0.5

732 54 1
                                    

"Hoşgeldin Dami abla."

...

Beni odamda tek bırakıp içeri geçmişti ikili. Stresten olduğum yerde dört dönüyor, ne konuştuklarını duyamadığımdan meraktan çatlamak üzereydim. Altıma geniş bir eşofman geçirdim ve içeri doğru sessiz olmaya çalışarak ilerledim. Ona kızmamalıydı, hatalı olan bendim. Oturma odasının önüne doğru geldiğimde sesleri duyulmaya başlamıştı. Korkuyordum, hem de çok.

"Bu yaptığın yanlıştı Jungkook. Burada ne işin var Tanrı aşkına?"

"Verdiğim sözü tutuyordum."

"O kadar konuştuğumdan bunu mu anlamıştın?"

"Bana söylediğinin biraz dışında olabilir ama sınırı aşmadım."

Kısa bir sessizlik olduğunda duraksadım ancak ardından söyledikleri şeyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Taehyung kapıdan dinleyeceğine içeri gelmeye ne dersin?"

Annemin bana seslenmesiyle kafamı kapıdan uzatıp gülümsedim 32 diş. Benim bu tatlı halime karşı koyamazdı, ikisi de. Yavaşça içeri adımlarken hemen lafa atlamış bir şeyler saçmalamıştım ki annem ve Jungkook beni durdurmuştu. Karşılarındaki koltuğa oturduğumda kendimi azarlanmayı bekleyen küçük bir çocuk gibi hissediyordum.

"Taehyung."

"Efendim." Kafamı kaldırıp masum bakışlarımı anneme yönelttim.

"Jungkook'la ne zamandır bir ilişkin var?"

"Bizim bir ilişkimiz yok."

Jungkook ters şekilde bana bakıp anneme döndü. "4 yıldır."

"Biz önceden beraberdik ancak uzun bir süredir ayrıyız annecim."

"Sen benden ayrıldın ben senden ayrılmadım."

"Ulan aldattın ya beni!"

"Mantık olarak aldatmadım, isteğim dışında gerçekleşti."

"Ama aldatmış oluyorsun teknik olarak. Omegayı öptüğüne göre."

"Mantık olarak ben omegayı öpmedim, o beni öpmeye teşebbüs etti ancak ben itemeden sen gördün."

"Teknik olarak siz öpüşürken sizi gördüm."

"Mantık olarak öpüşmedik çünkü be-"

"Mantığınıza da tekniğinize de başlatmayın şimdi!" Annemin aniden sesini yükseltip söze girmesiyle ikimizde birbirimize sertçe bakıp anneme döndük. "Taehyung, Jungkook senin ruh eşin mi değil mi?"

"Maalesef öyle."

"Maalesefmişmiş." Jungkook huysuzca mırıldandı yerinde. Ben ise ona göz devirmekle yetindim.

"İki ergen velet gibi tartışmayı kesin. Sanki yukarıda iş üzerinde yakalanan bendim. Triplere bak." Annem haklı olduğundan ikimizde susmuştuk. O ise nefes verip devam etti. "Ruh eşi olduğunuzu tahmin ediyordum zaten, böylece kesinleştirmiş oldum."

"Nasıl tahmin ediyordun?"

"Anlayamayan tek kişi sendin Taehyung." Jungkook gözlerini bana çevirdiğinde şaşırmıştım.

"Ben mal mıyım?"

"Yok canım da azcık var."

"Jungkook seni burada parçalarım."

"Huuhh, iki ergenle uğraşmak ne kadar zor." Annem söylenerek alnını ovalamış ve kafasını kaldırmıştı. "Şimdi söyleyeceğimi dikkatle dinliyorsunuz ve ardından ben gidiyorum. Anlaşıldı mı?"

İkimiz de onaylayan mırıltılar bıraktığımızda annem ikimize bakıp konuşmaya başladı. "İkiniz henüz bir yuva için oldukça gençsiniz ve bunu çok kişinin bilmemesi daha iyi olur. Barışıyor musunuz ayrı mı kalıyorsunuz o size kalmış ancak dünyaya yeni bir velet getirmemeye dikkat edin. İlişkinizi onaylamış olmam açık açık ilişkiye girebileceğinizi göstermez. Bugünkü gördüğümü görmezden geleceğim ancak bir dahakine ikinizin de bacağından tutar camdan aşağıya sarkıtırım ona göre. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı."

"İyi bakalım, ben şimdi gidiyorum. Taehyung sana emanet Jungkook."

"Niye ben kendimi koruyamıyor muyum anne?"

"Bütün sokağı feromonlarında doldurduğun için kızgınlıklarına güvenmiyorum." Yanıma yaklaşıp alnıma kocaman bir öpücük bıraktı ve dikkatli olmamızı söyleyerek evden çıktı. Ben koltuğa kendimi bıraktığımda Jungkook kapıyı kapatıp yanıma geldi ve aniden bana yakınlaştı. Ne yaptığını anlayamadan beni kucağına alıp koltuğa geri oturdu.

"Bana kızıyorken çok şirin gözüküyorsun."

"Benden uzak dur pis boklu."

"Şu büzdüğün dudaklarını var ya..." İki parmağıyla sıkıştırdı dudaklarımı. Ben ise canımı acıttığı için omzuna vurdum ancak umursamadan kendine çekip kocaman öptü. Hormonal dengem boka döndüğü için bu hareketiyle yumuşamıştım. Parmaklarını dudağımdan çekti ancak uzaklaşmadı. Öpüşüne karşılık verdiğimde elleri kalçamı buldu ve sıktı. Anın hassaslığıyla ağzının içine inlemiş bulundum ama o bundan zevk almışçasına sırıttı ve tekrarlamaya devam etti. Ben ise ellerimi omzuna koyup tırnaklarımı geçirdim.

"Jungkook..." İnlerken adını söylediğim için oldukça utanmış olsam da bu onun fena halde hoşuna gitmişti. "Hmm?"

"Deltayı istiyorum."

....

Kısa bölüm ama geçiş bölümü biiiir tık.

Ayayayayayayaya nasıl gidiyor sizce???

Glass Shards -Taekook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin