12

649 101 111
                                    

"lan yuuji!" nobara'nın bağırışı kendisinden önce girmişti odaya. çalışma masasında megumi'nin anlattığı soruları dinleyen yuuji, yerinde sıçrayıp kapıya dönmüştü hızla. odasına dalan kızın bakışları oldukça yakın oturan ikilinin üzerinde biraz gezindiğinde her ikisi için de gerçeği bilen kişi olduğundan ikisinin de kızarmasına sebep olmuş ve bu yüzden keyiflenmişti. "tişörtümü mü çaldın lan?"

"evet."

"neden ki?" meraklı sesin sahibi megumiydi.

"crop giysem yakışır mı diye merak etmiştim." yuuji omuz silkti. "hem sen benim sweatlerimi hep çalıyorsun, ben bir şey diyor muyum?"

"hayır ama ben senden çalarım, sen de fushiguro'dan. kimse benim kıyafetlerime dokunmayacak. anlaşıldı mı?" kız, kendini arkadaşının yatağına bırakırken sordu. yuuji onaylayan bir mırıltı çıkarıp omuz silkmişti ki bu da çok ciddiye almadığını belirtiyordu. iki oğlan çalışmalarına geri dönmek üzereyken onları kışkırtma ihtiyacı hissetti genç kız. "yakıştı mı bari? sence yakışmış mıdır fushiguro?"

"neden bana soruyorsun?"

"neden ona soruyorsun?"

iki aptal aynı anda, nobara'yı susturma ihtiyaçlarını gizleyemeyerek sorduktan sonra birbirlerine bakmışlardı. ikisi de yine kızarmış hâldeydiler ve ikisi de nobara'nın bildiği şeyi çok belli ettiğini düşünüyorlardı. ve yine ikisi de olaya diğer açıdan bakmayı akıl edememişti. diğerinin neden kızardığını düşünemiyorlardı. nobara keyifle sırıttıktan sonra konuştu.

"ne yani, arkadaşımızın tarz değişikliğine yorum yapamayacak mıyız?"

"yakışmadı bence, rahat hissetmedim." konu değiştiği için rahatlayan yuuji umursamazca cevapladı.

"rahat hissetmediğine göre yorum yapmanın anlamı yok." megumi de oklar artık üzerine dönük olmadığından rahatlamıştı. "ama bence yakışmıştır."

şaşırtıcı olan, siyah gözlerini yuuji'nin üstüne dikerek böyle bir şey söylemesiydi. çok nadiren de olsa iltifat eden, hatta bu yüzden iltifat etmesi daha kıymetli gelen genç çocuk bir de bunu yaparken sanki daha fazlasını söylemek istiyormuş gibi diğerine bakıyordu. yuuji, aklını kaybettiğini hissetmişti. teşekkür etmek istiyordu ancak sözcükler bir türlü diline ulaşmadığından öylece bakakalmıştı. zaten teşekkür beklemeyen megumi önüne dönmeden önce onun bıyık altından gülümsediğini gördüğünde yemin edebilirdi yuuji.

ikisi ders çalışmaya bir süre daha devam etmeyi deneseler de yuuji zaten odak süresini çoktan aşmıştı. bir de üstüne yatağında ayaklarını uzatmış yayılan arkadaşlarının yüksek sesle tiktok izliyor oluşu hiç yardımcı olmuyordu. yuuji'nin dikkatinin iyice dağıldığını fark eden megumi iç çekti. gözlerini dikkatini soruya vermeye çalışan çocuktan çekemiyordu. tüm odağını soruya vermeye çalışıyormuş gibi gözükse de hızla salladığı bacağı ve elinde döndürüp durduğu kalem onu ele veriyordu.

"burada bırakalım mı?" megumi'nin sakin ses tonuyla birlikte bakışlarını ona yöneltmişti yuuji.

"olur. çok sıkıldım." heceleri uzatarak cevapladı onu yuuji, aralarındaki mesafenin çok kısa olduğunu fark etmemişlerdi. o zaman fark ettirme görevi nobara'ya düşmüştü.

"sıcaklamıyor musunuz öyle dip dibe?"

"nobara!" yuuji uyaran bir ses tonuyla bağırdıktan sonra üstüne atlayıp yastıkla vurmaya başladı kıza. refleksleri gelişmiş olan genç kızdan karşılık gelmesi uzun sürmemişti. ikisi birbirlerine yastıkla vurup anlamsız hakaretler savururlarken megumi yüksek sesle oflamıştı. bu sefer ikisi de ona dönüp onu da kargaşalarının içine çektikten birkaç dakika sonra nobara aradan sıyrılmış, yatakta birbirlerine dolanmış olan ikilinin fotoğrafını çekmişti.

