4. Bölüm Telaş

217 29 8
                                    

Arabaya binene kadar kız gözlerini bizden ayırmamıştı. Bir kaç kere göz göze gelmiştik fakat ben hemen kafamı çevirmiştim. Arabaya binince "Bu kız niye böyle bakıyor?" diye sordum. Rüzgar her zamanki umursamaz ifadesiyle "Onu takma kafana sen." dedi.

Nasıl takmayacaksam artık. Kız tüm gün bizi izlemişti resmen. "Adı neydi?" diye sordum.

"Beliz." dedi artık susmam gerektiğini belirten bir ses tonuyla. O kadar çok kişi ismini söylemişti ki doğal olarak artık hatırlayamıyordum. Hepsi birbirine girmişti.

Uzun bir süre sessizlik olunca "Alya'yı sevdin sanırım." dedi.

"İyi biri gibi. Sen daha iyi bilirsin sence nasıl biri?" diye soru yönelttim kaşlarımı kaldırarak.

"Öyledir. Geçen yıl samimi olduğu bir arkadaşı başka bir okula geçti. O yüzden biraz yalnız kalmıştı ama şimdi sen geldin. Eminim o da seni sevmiştir." dedi.

Evin önüne geldiğimizde teşekkür edip arabadan indim. Rüzgar sitenin içine girene kadar gitmemişti. Beni bu kadar kollamasının tek sebebi babamdı herhalde. Beliz'in imalı sözleri ve bakışları aralarında bir şey olduğu izlenimi yaratıyordu bende. Tabii hafızamı kaybettiğimi ve bu yüzden Rüzgar'ın benimle ilgilendiğini kimse bilmiyordu. Asansöre binip 9. kata çıkana kadar aynada kendime baktım. Çantamdan anahtarı çıkarıp eve girdim. Dilek abla mutfakta yemek yapıyordu.

"Hoşgeldin Mısra. İlk günün nasıl geçti?" diye sordu. Ardından "Annen seni aramış ama cevap vermemişsin, eve gelince aramanı söylemişti." dedi. Gülümseyerek "İyiydi ama yoruldum, odama çıkıyorum biraz dinleneceğim." dedim. Merdivenden çıkarken Dilek abla "Anneni aramayı unutma." diye seslendi.

Annemi arayıp iyi olduğuma dair bir kaç şey söyledikten sonra telefonu kapattım. Yatağıma uzanıp müzik dinlemeye başladım.

Akşam yemeğinde annem biraz hüzünlü gözüküyordu. "Senin günün nasıldı, anne?" diye sordum. "Güzeldi tatlım, kolay alışırım gibi gözüküyor." dedi gülümseyerek. Buna pek inanmasamda üstelemedim. Annem okul için gerekli olan kitap defterleri almak için kırtasiyeye gitmemizi önerdiğinde hemen kabul ettim.

Arabadan inip çarşıda çok kalabalık olmayan bir kırtasiye aramaya başladık. Annemle konuşurken karşıdan gelen kız bana tanıdık gözüktü. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin Beliz olduğunu fark ettim. Yanından görünmez olarak geçmek istesem de bana bakarak "Selam Mısra." dedi her zamanki imalı ses tonuyla. Annemin yanında ters bir şey demesini istemediğim için " Selam Beliz, şey benim gitmem gerek. Okulda görüşürüz." dedim ve ilerledim. Annem bana bu kimdi bakışları atınca mecburen "Bizim sınıftan bir kız." diye bir açıklama yaptım. Kırtasiyeden bir kaç defter, okulun istediği sayısal kitapları ve biraz abartılı bir şekilde renkli kalem aldım. Annem bu kadar renkli kalemi ne yapacağımı anlayamasa da sesini çıkartmadı. Kırtasiyeden çıkıp sahildeki kafelerden birine oturduk. Birer kahve içtikten sonra annem hesabı ödemeye gitti. Eve gittiğimizde Dilek abla odasına çekilmişti, babam ise televizyon karşısında uyuya kalmıştı.

Bugün okula babamla gidecektim. Bu duruma biraz üzülmüştüm açıkçası. Rüzgar'ın beni hatta bir kızı ilk ve son okula götürüşüydü sanırım. Okula girdiğimde yanımda Rüzgar olmasada etrafımdaki kişilerin bana baktığını hissedebiliyordum. Onlara aldırmamaya çalışarak karşıdan el sallayan Alya'ya doğru yürüdüm.

Sınıfa girdiğimizde Beliz bize doğru baktı. Alya'nın da bunu fark ettiğini gördüm yine de bir şey söylemedim. İkinci günden olay çıkartmak istemiyordum. Gözlerim Rüzgar'ı aradı ama onu sınıfta görememiştim. Bora bana gülümseyerek "Günaydın güzellik." dedi. Bir an üstüme alınmasam da sonradan bana dediğini fark ettim.

BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin