1. Bölüm Değişim

619 83 46
                                    

Selam gençler.

Daha öncelerde de kısa yazılar veya hikayeler yazıyordum. Ama bu burada paylaştığım ilk hikayem. Bu yüzden biraz heyecanlıyım. Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Takipleriniz, oylarınız ve yorumlar gelmeye başladıktan sonra ikinci bölümü yayımlayacağım.

Takipte kalın.


Bir insanın boş sandığınız gözlerinden binlerce kelime, sayfalarca acı ve sonsuz nefret dökülebilir. Ama bu kadının gözlerinde bunların hepsinden daha farklı bir şey vardı; bakışlarında sakladığı şey şevkat ve mutluluktu. Gözlerimi kırpıştırarak ona baktığımda yanaklarından iki damla yaş süzülmeye başladı. Nerede olduğuma anlam veremeyerek etrafıma bakındım. Aklıma bazı görüntüler geliyordu, karşımdaki kadının elimi tutup beni sevdiğini söylediği bir yer hafızamda belirdi aniden.

Burası tuhaf kokan hastanelerden bir tanesiydi.

Hastanede olduğum gerçeği sebebini anlayamasamda midemi bulandırmıştı. Karşımdaki kadın bana yaklaşarak "İyi misin hayatım?" diye sordu. Gözlerinden hala yaşlar akıyordu. Benim bile zor duyduğum bir sesle "Neden buradayım?" dedim. "Hastanedesin hayatım, önemli bir ameliyat oldun. Doktor ameliyatından sonra hafıza kaybı yaşama olasılığının çok yüksek olduğunu söylemişti hatırlıyor musun?" Kafamı hayır anlamında sallamakla yetindim. Karşımdaki kadının çok yıprandığını görebiliyordum. İçimden bu yabancı kadının büyük ihtimalle annem olduğunu geçirirken sanki sesli düşünmüşüm gibi "Beni hatırlıyor musun hayatım?" diye sordu çekingen bir tavırla. Bir şeyler söylemek istiyordum ama kelimeleri toparlamakta zorluk çekiyordum. "Sadece kafamda birkaç görüntü var, anne" dedim. Bu söylediklerimin annemi mutlu ettiği gözlerinden okunuyordu. Yüzünde gülümsemesini eksik etmeden "Öyleyse adını da hatırlıyorsun değil mi tatlım?" dedi ve gülerek "Nasıl bir anne oldum ben böyle daha şimdiden seni sorularımla boğmaya başladım."

Ufak bir tebessüm ederek "Mısra, Mısra Seçkin" dedim. Neden buraya geldiğimi ve neden ameliyat olduğumu hatırlamaya çalıştım. O sırada gözüme karşımda duran saat takıldı. Sabahın beşiydi. Bu saate kadar uyanmamı bekleyen kadının -annemin- gözlerine baktığımda göz altlarındaki mor halkaları ve ağladığını belli eden kızarıklıkların olduğunu gördüm. Bu deniz mavisi gözler bana çok tanıdık geliyordu ama hiçbir şey tam olarak net değildi. Daha fazla direnemeyerek kendimi beni çeken uykuya bıraktım.

Güneş hastanenin camlarından içeri doğru süzülüyordu. Bana çok tanıdık gelen bir ses "Uyandı." diyerek omuzları düşmüş ve beklemekten yorulduğu belli olan adama doğru mutlulukla baktı. Bu bakışı hatırlıyordum. Adam gözlerindeki yorgunlukla anneme gülümseyerek baktığında içimde bir sızı hissederek "Baba!" dedim. Bu sözlerim karşısında hayretle birbirlerine baktılar ve annem "Aman tanrım! hatırlıyor" dedi. Babam yanıma gelip sıcak elleriyle yanağımı okşadı "Bizi unutmayacağını annen de ben de biliyorduk ama bunu bilmemiz korkularımıza engel olmadı hayatım. Seni tekrardan böyle gördüğümüz için çok mutluyuz." diyerek ayağa kalktı. Gitmesine izin vermeyerek elini tuttum, boğuk bir sesle "Baba, sadece sen ve annem hakkında bazı şeyler hatırlıyorum." dedim. Annemin telaşlı bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Babam bunun çok da önemli bir şey olmadığını belirtircesine omuz silkti, "Böyle bir olay yaşanabileceğini biliyorduk canım, kendine hatırlamak için zaman tanımalısın." diyerek beni alnımdan öptü.