"yıllığımıza koyarız... ya da sonraki sevgililer gününde birbirinize hediye yaptırırsınız."

"junpei kıskanmaz mı hediyesine benimle fotoğraf koyarsa?"

"ne?" yuuji, nobara'ya bağırmak üzereyken yanıbaşındaki salak çocuktan gelen soruyla hayatının şokunu yaşamıştı. başlarında dikilen genç kızın ise acılarından keyif alır gibi olan ifadesine karışmış bir sinir bozukluğu vardı. siyah saçlı çocuğun saçmalaması belli ki onun da sinirini bozuyordu ki avucunun içiyle alnına vurup kafasını iki yana sallamıştı. megumi'ye bunun doğru olmadığını açıkça belirttiğini sanmıştı ama belli ki başarılı olamamıştı.

"her ne kadar bunu izlemeyi çok istesem de maki bekliyor, o yüzden gideceğim." deyip odadan çıktığında yuuji, hâlâ yanındaki her şeyden çok sevdiği çocuğa şaşkınlıkla bakmayı sürdürüyor ve bir açıklama bekliyordu.

"ikiniz aynı mısınız sence demedin mi? biz arkadaşız, demek ki o senin için başka bir şeyi ifade ediyor." megumi şimdi doğrulmuş, sırtını duvara yaslamıştı, yuuji de dirseklerine dayanarak uzanıyordu. siyah saçlı çocuğun her cümlesi onu yeniden şoka sokuyordu ancak daha da önemlisi canını yakmıştı. megumi ondan hoşlanıyor falan değildi, hatta böyle bir şeyi aklından geçirmeden önce en alakasız ihtimalleri düşünüyordu. diğer insanların hislerinin karşılıklı olduğu yönündeki yorumlarının aklına girmesine izin vermişti yuuji.

daha gençsin, demişti suguru geto, hataysa da yapmalısın.

şimdi hata yapmak istemiyordu yuuji. yanlış bir söz, en iyi arkadaşını elinden alabilirdi. yine de duygularının onu ele geçirmesine karşı koyamadı. çok aşık olduğu çocuğun onu görmesini istiyordu. hayır, buna ihtiyacı vardı. o an ayağa kalkıp ona ne kadar aşık olduğunu haykırmamak için zor duruyor da olsa o gece yatağa girdiğinde artık en iyi arkadaşının olmaması ihtimalinden korktuğundan durmak zorunda kaldı.

"evet, aynen, o kadar hoşlanıyorum ki zor duruyorum şu anda. hatta ne hoşlanması, sırılsıklam aşık oldum daha dün tanıştığım çocuğa. geberiyorum aşkımdan. serenat mı yapsam, kapısında mı yatsam yoksa direkt yüzük mü alsam, ne dersin?" kontrol edemediği şey öfkesi olmuştu. bu cümleleri sıralarken alaycılığının ve sinirinin megumi tarafından bile anlaşıldığının farkındaydı.

"neden kızıyorsun ki? bir tahmin sadece. öyle değilse ne o zaman?"

"hiçbir şey. düşünme artık bunu. belli ki bir sonuca varamıyoruz. öylesine söylediğim bir sözdü." yuuji söylenirken ayağa kalktı, kapıya doğru yürümeye başladı. amacı tartışmanın ortasında çekip gitmek değildi ki burası kendi odasıydı zaten. megumi'nin peşinden geleceğini bilerek çıkmıştı odadan. beklediği gibi de oldu, peşindeki adım seslerini duymuştu.

"nereye?"

yuuji cevap vermeden megumi'nin odasına girdi. önce yatağının üstüne baktı, ardından çalışma masasına ve en son komodinin üstüne. hiçbir yerde bulamayınca çocuğun çantasını da açtı. o an deliye dönmüş gibi gözüken oğlanı durdurma ihtiyacı hissetmedi megumi, denerse ters tepebileceğinden korkuyordu. o sıralar okuduğu kitabı çantasından çıkardığında sakince onu izlemeye devam etti. yuuji kitabı açtı, arasındaki ayracı aldı ve elinde sallamaya başladı.

"bunu bana kim verdi biliyor musun?"

"kim?"

"geto-san." sonra tekrar kitabın arasına koyup kitabı masaya bıraktı. "ben neden onu sana hediye ettim biliyor musun?"

"beni çok seviyorsun?" tahmin yürüttü megumi.

"güzel, bazen bazı sonuçlara varabiliyormuşuz en azından. bir süre de bunu düşün bakalım. bu sefer ne gibi saçma bir teoriyle geleceğini merak ediyorum." dedi ve odadan çıktı yuuji.

o çıktıktan hemen sonra tüm gün boyunca tuttuğu gülümsemesinin yüzüne yayıldığını hissetti megumi.

sapphire stones | itafushiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin