Ensemin sızısıyla gözümü açtım, bayıltılmıştım. Ellerimin bağlı olmadığını anlayınca gözlerime örtülen şaldan hemen kurtuldum. Geçenki odada değildim, farklı bir odaydı. Beyazdı, bembeyaz, anne karnında günaha bulaşmamış bir bebek gibi âdeta.
Dikkatimi çeken şey bunlar değildi, odanın ortasında aynı renkte duran masanın üzerinde bir akvaryum vardı ve tabii önünde bir de notla. Yaklaştım masaya acelesiz adımlarla, açıkçası pek de merak etmiyordum. Gözüm direkt nota çarptı ama okumak için hızlı olmadım.
Unutma, hediyelere iyi bakılmalı :)
İçindekini görmek için akvaryuma doğru eğildim, balığı aradım ama yoktu çok dikkatli bakınca bitkilerin onu gizlediğini anladım. Bir akvaryumda haddinden fazla bitki görmek beni tiksindiriyordu. Aradan çıkan yeni balığı görünce filizlenmeye başlayan acıma duygum kayboldu. Yanılmıyorsam yavuklusuydu, onun adına sevinmiştim.
Masanın çekmecesinde yemleri olmalıydı, baktığımda dediğim çıkmıştı. Alıp hemen biraz akvaryuma döktüm, heyecanla yiyişlerine bakınca sanırım beni yavaş yavaş da olsa sevmiş olabileceklerini düşündüm, sevmeseler de olurdu, alışıktım.
Boş verip etrafıma baktım, odaya uymayan tek şey üzerimde emanet gibi duran kıyafetti, odaya tezat olan simsiyah elbiseyi çok sevmiştim, vücuduma da tam oturmuştu. Vücut ölçülerimi nereden bilebileceklerini düşünmeyecektim, aldıkları bilgilere göre uzun zamandır beni izliyorlardı, her şeyimi öğrenmişlerdi, neredeyse.
Yatak, su dolu sürahi, çeşitli ilaçlar, birkaç elma, akvaryum ve karşısında iki sandalye, yemek dolu tabaklar odadaki şeyler bununla sınırlıydı.
Masanın diğer kenarına geçip oturdum, yemeğe baktım ama aç olmadığım için dokunmadım, sürahiden su doldurup içtim, kafamı sandalyeye yasladım, havaya baktım bir süre.
Kapı açıldı, bir süre durdu gelen kişi daha sonra geri çıktı ve kapı kilitlendi. Bunlar olurken hiç kımıldamamıştım.Ayağa kalktım, başımın dönmesinden kendimi zorlukla yatağa attım, ensem biraz zonklarken en son gördüğüm şey komodinin üstündeki kitaplar oldu.
Kitaplar kitaplar. En son ne zaman kitap okuduğumu hatırlamıyordum ilkokul, ortaokul?
Bir gün çok sevdiğim serilerden birinin yeni kitabı çıkmıştı ve ben de zorlukla almıştım, aldıktan sonra stokları hemencecik tükenmişti. Eve getirirkenki mutluluğum tarif edilemezdi, neredeyse babamın yanına gidip sarılabilirdim. Kitabı masaya bıraktıktan sonra üstümü değiştirmeye çıkmıştım yukarıdaki odama. Sevinçli sevinçli aşağı inerken annemle babamın kavga ettiğini gördüm, bu seferki farklıydı annem çok sinirlenmişti babam daha sakindi. Yanlarına gitmeye korktuğum için merdivenin köşesine çökmüştüm, annem çok iyi biriydi aslında sadece bana iyi yanını göstermiyordu, çocuktum daha ne olduğunu neden bana böyle davrandığını bilmiyordum. Annem beni görmeyi sevmiyordu, katlanıyordu bana ama zorlandığı açıktı. Bir hışımla masada duran kitabımı alıp iki yanından tutup çekiştirdi ve ikiye böldü, hırsını alamayıp duvara öyle bir fırlattı ki tepki bile veremedim, sessiz kaldım. Merdivenden titreyerek kalktığımda babam da sinirlenmeye başlamıştı, elini kaldıracağını anladığımda olan biteni boş verip hemen aralarına girdim ve gözlerimi kapattım, saliseler sonra onun eli yüzüme çarptı. Ben yere düştüm, annemse arkasını döndü ve çekip gitti.
O gün sadece bir kere ağladım; binbir uğraşla aldığım kitabım paramparça olurken değil, babam bileğimi morartana kadar sıkıp sokağa attığında değil, ayyaşlar sokakta yanımdan geçtiği sırada korktuğumda değil, param yokken bir başıma kaldırımda otururken.
O gün, benden büyük bir çocuk çıkmıştı karşıma.