Yaşım küçüktü fakat yüreğim kocamandı, insanların bazen dile getiremediği şeyleri onlardan önce düşünüp yapmaya çabalardım. Çabalarımın boşa çıktığını yıllar sonra öğrenmiştim, birine iyilik yapınca yanına kâr kaldığını görmek rezaletti. Her nedense kimse kötülüğünün sebebini sormazdı, verdiği zarara ve sonucuna odaklanırdı. Kötü olmanın hep bir sebebi vardır derler, peki ya yaşadığımız hayat, bizi kötü olmaya ittiyse...
Tahminlerim doğruydu, bayıldığım için bir sorun olduğunu fark edip kendime bile unutturmaya çalışıp unutamadığım sırrımı öğreneceklerdi, birkaç yıl önce karaciğer nakli için donör olmuştum, karaciğerimin bir kısmı alınmıştı. İyi koşullarda bakılmadığım için fazla sorun yaşamıştım. Neyse ki karaciğerim zor olsa da yenilenmişti, bunda bağışıklığımın büyük bir rolü vardı. O günü kesik kesik hatırlıyordum.
Sımsıcak bir gündü, kuşlar cıvıldıyor herkes mutluluktan sokaklara doluşmuştu. Bense bu sıcak günü değerlendirmek isteyip dışarı çıkmıştım ta ki birkaç adam karşımda belirene kadar. Babamın arkadaşlarını görmüştüm aralarından, "Zorluk çıkarmayacağını biliyoruz, sana ihtiyacımız var." dedi. Babam mafya olmasa da bu tür adamların isteğini biliyordum, fiziksel zarar görmek istemediğimden arabalarına bindim.
"Baban borcunu ödemedi, üstelik yüklü miktarda bir para babanın hesabından annenin hesabına geçmiş, anneni bir ihtimal tekrar göremeyeceksin ama bizim de paraya ihtiyacımız var, mafyaların da bir ailesi vardır." Gülerek böyle dedi arabaya bindiğimizde.
"Böyle işlere girmeden önce ailenizi gözden çıkarmalıydınız, benden ne istiyorsunuz?" dedim korkumu belli etmeyerek.
"Bu yaşta istediğimiz meblağda paran olsaydı böyle sefil yaşamazdınız, 100.000 liraya karşılık ne verebilirsin ki?" dedi.
Azıcık düşününce aklıma bir ihtimal gelmişti ancak söylemeye çekiniyordum. "Organlarımı versem?" Sesim fısıltı gibi çıkınca cümlemi tekrarladım istemeye istemeye.
"Henüz reşit değilsin, hiçbir doktor da yapmaz. Neyse boş ver, biz hallederiz orasını sen yapmak istiyor musun, sonra başımıza bela olma?" Kolumu tutup sıktı. "Canını yakmayalım sonra abisi."
Başımı salladım, konuşursam sesim titreyecekti. Kafamı cama yasladım ve düşüncelere daldım, bana zarar vereceklerdi, acı çekecektim ama hiç ilgilenmiyorlardı. Araba çalıştı ve oldukça lüks bir kliniğe geldik, nefes almaya bile korkuyordum, ağlamamaya çalıştım. Doktor uzun süre beni süzdü ve yanımdaki adam, doktora doğru yürüdü bana ne yapacaklarını söyledi, işlemler tamamlanırken az önce konuştuğum adam babam olduğunu söyledi ve doktor öylece kabul etti, rüşvet tabii ki her kapıyı açardı. Ameliyat için sedyeye yatırıldım ve son kontroller yapılırken hangi organ tartışması çıktı, risk değerleri ve fiyatları söylenince karaciğerde uzlaştılar ardından ameliyathaneye gittik, anestezi verilmeden önce doktor bana doğru eğilip fısıldadı. "Bunu yapabileceğinden emin misin?" dedi son kez. Göz kırptım iki kez, anestezi veriliyordu ve uyumaya başlıyordum.
BİRKAÇ GÜN SONRA
Ameliyattan uyandıktan sonra hâlâ anestezi etkisindeydim ama hareket edemiyordum, sanki bir şeyler ters gidiyordu gibi. Midemden yolunu bulan yoğun sıvıyı zorla yerine götürdüm, midem aşırı bulanıyordu. Ayağa kalkmaya çalıştım, bu sayede dikişlerim zorlandı ama tuvalete ulaşmayı başardım yanımda serum torbasıyla fakat ne yazık ki yetişemeden klozetin kapağına kustum. Kusurumu nasıl kapatacağımı düşünürken yere çöktüm, karnımın sağ üstünden öyle bir ağrı geldi ki dayanamadan çığlık attım. Kimse gelmedi ve midemin tekrar bulanmasıyla tekrar kustum fakat bu kusmuğum kanlıydı, son direnişim de etkisiz olunca tekrar düşüp gözlerimi kapattım. Serum beni kendime getirmişti ama bu yerden hemen kaçmak istediğim için her şeyi bırakıp yarım karaciğerimin olduğu şişmiş yere elimi bastırdım ve yürümeye başladım. Dikişlerimin patlamasına az kalmıştı ama umurumda değildi. Kolumdaki bitmiş serumu fırlattım ve yürüyebildiğim kadar yürüdüm, tanımadığım adamlar beni hastaneden çok uzak bir yere götüremezlerdi, durumum hafif değildi. Kapıdan dışarıya çıktığımda derin bir nefes alarak tüm gücümle yola koyuldum, yetimhanede kaldığım günlerden beri neredeyse her yolu biliyordum.