da " madem yalvarıyorsun tamam bekle beni!" dedi 

ben bu danayı keserim!

şuan bir sorun var benim kıyafetlerim yok! 

"kıyafetlerim yok!" 

"kızım, normal hayatında çıplak yaşamıyorsun herhalde" bu çocuk kendini komik falan mı sanıyor?

"bana kızım deme!" dedim bağırarak elimle kulaklarımı kapatıyordum. kimse bana kızım demesin katlanamıyordum o iki heceliye!

"tamam sakin ol! inat sana daha çok yakışır" dedi 

ayak sesi duyduğum zaman kıyafetlerimi getiren o pisiğe baktım ve "pislik" dedim. hayır bunu dememiş olmalıyım. kolumu tutan adam ne diyorsun diye bakış attığında. "kıyafetlerim pislik içinde!" dedim tek nefesle ve dişlerimi sıkarak pislikte ağzımda bastırarak çıktı. "ben bunları giyemem" dedim sinirlenmiş adama. sinirleri yumuşamış olmalıydı son cümlemden

"sen yukarı çık! ben geliyorum! sana kendi kıyafetlerimden verecem" şok içinde pislik adamı dinlerken içimden her ne kadar ona vurmak geçse de işin içinde danada vardı ona bir şey yapma ihtimalide çok yüksekti çünkü belinde silah vardı o yüzden sustum ve danayla göz göze geldim. kehribar gözleri şefkatle bana bakıyordu. yapma derecesine bana yalvarıyordu. yumruk olan eline baktığımda ona her an saldıracakmışçasına bakıyordu. belindeki silahı görmediğini farz ediyordum ama bana delicesine bakan o adamın sıktığı koluma bakıp "acıyor! bırak kolumu!" dediğimde kolumu direk bırakmıştı. "sen isteyeceksin, ben yapacağım" dedi o pislik daha onu en son 1-2 hafta önce konuşmuşken ne ara bana kafayı taktı. sakin ol sinirlerini tutamadığını biliyorum ama o hiç tanımadığın anne baba acısı çeken o dana için ... yutkundum ve

"bu çocuğu çıkar buradan!" dedim bağırarak. dana ne yapmak istediğimi anladığı için kıpkırmızı gözleriyle bana bakıyordu. "hayır!" dedi ve ben de ayakta olan danaya "cüzdanın yere düşmüş" dedim cüzdanı alıp hemen arka cebine atmıştı. çünkü ben o cüzdanı yatağın altına attığıma göre bir planım vardı ama plan diye bir şey kalmamıştı. daha doğrusu 

Işıl Işık Sancak diye bir şey çoktan bitmişti...

 bana dolu gözlerle- bakan dananın yanına gidip sessizce " belinde silah var " dedim "sana bir şey yapabilir!" gözümden akan yaşa baktı ve "sen saçmalıyorsun şuanda adamı bırak ta öldüreyim yoksa o seni..." sözünü bitirmeden "simdi beni iyi dinle" dedim ağlıyordum o da öfkesinden ağlıyordu hüzünde vardı gözlerinde " benim için..." dedi kafamı salladım çığlık atmamak için dudaklarımı sıkarak.ı  ve gülerek "o pis adamı sevdiğimi mi düşündün!" dedim onun yüzünde buruk bir sevinç oluştu. "bana bak!" dediğimde o pislik adamı izliyordu. ona öldürür bakışlar atıyordu. gözleri bunu gösteriyordu 

Kaçış KapısıWhere stories live. Discover now