Akşama doğru doktorumla konuşulmuş, almam gereken ilaçlar belirlenmiş ve taburcu işlemlerim tamamlanmıştı. Arabaya binip Ankara sokaklarında sadece bir fotoğraf karesiymiş gibi aklımda olan evimize doğru giderken annem "Mısra" diyerek söze başladı. Bakışlarımı yoldan anneme doğru çevirdiğinde bu kez gülümsemediğini fark ettim. "Ankara'dan taşınacağız Mısra. Antalya'ya gidip kendimize yeni bir başlangıç yapmamız gerekiyor. Sebebini sorma lütfen. Hepimiz zor günler geçirdik. Hatırlayamadığın anıları düşünmekle uğraşarak hayatını mahvetmene izin vermeyeceğiz. Şimdi evden eşyalarımızı alıp havaalanına gideceğiz. Uzun yolculuk yapmaman için ben seninle beraber uçağa binicem. Babanda arabayla arkamızdan gecelek..." Bir süre sonra dinlemeyi bırakmıştım. Anlayamayan bakışlarla anneme bakmaya devam ettim. Neden bir başka şehre taşınmak zorunda olduğumuzu idrak edemiyordum. Burada bir okula gidiyor olmalıydım. Beni seven ve hatırlamak istediğim arkadaşlarım olmalıydı. Neden hatırlayarak hayatımı mahvedecektim bir türlü aklım almıyordu. "Bize güvenmelisin Mısra" dedi babam tok bir sesle.

"Hayır, hayır..!" diye bağırdım. Niye bu kadar sinirlendiğimi anlayamasamda devam ettim. "Buradan taşınamayız. Burada bir okulum olmalı. Beynimden bir ameliyat oldum diye her şeyi bırakıp gidemeyiz. Burada beni seven arkadaşlarım olmalı. Onların desteğiyle eskiden yaşadığım hayatıma devam etmeliyim." Annem ve babam birbirlerine baktılar ve annemin gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Neler olduğunu anlayamadığım için daha da sinirleniyordum. Yinede annemin masmavi gözlerinden akan yaşa dayanamayıp daha yumuşak bir sesle "Bu konuyu konuşmuş muyduk yani ameliyattan önce?" dediğimde ikisinin de bu soruyu beklemedikleri suratlarındaki ifadeden belli oluyordu.

Tam annem ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada babam annemi sustururcasına "İşte geldik bayanlar" diyerek bana göz kırptı. Daha fazla üstelemek istemedim. Annemin gözlerinden nasıl yıprandığı belli oluyordu. Odama gidip etrafa bakındım. Yastığımın kokusu, kitaplarım, yaptığım resimler...

Komidinimin üstündeki fotoğrafa baktım. Sanki zorla gülümsemiş gibiydim. Acaba bu fotoğrafı çektirirken neye moralim bozuktu diye düşünmeye başladım. Bir şeyleri hatırlamaya çalışarak kendimi yorduğumu farkediyordum. Belki de annem haklı diye geçirdim içimden. Fakat hala bazı şeyler çok karışık geliyordu. Arkadaşlarım ameliyat olacağımı bilmiyorlar mıydı acaba? Neden annem ve babamdan başka hastane odasında kimse yoktu? Yakın arkadaşlarım olmalıydı. Acaba sevgilim var mıydı diye geçirdim içimden. Sonra istemsiz olarak güldüm. Beyin ameliyatından yeni çıkmış birinin sorabileceği en mantıklı soruyu sormuştum kendime(!)

Sıcak bir duş almak için banyoya gittim. Banyodan çıktığımda yatağımın üzerinde bir poşet vardı. Poşetin üzerindeki küçük notta "Yeni kıyafetler, yeni bir şehir, yeni arkadaşlar ve belki de yepyeni saçlar ne dersin?" yazıyordu. Gülümseyerek poşetten çıkan pantolonu ve bol tişörtü giydim. Bir yandan da neden değişmem ve farklı olmam için çabalıyorlar diye düşünüyordum. Çantamın fermuarını açıp yanıma almak istediğim birkaç şey koyarken masamın üzerindeki siyah beyaz kumaşla kaplı olan defterle bir kalemi de içine attım. Merdivenlerden aşağı indiğimde annem ve babam beni bekliyorlardı.

Uçağa ilk binişim değilmiş, annem öyle söyledi. Yinede içimdeki korku gitmiyordu. Aklımda uçağın düşmesiyle ilgili bir sürü senaryo yazarken hostes inişe geçtiğimizi haber verdiğinde büyük bir rahatlama hissettim. Ardından da bir gerilim hissi.

Kim olduğumu bile tam olarak hatırlayamıyorken bu ani değişime uyum sağlayabilecek miydim?

BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin