Bay Kanye bir sabah uyandığında, başında inanılmaz derecede ağır hissettiren bir ağrı vardı.
Yatağından kalkıp mutfağa gittiğinde koca bir bardağa su doldurup içti ve güne geç saatlerde başlamanın verdiği o halsizlikle başa çıkmak için birkaç gerinme hareketi yaptı. Şakaklarındaki derinin altından akan kirli kan damarından her geçişinde kulaklarında bir uğultu oluşuyor, düzensiz yaşamanın etkileri vücudunda yavaş yavaş kendini gösteriyordu.Huysuzlukla mutfaktan çıkıp banyoya gitti. Yeni uyanmış kirlilikteki yüzünü yıkayıp kahvaltı etmemiş olmasına rağmen dişlerini fırçaladı. Uzun zaman sonra bir değişiklik yapıp faturaları zamanında ödedi. Ceketini giydi, her ay maaşının dörtte birini yatırdığı evinden çıkıp toplanma alanına doğru yürümeye başladı. Adımları hızlı ve düzenli, nefesiyse bir o kadar kesik kesikti. Öyle ki ara sıra burnu yetmediği için ağzıyla etrafındaki tüm havayı içine çekiyor, sonra onu içinde tutarak diğerlerinden daha hızlı birkaç adım atıyor ve ardından tekrar aynı şeyleri tekrarlıyordu.
"Kendrick gelmeden oraya varmalıyım." diye geçirdi içinden ve bunu defalarca tekrarladı.
"Kendrick benden önce varmamalı, ışığı benden önce açmamalı. Hiçbir şey öğrenmemeli."
Geç kalkmıştı ve geç kalmıştı. Bu yüzden duyduğu endişe ve sorumsuzluk duygusu onu bütünüyle sarmasına rağmen asla bir dahaki sefere daha dikkatli olmuyor, her defasında aynı hatayı yaptığı içinse kendine kızıyordu.
"Sanırım yırttım." dedi derin bir nefesi rahatlıkla verirken. Çetesinin toplanma yerine çoktan gelmişti ve Kendrick'ten eser yoktu.
"Hey Kanye! Buradayız, hadi gel!" Biraz uzaktan çete üyelerinden birinin sesini duyduğunda başını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Bu birinci bölük kaptan yardımcısıydı.
"Orda öyle dikilmeye devam mı edeceksin?" Ses, odağını dağıtınca irkilerek kafasını salladı ve diğer üyelerin yanına doğru adımladı. Çetenin kaptanı, ikinci bölük kaptanının hainliklerinden bahsediyor ve yerine yeni bir kaptan atanacağını üyelere duyuruyordu.
"Yeni kaptanı seçmesi için ikinci bölük kaptan yardımcısını yanıma çağırıyorum." dedi kollarını birini kucaklar gibi açarak lider. Ardından üstünde durduğu tahta meyve kasasının hemen yanına Kanye geldi.
"Kaptanlık konumu için kendimi uygun görüyorum efendim. Yardımcımın ise ikinci bölükten Nijirō olmasını."
Kanye lafını bitirir bitirmez sessiz kalabalıktan fısıltılar yükselmeye başladı. Çetenin içinde her türlü ırktan insan bulunmasına rağmen üyeler dayanışma içinde yaşama anlayışını benimseyememiş ve bazı ırktan kişilere zorbalık yapmaya devam etmişti. Asyalılar da bunlardan biriydi elbette.
"Bu çekik gözlüye mi emanet edeceğiz bölüğü, saçmalık!"
"Burada bize yöneticilik taslayacağına git de tapınağında ninjacılık oyna seni cüce!"
Bu ve buna benzer birçok isyan cümlesini susturansa çete liderinin elini yukarı kaldırarak sessizlik içinde beklemesiydi. Akıllı bir adamdı kaptan, bağırarak gürültünün dindirilemeyeceğini bildiği için sessizliği kullanırdı hep.
"Kaptanınızın kararına karşı mı geliyorsunuz sizi sefiller? Peki hangi sıfatla? Her birinizi iskeletine kadar soysam birbirinizden farkınız kalacakmış gibi insan seçmeyi bırakın! Nijirō, buraya gel ve bölüğüne selam ver."
Nijirō bu sözler eşliğinde Kanye'nin yanındaki yerini alırken az önce ona öldüresiye laf atan insanlara kibir ve zafer dolu gözlerle bakıyordu.
Kanye bir anda bu çelimsiz ve kendi hakkını savunmak adına bile sesini çıkarmayan gencin nasıl olup da bu denli hayvandan hallice insanların bulunduğu bir çeteye katıldığını merak etti. O güçsüzdü, zayıftı ve iki lafı bir araya getirip konuşma yetisinden bile yoksundu. Kanye bir ara bunu araştırmayı aklının bir köşesine yazarak tekrar eski yerine geçti.
