3

103 26 153
                                    

Ertesi sabah, Erzen okula her zamanki gibi tam zamanında geldi ve 11. sınıfların katına çıkana kadar ciğerlerindeki nefes kendisinin öldürecek derecede azaldı. Annesi gibi sağlam bir bünyeye sahip olmak yerine neden bu kadar zayıf bir vücuda sahip olduğunu her zamanki gibi özel yeteneğinin yan etkilerine bağladı, koridorun sonundaki sınıfa gidene kadar kendisine birazdan iyi olacağını söyledi ve sonunda sınıfa girip kendi sırasına ulaştığında hayatında hiç hissetmediği kadar bir başarı hissetti.

Ne yazık ki, bu başarısını kutlayacak kadar ne kalan nefesi ne de mecali vardı.

Zaten dün annemden yemeğin altını açık bırakıp uyuduğum için azar yedim, diye ekledi içinden Erzen, bu konu hakkında sıkıntılı hissederek. Bir de ceza olarak sabah okula bırakmayacağını ve kendi başıma gitmem gerektiğini söyleyip beni tek başıma bıraktı.

Normalde, Efsun'un çalıştığı okul kendi okulunun yol üstündeydi ve Efsun, çalıştığı günlerde Erzen'i okula kendisi bırakırdı. Çalışmadığı günler ise Erzen'e bir miktar para verir, taksiyle gitmesini söylerdi. Erzen her zaman parayı alırken pek düşünmezdi, okula geldikten sonra taksicinin söylediği miktarı ona verir, eğer bir miktar elinde kalırsa cüzdanına sıkıştırırdı.

Ancak bugün ne Efsun ne de Hamza, iki ebeveyni de sabah ona para vermedi ve Hamza, aceleyle kahvaltısını yapıp karısının ve oğlunun yanağını bile zar zor öpecek zamana sahip oldu. Eğer Efsun onu kaldırmasaydı, Hamza büyük ihtimalle asla işe vaktinde gidemezdi.

Ve taksi parasını kendi harçlığımdan ödedim. Erzen, daha dün kabarık olan cüzdanının artık bomboş olduğunu hissederek içinde bir acının büyüdüğünü hissetti. Yüzü de hem nefes nefese kalmaktan hem de para harcamanın getirdiği acıdan dolayı pek de iyi görünmedi.

Bu gidişatla, bir kafede yarı zamanlı falcı olarak çalışması gerekecekti.

Erzen'in geleceği görme yeteneği, istediği takdirde, çeşitli şeyler üzerinde kullanılabilirdi: Mesela biraz önce yanından geçen sınıf arkadaşının yakın gelecekte ne yapacağını öğrenmek isterse zihninde anında bunlar belirir, ne yapacağı hakkında ayrıntılı bir bilgiye sahip olabilirdi. Ya da başını pencereden aşağı çevirip sokakta rastgele bir A kişisine bakıp bu kişinin bir gün sonra da okulda olup olmayacağı hakkındaki bilgileri zahmetsizce öğrenebilirdi.

Ancak bunun da belirli bir karşılığı vardı, bu da Erzen'in ilkokuldayken öğrendiği üzere gözlerinin sanki bir kaynar suya atılmış gibi kavurucu bir sıcaklıkla dolması, acının tüm vücuduna yavaş yavaş yayılması ve bir daha göremeyecekmişçesine gözlerini açmakta zorlanmasıydı.

Bu özel yeteneğe göre, gereksiz koşullar altında insanların geleceğini gözlemlemek (kopya çekmek gibi şeyler bunların başında gelmekle beraber) kötü emeldi ve insanların geleceği öylece bakılabilecek şeyler değildi. Bu özel yetenek sadece insanların başına, onların hayatı boyunca unutamayacağı olaylar geldiğinde kendi isteğiyle aktive olurdu ve Erzen'in isteyip istemediğine bakılmaksızın onu insanların en kötü anılarının içine sürükler, belki de insanların hayatı boyunca görmeyeceği kötü anıları zihninin derinliklerine doldururdu.

Tek iyi yanı, bu kötü anıları görse bile bu yeteneğin onu zorla insanlara yardım etmesini istememesiydi. Eğer Erzen küçüklüğünden beri insanlara yardım etmeyi görev edinmemiş olsaydı, bu yetenek ona karşı hiçbir şey yapmazdı ve sadece kötü anıları göstermeye devam ederdi. Erzen, bazen yanından geçen birisini uyaramayabiliyordu veya o kişi çoktan göz önünden kaybolarak onu bulmasını zorlaştırıyordu. Bu tür durumlarda hiçbir şey olmamakla beraber, eğer olacak şey o kadar kötü değilse Erzen de umursamadan ilerlemeye devam ediyordu.

peyk ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin