Su'istimal

431 48 77
                                    

Hala içerisinde bulunduğum taksiye beni sürükleyen adama boş bakışlar atmaya devam ediyordum. Eğer o kızın elinden beni kurtarmış olmasaydı ve üstüne üstlük, üzerine kustuğum için mahcup hissetmeseydim kesinlikle böyle bir tiple aynı ortamda bile bulunmazdım. Aradaki statü farkı aşılamayacak kadar yüksekti.

Adam garip şivesiyle taksi şoförüne durmasını söylediğinde kendimi arabadan dışarı attım. Hastaneye gitmeyi kabul etmediğimde bir şeyler yemem için beni ikna etmişti.

Umurumda olmadığını belirten tavırlarla hemen önümüzdeki İtalyan restaurantına ilerlerken adamın sesiyle durdum.

"Gardaş yanlış yone gidiysin. He burada yiyecez" dediğinde eliyle gösterdiği yöne baktım.

İ-iskembeci mi?!

Gözlerimi kocaman açmış daha fazla katlanamayacağımı düşündüğüm için sakin olmaya çalışıp konuşmayı denedim.

"Bak, amcacığım işkembe falan yemem ben, gidelim şu italyan restaurantına paran yoksa ucuz bir şeyler ısmarlasan da olur."

Önce iki adım geriledi ve sanki söylediklerimi üstüne alınmamış gibi kendini gösterip "Kimin? benim? param yok heç bana uygun bi cümle değildir."

Dediklerini anlamam için biraz bekledim. Anladığım tek şey param yok kısmı olduğundan suratımı asıp işkembeciye doğru yürümeye başladım.

Sadece su içecektim. Evet sadece su.

***

"Bu kelle paça da çok güzelmiş amca he." aç olduğum için kelle paça denilen şeye girişmiştim. Hangi ara yediğimi bile hatırlamadığım kelle paçanın son lokmasını yuttuktan sonra olayı yeni kavramıştım. Ama hayır şimdi kusamazdım. Karşımdakinin ise ağzını aça aça, şapurdata şapurdata yemek yemesi buna hiç yardımcı olmuyordu.

"Güzelmiş değil mi, demiştim ben sana."

Buradan hemen çıkmalıydım. İtibarım daha da zedelenemezdi. Ama saygıdan ötürü yemeğini bitirmesini bekleyebilirdim. Bu arada telefonumdan fanbase sayfalarını açtım. Kai'nin havaalanı fotoğraflarına bakarken sırıtmamak için zor duruyordum.

"Ben amca değilim bana amca deme artık."

Amcanın ne dediğini pek umursamadan fotoğraflara bakmaya devam ediyordum.

"Beni duymuyor musin?"

Artık daha fazla katlanamazdım. Sırt çantamı da alıp hızla dışarı çıkmıştım. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Eve gidip yeni fotoğrafları çıkartıp koleksiyonuma eklemeliydim.

Amca'ya olan borcumu ise o garip yemeği yiyerek ödediğimi düşünüyordum. O öyle düşünmese de olurdu.

Suho'nun bakış açısı;

Şu an ne yaptığımı, neden burada oturup gülümsemesini beğendiğim çocukla kelle paça yediğimi bilmiyordum. Belki de mağdur olduğu için şevkatli kalbim ona biraz daha iyilik yapmak istiyordu.

Eh. Üstüme kustuktan sonra ses çıkartmamam en büyük iyiliğimdi bence.

Ama bana durmadan amca demesi ile sabrımı sınıyordu. Amca gibi görünebilirdim ama amca değildim. Bir daha ajhussi dediğini duyduğum an kafa atmamam gerektiğini hatırlattım kendime.

Ama o ise çoktan gitmişti. Hem de bir şey demeden.

Neyse ne kelle paçamın tadını çıkarmalıydım. Ben üstüme düşen insanlık görevimi yapmıştım sonuçta.

Yemeğim bitince hesabımı istedim ve tahminimce hesabın dört katı bir para vererek dükkandan çıkmıştım. Esnafta kazanmalıydı sonuçta.

SU(İ)CHENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin