-

1.2K 32 3
                                    

4
Han Jisung, hoşlandığı çocuğun kütüphanede uyuya kaldığını gördüğünde yanına oturmuş ve başını masaya yaslamıştı. Sevdiği çocuğun uyurkenki suratını incelemeye başlamıştı, kusur göremiyordu. Derin bir uykuda olan çocuğun suratını incelerken ağzından birkaç soru dökülmüştü onunla konuşmak istermiş gibi. Ardından baktığı çocuk gözlerini aralamıştı. Jisung, tepki veremeden onun gözlerine baktığında, çocuk maskesinin altından gülümsemiş ve göz temasını kesmemişti. Hayatları bu şekilde düğümlenmişti.

Uzun bir süre sevgili olup, aynı eve çıkan Minho ve Jisung, her sabah işe gitmek için kalkarlardı. İşe gitmeye üşendiği için uyuma numarası yapıp sevgilisinin ona kıyamayacağını düşünen Minho, Jisung'un buna alışık olup fark etmesi ile ondan kurtulmaya çalışmıştı. Küçük ve tatlı deja vu ları 2.düğümlerini de atmıştı.

5

"sen bu evrene ait değilsin Jisung. Gök yüzüne bak. Gündüzlerdeki bu yıldızlar, sizin gecenizin yıldızlarından farklı ve çirkin. Sonuçta yıldızlar, karanlığın muhtaç olduğu ışıklardır. "

"bence bu yıldızlar çok daha güzel bay Lee. Gök yüzünde parlamaları için illa bir karanlığa ihtiyaç duymuyorlar. Sonuçta yıldızların bir karanlığa ihtiyacı yok, her şekilde parlaklar ve onları bu şekilde görmek hoşuma gidiyor. Emin ol ki ben buraya, bu güzel dünyanıza aitim."

Bir şekilde kendini elflerin dünyasında bulan Jisung ve onu koruma altına olan, eski dünyasına dönmesi için uğraşan mücevher taşı elfi Minho.

6
"baskına hazır olun!" ünlü mafyanın mekanını bulan Jisung

"sağ kapıyı kolluyoruz efendim. Temiz gözüküyor."

"burası da ne böyle? Dikkatinizı dağıtmayın sakın!"

"birkaç oyuncu alanımıza girdi efendim. Onları oyun dışı etmeli miyiz?" çatıdan Jisungları izleyen Hyunjin.

"Bırak. Oynamalarına izin verelim. Zaten oyuncumuz eksikti." minho

Lee Minho aranan bir mafyaydı. İnsanlar ona yaklaştığında cesetleri bile bulunamayacak şekilde yok oluyorlardı. En üstün rütbelileri içeren polislerden ise bir takım oluşturulmuştu. Bu takımın görevi, Lee Minho'nun yerini bulmaktı ve başarılı oldular. Büyük, geniş ve çok kapılı bu yere başta girmekte tereddüt etseler de, adımlarını atmıştılar. Çatıdan onları gözetleyen Hyunjin, liderine bu davetsiz misafirlerine bahsettiğinde ise, kırmızı takım artık sadece birer oyun taşı olmuştu.
Minho, düzenlediği bu oyunda son birkaç oyuncuyu da elde ettiğinde uzun süredir beklediği oyununu başlatmıştı. Peki bu oyun ölümlü müydü? Yoksa sadece halisülasyon muydu? Her ne şekilde olursa olsun Jisung yaşatılacaktı. Minho ne kadar hilesiz bir oyun istese de, onu oyuna girerek kurtarmak zorunda kalacaktı. Artık kendisi de oyuncu olmuşken, bunun geri dönüşü yoktu. Ya Jisung, ya Minho ya da diğer insanlardan herhangi tek bir kişi kazanacaktı ve gerisi sonsuzluğa mahkum olacaktı.

passive police!! -minsung SmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin