(4) İyi- Kötü

15 3 0
                                    

bana gülümseyen kıza baktım ve tuvaletten birlikte çıktık. bana öyle içten gülümsüyordu ki içimi ısıttı.  tuvaletin kapısının önünde bizi bekleyen insanlara baktım. herkes şok içindeydi. çekirdek elinde olan kızın boğazında çekirdek kalmıştı.

" ne o? beğendiniz mi? tiyatronun konusunu bize kim açıklamak ister?" dediğimde herkes oturduğu merdivenlerden ayağa kalkmıştı. ayakta olanlar da kaçmıştı. 

"ne bekliyorsunuz ana fikri sormamı mı? def olun! yorgunum bide sizinle mi uğraşacağım ya" dediğimde herkes gitmişti. aynı odada kaldığımız kıza gülümsedim "senin yatağın nerede?" diye sorduğumda yüzüne yumruk attığım kızın yattığı yatağın hemen yanındaki yatağı gösterdi. ördek şansı! 

"benim yatağımın yanında boş bir yatak var sen gel orada yat!" dediğimde yatağın üstünde ki kız

"orası benim yerim" dediğini duydum

"artık değil!" dediğimde üstüme yürüdü. bunlar toptan dayak istiyorlar. ama ben yatmak istiyorum!

"hayırdır, akşam yemeğinde yürek mi verdiler? nerden geliyor bu özgüven?" dediğimde bende kızın üzerine yürüdüm. ama yüzü morarmış bir şekilde yatakta olan kıza baktı ardından hemen onun yanındaki yatakta olan kıza baktı kızın kolunda alçı vardı! zaten kırılmasaydı ben çok üzülürdüm. emeklerim çöpe girerdi! onlara baktıktan sonra yatağın üzerindeki yastığını aldı ve diğer yatağa gitti.

"bende öyle düşünmüştüm!" dediğimde bana içinden attığı küfürleri resmen duyuyordum.

"bana bak seni dövsem bu sakat arkadaşların da seni elimden alamaz haberin olsun! akşamleyin de kimse seni duyamaz. bir köşede can çekişir durursun!" dediğimde kız sustu ve yatağına uzandı. bunlar iyi bir dayağı hak ediyor. bana bakan ördekte uzandı hatta yattı.

 Allahım gerçekten benim neydi günahım?

yatması gereken benim ama yatan hep onlar of! benim yüzümde yaralanmıştı sabah kavga ederken. bide danayla kavga ederken de yüzüm daha çok yaralanmıştı. ama bunlar kadar mızmız değildim en azından! 

benim düşünmeye bile fırsatım yok gerçekten! başımızda bir bela var ama düşünemiyorum. ŞAKA GİBİ!

evet düşün ışık hastaneyi! orası nasıl bir hastaneydi? içinde ben iğne ve merhem dışında hiçbir şey görmedim. evet bu çok garip çünkü bir kaç tane perdeyle kapalı bölmesi vardı onun dışında hiçbir şey yoktu orada! ve orası 5 katlı bir yerdi ameliyathane bile yoktu. e o zaman burası nasıl bir hastane? bu yurda daha önce gelmişliğim vardı ama etrafta hiç öyle bir hastane yoktu. yeni inşa edilmişte olamaz çünkü içerisi epey eski duruyordu. ve her tarafı polis dolu! evet doktorlardan daha çok polisler vardı orada! hatta nöbet geçirdiğimde dana benim yanımdayken bile bağıra bağıra doktor çağırırken bile gelmemiştiler! o dana beni kurtarmıştı. doktorlar değil! sadece doktorlar kurtarmış süsü vermeye çalışmıştılar ama neden? polisin telefonla konuşması hala aklımdaydı: 

"suat iş bitti mi?"

"biter mi? veletlerle uğraşıyorum" 

"ee bugün kaç" 

"iki" 

"aileleri?"

"hapis ve mezar"

"isim ve soy isimlerini istiyor abi" 

"Işıl Işık Sancak" 

"Poyraz Çetinoğlu" 

şaka gibi bunlar daha önceden bizi tanıyordular ya da rastgele. aklım bulandı? ailelerimizi de sormuştu. evet hatta o pislik "hapis ve mezar" demişti. düşünmekten kafayı yiyeceğim. ben en iyisi bahçeye çıkayım. bahçeye çıktığımda hava gerçekten kararmıştı. dün oturduğum banka tekrar oturdum. bu sefer mantıklı düşün Işık!  dediğimde arkamdaki bağırma seslerini duydum. burası yurt değil bence. ben burada kalsam katil olurum...

Kaçış KapısıWhere stories live. Discover now