3. Bölüm

416 21 11
                                    

Bu vatan toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca, onun uğrunda, kendini tarihe verenlerindir.

2009

Annesinin kendisi için hazırladığı pastaya baktı Umay. Bir pastaya, bir de masanın üzerinde duran hediye paketlerine baktı. Yüzünde yayılan gülümsemeyle başını dikleştirerek annesine baktı.

"Babam ne zaman gelecek?" diye sordu heyecanlı sesiyle.

Tuğçe derin bir nefes aldı. "Birazdan gelir." diyebildi.

Gelmeyecekti kesin..

Bu akşamda gelmeyecekti. Kızının doğum gününde bile görevde yer alıyordu.

Umay ellerini çenesinin altına yerleştirdi. Dizlerini masanın üzerine koydu, gözlerini saate dikti.

"Niye yalan söyledin. Gelmeyecek, yine sabaha kadar bekleyecek" dedi babaanne.

Umay beş senedir doğum günlerini babası olmadan kutlardı. Daha doğrusu kutlamazdı. Sabaha kadar bekler, babasıyla mumları söndürmek isterdi. Ama Fatih komutan gelmezdi, başka babalar kızlarıyla vakit geçirebilsin diye kendi kızı yollarını gözlerdi.

"Gelmeyeceğini o da biliyor.. Yine de beklemek istiyor." Dedi Tuğçe, hayıflanan bir seste.

Oda da bir kaç dakikalık sessizlik oluşmuştu. Sessizliği bozan kapı zili oldu.

"Babam geldi!" Koştu Umay, babasına koştu. Hemen arkasından Tuğçe koştu.

Kapıyı açtı Umay, yüzünde ki heyecanla karşılamak istiyordu babasını. Kapının ardında bir araç vardı. Aracın içinde asker, Umay'ın karşısın da bir komutan.

"Babam nerede?" diye sordu merakla. Başını eğdi etrafına bakındı ama babası yoktu.

"Babanın işleri uzadı biraz gecikecek. Ama hediyesini şimdi gönderdi." Komutan mahcup bir şekilde elinde ki kutuyu küçük kıza uzattı.

Umay gözlerini kıstı, başını eğdi. Yine beklediği kişi gelmemişti.

"Açmayacak mısın?" Hemen arabanın yanından çıkıverdi Fatih komutan. Umay babasının sesini duyduğu gibi başını kaldırdı. Koştu hemen babasına.

Fatih komutan kızını kucağına alarak sıkıca sardı bedenini. Kokusunu içine çekti. Ah nasılda özlemişlerdi birbirlerini.

Tuğçe dolan gözlerini bir kenara atarak kocasının yanına koştu. Fatih hem kızını hem karısını sardı sarmaladı. Bir aydır görmemişlerdi birbirlerini.

"Sağ olasın Ömer." Dedi, kendisine eve kadar eşlik eden arkadaşına.

"Lafı bile olmaz Fatih. Asıl sen sağ ol." Eliyle omzuna dokundu.

Fatih kızını ve karısını alarak evlerine girdi. Evin kokusunu bile özlemişti adam.

Annesi Selma Hanımla da görüştükten sonra vakit kaybetmeden duşa girdi. Bugün onun için çok özel bir gündü. Kızı doğmuştu.

"Ben demedim mi babam gelir" babaannesine laf çarptı. Tuğçe kızına bakıp gülerken Selma Hanım huysuzlandı.

"Bak hele ne der ninesine." Bu sefer Umay güldü.

Gülüşüne sığdırmış koca bir Dünya,

Dünya'ya sığdırılmamış küçük bir kız..

Ölümsüzler (Düzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin