(8) Ben yanılmam

11 1 0
                                    

20 dk sonra

"karanlıııık!!!" bu bağıran ses muroya aitti ...uykumdan uyandırmayın beni ya

"ne var bee!" gözlerimi açtığımda arabada muro ve ben tek vardık.

"hako nerde?" diye sorduğumda "senin teorini test ediyor!" dedi.

yüzümde alaycı bir gülüş belirdi. "beklesin ve test etsin!" dediğimde bende arabadan indim. arabadan indiğimde kocaman bir ormanda, ağaçlarla kaplı, değişik hayvan sesleri çıkan ve çok tenha bir yerde olduğumuzu gördüm. hakonun bu yerini nasıl bulduklarını hala anlamadım ama bir nevi kamuflaj gibi örtünmüşler burayı.

enkaz altındaki dükkana baktım. ormanın içine kadar uzanan kocaman yerin enkazı da bir o kadar derindi. yerdeki  tablolar dikkatimi çekti. dükkanın karşısındaki hakonun enkazı izleyen gözlerine baktım ama o enkaza bakarak cevap verdi bana. 'haklıymışsın' dedi bende 'ben yanılmam' dedim 'sen nereden biliyordun?" dedi. "şuan bana teşekkür ediyor olmanız gerekirken hesap soruyorsunuz. benim sayemde şuan buradasınız ona göre!" dediğimde sustu. ve arabadan inen muro "buraya ne olmuş böyle? bütün emeklerimiz çöp olmuş!" diye şaşkınlıkla konuşuyordu. 

"muro kusura bakma ama.. lan ölebilirdin! sen burada hala emekten bahsediyorsun!" diye çıkıştığımda hako bana döndü. "bunu kim yaptı?" bu adam anlamıyor herhalde "hako. üzümünü yiyin bağını sormayın!" dediğimde muro hala şoktaydı. "ya abi. bu bizim ilk ofisimizdi. şimdi ise.. yalnızca enkaz parçası.. burada ne güzel anılarımız vardı.." diye sitem ediyordu. 

"şuan önemli olan ofis değil. istesek aynısından binlerce yapabiliriz, anıları her ne kadar yerine getiremesek te.. bize bu komployu kuranın cezasını kesmemiz şart!" diye boşluğa bakarak söylüyordu hako. sonrasında muro:

"yerimizi nasıl öğrendiler acaba?" diye ortaya bir soru attı. uzun bir süre sessizlik oluştu. sessizliği bozan her zamanki gibi ben oldum. ben sessizliğe gelemiyorum napim?

"yeter be! allahın ormanına ofis inşa etmişsiniz hala konuşuyorsunuz. hiç dikkat çekmiyorsunuz." diye bağırdığımı fark etmemiştim bile. böyle ormanlık bir alana gizli olsun diye inşa ediyorlar. e o gizli olmaz ki..

"karanlık! kamuflaj" diyen muroya göz devirdim. 

"ne zamandan beri askersiniz? merak ettim de" diye alaycı bir tavırla söyledim. 

"sen yokken" diye söyledi hako. bu adamın işi gücü laf sokmak zaten.. ama ben altta kalır mıyım? tabi ki de HAYIR!

"herhalde konuşmayı ananın karnında öğrendin. çıktıktan sonrada emeklemeden, yürümeden kamuflajı öğrenmişsin... vay! bende seni geri zekalı sanardım. meğersem sen ultra zekiymişsin..." dediğimde bana sırıtan adama alayla baktım 

"çocukluğunu yaşamamış bir kız için fazla zekisin ama bana bu hesaplar sökmez karanlık!" beni çocukluğumdan vurmaya çalışıyor. en hassas olduğum yerden...

"gözümden her saniye küçülen bir adam için değil hesap, kılımı bile kıpırdatmam! adam olduğu da şüpheli...!" dediğimde muro her ikimizin arasında, ben konuşunca bana, hako konuşunca ona bakıyordu. çok komik gözüküyordu ama şuan ortam ciddi

"zaten hesaplardan anlayacak birine benzemiyorsun" dedi hako 

"hatırlatırım lakabımı.. ben senin yaşın kadar farklı mafya liderleriyle çalışmışım hayırdır?" bu söylediğim doğruydu yıllarca mafyalarla çalışmıştım oradaki lakabımda karanlıktı...

"tamam lütfen yeter! hep böyle atışıcak mısınız?" diye araya girdi muro

"sen onu, kendini mafya sanan ama kamuflajdan anlamayan ve benim sayemde hayatı kurtulan abine söyle!" dediğimde hakonun enkazdaki gözü bana döndü. gözleri ateş saçıyor desem bile az demiş olurdum. her an bana vuracakmış gibi bakan adama karşın ben alayca gülüyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 03 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kaçış KapısıWhere stories live. Discover now