rosie.

208 45 20
                                    

"Kadın bütün verilerin geri geldiğini söyledi fotoğrafların akış tarihi verilerin yenilenmesinden dolayı karışmış onu da söyledi ama senin özelin diye içine bakıp kontrol etmek istemedim," Jisoo avuçlarım arasında duran fotoğraf makinasına bakarak konuştuğunda dudaklarını büzerek omzumu sıvazladı "ben koridorda olacağım yalnız başına bakman daha doğru olur."

Minho ile konuştuktan birkaç gün sonra Jisung kamerayı kargolayarak Jisoo'ya göndermiş ve o kamerayı yaptırmıştı. Ben ise aynı hayatı idame ettiriyor babamla tekrar karşı karşıya gelmemek için ne diyorsa yapıyordum. Hapis hayatına Rosie için katlanıyordum.

Jisoo dediği gibi beni boş amfide bırakıp kapının ardına geçtiğinde tedirginlikle elimdeki fotoğraf makinasına bakmayı sürdürdüm, belki de her şeyi çözebilecek nitelikteydi ama ben hatırlamayarak ihanet ettiğim anılara bakmaktan çekinecek haldeydim.

Ailemin hayatıma dair yaptığı çirkin şeylere nazaran eskiye dair tek umurumda olan şey Rosie idi, teorilerimize göre benim yüzümden oldukça zorlu zamanlar geçirmiş, üstüne de ben hak etmediği sözleri sarf ederek onu oldukça fazla kırmıştım.

Bu saatten sonra her şeyi düzeltmek ve kendimi affettirmek boynumun borcuydu.

Kamera'nın alt kısımında bulunan düğmeye basılı tutup ekranın açılmasını beklerken kalbim adeta patlayacak derecede atıyordu. İlk kez bu kadar heyecanlandığımı hissediyordum, bir ümit Rosie'yi de görebilecektim sonuçta?

Ekran aydınlanıp direkt olarak beni doğa fotoğrafları karşılaştığında heyecanıma karşılık hayal kırıklığı baş göstermişti. 

Makina'yı kullanmayı bilmediğim için herbir tuşa basıyordum ve rastgele bastığım bir tuş benim bir kitapçının önünde çektiğim fotoğrafa yönlendirmişti. Heyecanım tekrardan kendini gösterirken içim kıpır kıpır olmuştu bile.

Bir diğer geçtiğim fotoğraf şaşkınlıktan dudaklarımın aralanmasına neden olmuştu. Yılbaşında koltuğuna ilerlemeye çalışırken ayağıma basan 'Jane'nin' fotoğrafı idi. O gün neden onu anımsar gibi olduğumu ve onun beni görünce gözlerinin içinin güldüğünü şimdi anlamıştım, biz önceden arkadaştık.

Fotoğrafta bir yeri göstererek konuşuyordu, büyük ihtimal onu dinlerken fotoğrafı aniden çekmiştim. Tatlı.

Ondan sonra gelen fotoğraflar ya Jane ile ya da kendi başıma çektiğim fotoğraflardı. Aklımda Rosie'nin Jane olabilme ihtimali yankılansa da o olmayacağını çektiğimiz fotoğrafların arkadaşça olması kanıtlıyordu.

Bir diğer fark ettiğim detay ise benden nefret ederek bakan ve aşağılayan Joy ile olan fotoğraflarımdı, şimdi neden benden bu kadar nefret ettiğini anlıyordum. Biraz hak etmiştim sanki...

Ama fotoğrafa o kadar tatlıydık ki gülümsemem iki yana yayılmış gözlerimdeki göz yaşlarının dolmasına engel olmamıştım. Bazı fotoğraflarımız çok sevimli iken diğer fotoğraflarımız oldukça cooldu.

Fotoğraflar devam ederken göz yaşlarım tek tek dökülüyordu, eskiden bu kadar yakın olduğum insanları şimdi tanıyamamam benim ne kadar aciz olduğumu gösteriyordu. Canım yanıyordu.

Kamerayı elimden bırakıp masaya koyduğumda derin bir nefes verdiğimde ellerimle yüzümü kapattım. O kadar acınası bir durumdaydım ki sevdiğim kadının fotoğraflarına ulaşamadan ağlama krizine girmiş, devam edecek gücü bulamamıştım kendimle.

Her şeyi siktir edip tekrardan bakmaya başladığımda hızlı hızlı fotoğrafları geçerken göz yaşlarım yüzünden buğulanan görüş alanım da daralıyordu, hiçbir şeye odaklanamıyordum. Taaki o fotoğrafa kadar.

west coastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin