7'

67 13 42
                                    

*Changbin Ağzından Yazılmıştır

Hayır, hayır, hayır olamaz bunların olmaması gerekirdi! O şerefsiz Jeongin'e birşey yapmış olmalı!

Jeongin onunla o şekilde temasta bulunmaz! Asla bulunmaz! Jeongin onu gördüğü zaman korkudan bana sarılırdı bu imkansız!

Ben bunları düşünürken içeriye bir hizmetli girdi. Elinde yemek vardı.

Yanıma oturdu ve ellerimde ki kelepçeleri çıkartmaya başladı.

"Bay Seo. Beni babanız gönderdi."

"Ha? Nasıl!?"

"Sessiz olun lütfen herşeyi anlatacağım. Zaten yemeğiniz bitene kadar burada kalmam gerek yani sorun olmayacak."

Diğer bileğimi de açtı ve küçük masa benzeri birşey getirdi önüme. Üstüne tepsiyi koydu ve kapıyı kapattı.

"Dinliyorum"

"Babanız beni gönderdi fakat kimse onun babanız olduğunu bilmiyor. Sizi 1 hafta önce kaçırdılar sizi de o sıra zarfında uyuttular. Bu 1 haftalık süre içinde kameralar için Yeop Dongho adlı birisini işe aldılar. "

Biraz nefeslendi ve yemeğimi yememi söylemek amaçlı yemeği işaret etti. Anlaşılmamak için biraz daha durdum.

"Yeop Dongho adlı kişi aslında babanız. Yani şuan babanız sizi kameralardan izliyor kendinizi fazla sıkmanıza gerek yok. Sadece kameralarda ki renklere bakmalısınız. Kırmızı ise babanızın yanında birkaç veya tek bir kişi vardır. Yeşil yanıyorsa tektir. Sarı yanıyorsa ben yanındayımdır. Eğer beyaz yanıyorsa ses özelliğini kapatmıştır. Siyah ise kamerayı kapatmış gibi gösteriyordur."

"Şuan yeşil ve beyaz var yani tek ve ses özelliğini mi kapatmış?"

Beni doğrulamak için önce kameraya baktı ardından bana döndü ve başını salladı.

Bir kez daha kameraya bakınca rengin kırmızı olduğunu gördüm. Ayrıca beyaz renkte kaybolmuştu.

"YEMEYECEĞİM DİYORUM! JEONGİN'E NE YAPTINIZ!?"

Hizmetli bir anda şaşırdı ardından gözümle kamerayı işaret ettim.

Anlamış olacakki konuştu.

"Bay Yang hiçbir şey olmadan kendi isteği ile Bay Jongho'nun yanında. Ayrıca yemeği yemeniz zorunlu."

"YALAN SÖYLÜYORDUNUZ BANA! EMİNİM BUNDAN! JEONGİN ASLA O ADAMIN YANINA KENDİ İSTEĞİ İLE GİTMEZ! İMKANSIZ!"

"İnanın ya da inanmayın! Bunların hepsi gerçek! Bay Yang sizi değil Bay Jongho'yu seviyor! Yemeğinizi yemeniz zorunlu! Yemezseniz Bay Jongho ne yapacağını bildiğini söyledi!"

"Hayır. Düşündüğüm şeyi yapamaz! YAPAMAZ!"

Göz ucuyla kameraya baktım rengi görmek için. Yeşile döndü ve ardından beyaza.

"İyi rol yaptınız Bay Seo. Şimdi yemeğinizi yiyin lütfen"

"Senin gerçekten babamın gönderdiği biri olduğunu nereden bilebilirim? Kanıtın var mı?"

Biraz durdu.

"Tabiki var. "

Cebinden yuvarlak benzeri bir nesne çıkarttı ve bana uzattı.

Önce kadının eline baktım ardından eline uzandım ve elindeki nesneyi aldım.

Elimde duran yuvarlak nesneyi inceledim ve en sonunda serçe parmağım ile ortasına bastım. Ardından aynı parmağım ile nesnenin farklı yer olan bölgesinde gezdirdim parmağımı.

Düşündüğüm gibi. Babamla küçükken oynadığımız top bu. Top bir anda masaya düştü ve ikiye bölündü içinden bir balon çıktı.

"Bana inanıyorsunuzdur umarım Bay Seo"

"Evet sana inanıyorum. Burdan ne zaman çıkabilirim?"

Dedim sakince.

"Babanız en kısa sürede sizi buradan çıkartmak için elinden geleni yapıyor. Ama büyük ihtimalle bu gece burdan çıkmış olacaksınız."

"Teşekkürler. Peki ya Jeongin?"

Biraz duraksadı. Gözlerini benden kaçırdı.

"Konuşsanıza?"

Durdum ve sesimi yükselttim.

"Konuşun! Lütfen bana birşey söyleyin! Jeongin iyi mi?! Burdan çıkabilecek mi?"

"Bay Seo, üzgünüm ama Bay Yang şuan bir ilaç etkisinde. Sizinle ve Jongho adlı şerefsizle olan anılarını karıştırıyor. Özür dilerim böyle söylediğim için. Bunu kafanıza takmayın her neyse devam edeyim. Örnek vermem gerekirse mesela şerefsiz diye seslendiğim kişi Bay Yang'a şiddet uyguladı ve siz onu dondurma dükkanına götürdünüz diyelim. Bay Yang'ın aldığı ilaç sayesinde bunlar tam tersine dönüyor. Siz ona şiddet uygulamışsınızsınız şerefsiz diye seslendiğim kişi ise onu dondurmacıya götürmüş gibi hatırlıyor "

Herşey, herşey açığa kavuştu.

"Yani gördüğüm görüntüler, Jeongin'in yaptığı hareketler. Hepsi o ilaç yüzündendi! Öyle mi diyorsun?"

Kafasını olumlu bir şekilde salladı. Derin bir iç çektim.

"Teşekkürler. Ama bu ilacın etkisi ne zaman geçecek?"

"Korkarım 3 yıl kadar sürüyor. Bunu hemen geçirmek için bir ilaç daha var. Acil durumlar için fakat.."

"Fakat ne?! Açık bir şekilde söyler misin şunu?!"

"Fakat bu ilacı aldığı takdirde geçici hafıza kaybına neden oluyor"

"Ne kadarlık bir hafıza kaybından bahsediyoruz?"

"Onu öğrenemedim ama büyük ihtimalle ailesi dışında kimseyi tanımayacak şekilde bir hafıza kaybı."

Yemeği bitirdiğim için tabağı ittirdim.

"Burdan çıktıktan sonra ilacı aramanıza gerek kalmayacak. Balon patlasın yeter."

Sonra bileklerimi tekrar kelepçeleyip odadan çıktı.

Balon patlasın yeter..

🦊

Merhaba!!

Uzun bir süre sonra yeni bölüm yazdım. Normalde birkaç gün daha beklerdim aklımdakileri toplamak için ama beni öldürmeyin diye beklemedim...

Bölümü gece yazdım şimdi yayınlıyorum yani yazım hatası fark ederseniz belirtin lütfen!

Okuduğunuz için teşekkürler!!

Patronum     | Jeongbin |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin