53
Seo Changbin, Christopher Bang, Hwang Hyunjin ve Han Jisung'dan oluşan bir grup, düşmanları olan şirketin parasına göz koymuşlardı. Bu şirket, karıştığı kirli işlerden akladığı paraları depolarken üstün hacker teknolojisine sahip olan bu dörtlü, zorlansalar da yıkmışlardı o duvarı. Kasanın gereğinden fazla büyük olması, hatta bir evmiş gibi geniş olmasına rağmen yolu buldular ve gizli işlerde usta olan Hyunjin'i plana uygun bir şekilde içeri yolladılar. Jisung, hacker görevini üstlenirken diğer ikisi de herhangi bir harekete daim beklemektelerdi. Bir sorun olduğunda Jisung onlara söyleyecek, onlar da halledecekti. Jisung, Hyunjin'e bir kulaklık ile bağlıyken sesin bir anda kesilmesiyle soludu. Hyunjin'in üstünden aniden çekilen kulaklığın sesi cızırdamıştı. Yanındakilere söyleyeceği sırada bir ses kulaklarını doldurdu. Olduğu gibi kalmıştı Jisung, ona 'sincap' dediğine göre arkadaşlarıyla aralarında geçen sohbeti biliyordu. Yerinden kalktı kulaklığını bırakarak."Hyunjin beni aşağıya çağırıyor, hacklemem gereken bir yer varmış." diyerek çağırıldığı yere gitmişti.
Başta bu iş yerinden bir çalışan olduğunu düşündüğü adamın yanında Hyunjin, normal bir şekilde bekliyordu. Jisung duraksadı önce. Hyunjin'e 'ne oluyor?' bakışları attı ama yanıt alamadı. Sonra yeniden seslendi adam ona.
"merhaba Jisung. Grubunuza katılmak istiyorum, bu şirketi de size yeteneklerimi göstermek için kullandım." yere attığı birkaç çantada olan dolu dolu altınlar Jisung'un gözlerini kamaştırmıştı.
"size katılabilir miyim?"
54
1. mini sahne!: "Annemler zaten saplantılı olduğumu düşündükleri için götürmüşlerdi beni oraya. Yakın bir erkek arkadaşımla olan konuşmalarımı görmüşlerdi. Ne kadar şaka olduğunu iddia edersem edeyim, dinlemedi beni. Üstüme çıktı sürekli. Bu yüzden hocaya gitmeyi kabul ettim, sapkınlığımı geçirmek için zorla götürdü beni oraya. Hoca ise gözlerimi kapatmamı söyledi ve taciz etti beni. Bunu anneme söylediğimde ise tek lafı 'seni düzeltmek için uğraşıyor, adama suç atma' olmuştu. Ben o gün saatlerce ağladım. Hem vücudumda hissettiğim kirli eller yüzünden, hem de annemin beni umursamayan sözleri. Bir süre devam etti böyle, kurtulmaya çalıştım ama başaramadım. Ne annemi sözlerinden ne de o adamdan. En sonunda ise istemeyeceğim bir şey oldu, t*cavüze uğradım. Bunu söyleyemedim bile... Tek yaptığım şey polise gitmekti. Ama yine suçlu ben oldum. Annem akıllanmayıp benim için başka bir hoca aramaya başlamıştı bile bana hakaretler yağdırırken. 'neden durdurmadın?' dedi. Yapamadım diyemedim bile. Akrabalarımızın gözünde sapık olarak kaldım hatta, mağdur olduğum halde. Bazıları sapkın olduğum için bunu isteyerek yaptığımı, izin verdiğimi söyledi yüzüme yüzüme. Ses edemedim. Erkeklerden hoşlandığımı, bu yüzden onu kabul ettiğimi söylediler. 'sapkınlığının seviyesi bile yok, doğru bir hoca bulsak da bu iğrençliğini vücudundan temizleyemeyeceğiz, evimizi terk etmen gerekiyordu şimdiye kadar. Sadece çocuğumuz olduğun için buradasın, yani ailene yardımcı ol ve iyileş' babamın laflarıydı bunlar. Her gün kulağımda çınlanıyor.Söylesene Minho, neden ailen sırf erkeklerden hoşlandığını düşündüğü için böyle bir şey yapsın, seni böyle mahvetsin ki? Gerçekten ailem olsalardı böyle yapmazlardı. Yine de seviyorum onları, sebebini bilmiyorum ama önemsiyorum hatta. Psikolojimi alt üst edip, bana zorla dokunulan bedenimi kara lekeye kendim boyamışım gibi gösterdiler karşıma koydukları aynada. Kırık olduğunu düşündükleri aynayı hocalarla onarmaya çalışıyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
passive police!! -minsung Smut
Fiksi Penggemarsuçlu Han Jisung'un peşinde olan polis Lee Minho, kendi kelepçesinin bileklerine dolanmasıyla esir kalmıştı. -smutshottur. -sekeminsung