Güzel bir gün;
Güneş en tepede ve cıvıl cıvıl kuş sesleri, sanki cennetten bir film kesidi misali.
Deniz,uykusundan uyandı ve yeni lisesinde ilk sabahı olduğu için oldukça stresli ve korku dolu hissediyordu.Kardeşi cem ve Annesi ile birlikte kahvaltıya oturdu.
Cem doğuştan gelen bir hastalık nedeniyle zihinsel engelliydi ve 15 yaşındaydı.
Ailecek birlikte sohbet etmeye başladılar.
Annesi ebru;
- Kızım, yeni okulun için heyecanlı mısın? Biliyorum zor ama bunu kabullenip devam etmen gerekiyor.
Deniz;
- Hazırım anne sen merak etme, her şey çok güzel olacak ve seni gururlandıracağım.
Annesi ebru;
- Canım kızım seni çok seviyorum bu hayatta bana anneliği sen ve cem çok güzel hissettirdiniz. Teşekkür ederim.
Deniz;
- Asıl ben bize hem anne hem de baba olduğun için
teşekkür ederim, borcunu asla ödeyemem sen ve kardeşim için elimden geleni yapacağım.
En güzel başarıları sana getireceğim.Dedi ve kahvesinin son yudumunu alıp kardeşi ve annesine bir öpücük kondurup çantasını almaya yöneldi.
Cem öpücükle kıpır kıpır havalara uçarken, hep birlikte gülüştüler. Annesi iş için hazırlandı ve birlikte evden çıkmadan önce cemin bakıcısının gelmesini beklediler. Annesi ebru geçinmek için 2 işe gitmek zorunda kalıyor ve bu yüzden evde saatlerce olamıyordu. Dolayısıyla bir bakıcı tutmuşlardı. Bakıcıları elif hanım geldi ve birlikte anne kız evden çıktılar.Deniz okuluna yaklaştı ve okulun kapısında birden kilitlendi.
Geçmişte yaşadığı travmaları canlandı gözünde. Gözleri doldu ve ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bir araba kornası sesi ile ilkindi ve hemen kapıdan içeri girdi. İçerisi çok kalabalık herkes anne ve babasıyla birlikte okulun ilk günü heyecanını yaşıyordu. Deniz köşede sessizce bekledi. Herkes sanki ona ucubeymiş gibi bakıyordu. Deniz yeniden geçmişini hatırladı...
Geçmişte yaşadığı olayları hatırladı.
Babasının evi terk etmeden önce onu nasıl bir hiçmiş gibi hissettirdiğini,
uyguladığı şiddetti,
gözleri önünde annesini dövdüğü anları.
Ve en çokta herkesin ona tıpkı babası gibi bir hiçmiş gibi baktığını...Tüm bunları köşeye bıraktı ve okula girmek için herkesle birlikte toplandı. Güçlü kalması gerekiyordu çünkü güçsüz olma şansı yoktu. Hayat denize bunu öğretmemişti.
Hayat, denizi küçük yaşta büyüttü, onu her zaman güçlü olmak zorunda bıraktı.
Deniz,güçlü değildi. Deniz güçlü olmak zorunda bırakılmış bir çocuktu aslında...
Toplanma alanına geçerken herkesin bakışları ve lafları denizin üstündeymiş gibiydi sanki, herkes fısır fısır onun hakkında gülüşüyor gibi.
Müdür ve öğretmenler geldi ve konuşma yapmaya başladılar. Sonrasında içeriye girildi ve herkes sınıfına yerleşti. Deniz en arkada köşede tek başına sakince oturdu ve sınıf arkadaşlarına teker teker bakmaya başladı.
Ve onu gördü. Berk.
Deniz berki gördüğü an içinde bir kıpırtı oluştu ve bunu hemen içinde dindirdi. Bu olamazdı,imkansızdı.Deniz sevilmeyi haketmiyordu ki...
Deniz her zaman aslında insanlar için bir kullanılma amacıydı. Ya onunla dalga geçilirdi ya da kullanılma pahasına duygularıyla oynanırdı. Yani o öyle düşünüyordu. Daha doğrusu ona bunu düşündürttüler.
Denize bakıp gülüşmeler sürüyordu rahatsız edici bakışlar atılıyordu.
Biraz bekledikten sonra öğretmen içeriye girdi ve tanışma seansına geçtiler. Sıra denize geldiğinde deniz kalktı ve kendini tanıttı.
Ailesinden bahsetti
Annesini anlattı. Fedakar annesini.
Çocukları için bir annenin neler yapabileceğinden bahsetti.
Kardeşi ceme geldiğinde onun özel durumundan bahsettiği an bir gülüşme oldu sınıfta. Deniz çok kötü hissetti. İnsanın elinde olmadan yaşadığı bir durum için insanlar nasıl suçlayabilirdi ki ?Sıra babasına geldiğinde babasından bahsedemedi. Babası bir hiçti onun için. Yaşarken ölenlerden birisi.
Hayatı boyunca başkalarına rengarenk olan bir insanın kendisine kapkaranlık olan babası...İnsanlar bi garip karşıladı bu durumu çünkü hemen hemen herkesin babası ve annesinin arası iyi ve mutlu aile tablosunu yaşıyorlardı.
Tanışma seansı bitti ve okul resmen artık başlamış oldu. İlk teneffüste daha bakışmalar gülüşmeler başlamıştı. Geçmişte yaşadığı şeyleri yeniden yaşamaktan çok korkuyordu deniz. Sınıf arkadaşı olan ceren denize seslendi. Ceren berfin ve sıla birlikte sohbet ediyorlardı ve denizin de katılmasını istediler. Deniz yaklaştı ama korkuyordu çünkü en başından beri gülüşenler onların ta kendisiydi.
Denizin yüzü biraz sivilceliydi ve bununla alakalı soru sormak için seslenmişlerdi aslında.Ceren denize;
- Yüzün için bir şey yapmıyor musun çok kötü görünüyor istersen tanıdığımız bir doktor var yardımcı olsun canım.
Deniz;
- Teşekkür ederim genetik ve oldukça normal,
İhtiyaç duyarsam söylerim.
Dedi.Ve oradan uzaklaştı. Gün içerisinde yaşanan bir kaç olaydan sonra deniz artık okuldan döndü ve eve geldi.
Cem mutluluktan havalara uçuyordu ablasını gördüğü için.
Hemen sıkıca sarıldılar ve deniz okul gününün nasıl güzel geçtiğinden bahsetti. Cem çok mutlu oldu ve güldü.
Hemen yeniden sarıldılar ve cem birden kendini geriye çekti. Canı yanmıştı.
Deniz özür diledi ve ne oldu diye sordu.
Cem; "bir şey yok bir şey yok!" dedi.
Deniz ağrıyan yerini göster dedi ve kolunda hafif bir morluk gördü .
Ceme döndü ve "ne oldu sana anlat hemen ablacım" dedi.
Cem "çarptım çarptım" dedi ve o an kapı çaldı. Bakıcı elif kapıyı açtı ve anneleri gelmişti.
İşten erken çıkmış ve pasta alıp sürpriz yapmıştı çocuklarına.
Hep birlikte mutlu bi akşam geçirdikten sonra deniz yatağa girdi.Uyumak için bir telefonda oyalandıktan sonra uykuya daldı..
Saat gecenin 03.45'i,
Deniz birden uyandı, rüyasında görmüştü, tekrar yaşadıklarını gördü. Ağladı ağlayarak kalktı. Su içti. Tekrar uykuya dalmaya çok korktu.
Sarhoş,ayyaş öz babası ve onun en yakın arkadaşı tarafından uğradığı tacizi tekrardan rüyada da olsa görmeye, hissetmeye, şahit olmayaçok korkmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorbalanan ve ötekileştirilen deniz'in dünya starı olma yolculuğu ;
AcciónKendi hayatının başrolünde olduğunu hissettiğin an, dışarıda ki insanlar tarafından bir hiç olarak görülebilirsin. Ama bu seni yıldırmasın,pes ettirmesin. Çünkü sen kendinin farkına vardığın zaman aslında hayattayken yeniden doğduğunun da farkına va...