6'

78 13 31
                                    

Changbin ağzından

Jeongin, Jongho'nun kucağındaydı ve üstüne üstlük sarılıyordu. Gördüklerimle şoka uğradım. Jeongin'in mutlu olması saçmaydı. Bu işte bir şey vardı kesinlikle.

Jongho ağzından

Changbin'in şuan çıldırdığını bilmek çok güzeldi. Jeongin artık ne olursa olsun benimdi. Kimse onu benden alamazdı. Ne olursa olsun Jeongin'in hiç bir şey hatırlamamasını sağlayacaktım.

"Jongho, gelsene hadi."

"Geliyorum güzelim."

Şuan Jeongin mutfakta bizim için yemek hazırlıyordu.

———

"Nasıl? Güzel yapmış mıyım?"

Jeongin'in yaptığı yemeği ağzıma atmamla heyecanla sordu.

"Sen yaparsın da güzel olmaz mı? Hem senin elinden zehir olsa yerim ben."

Jeongin utanıp kafasını eğdi. Ah cidden, çok tatlıydı.

"Hadi ama utanma."

Jeongin gülümsemişti.

"Güzelim lisedeki şu takıntılı sevgilin.. ne düşünüyorsun onun hakkında?"

Jeongin biraz düşündü.

"Nefret ediyorum ondan.. daha da bir şey diyemem. Yüzünü dahi görmek istemiyordum."

"Neden bebeğim?"

"Boşversene Jongho."

Tamam anlamında kafamı salladım ve yemeğimizi yemeye devam ettik.

———

Şuan Jeongin beni Changbin olarak gördüğü için biraz yakınlaşmam sorun olmazdı herhalde? Sonuçta elinde sonunda bu yakınlaşmanın daha da ilerisi olacaktı.

Şuanda Jeongin odaya üstünü değiştirmeye gitmişti. İçeriye girsem kızar mıydı? Güvenini sarsmamak için bunu yapmadım ve gelmesini bekledim. Bir kaç dakika sonra aşağıya geldi. Bir şort ve düz beyaz tişört giymişti.

"Geldim!"

"Hoşgeldin güzelim."

"Hoşbuldum."

Jeongin'e bakarak bacağımı patpatladım. Ne olduğunu anlamamış olacak ki anlamsızca bakıyordu.

"Kucağıma gel Jeongin."

Birazcık utanıyordu. Jeongin'in kişiliği böyleydi.

"Gel güzelim, utanma."

Jeongin yavaşça yanıma yaklaştı. Kucağıma oturmakta biraz tereddüt ediyordu. Birden bacaklarından tutup kucağıma çektim. Bacakları iki yanımda olacak ve yüzü bana bakacak şekilde oturuyordu.

"Ya! Jongho!"

"Hm?"

"Neden birden çekiyorsun ki."

"Sana kalsa gelmeyecektin."

"Yine de çekmemen gerekiyordu."

"Özür dilerim, bir daha yapmam."

"Hıh."

"Hadi ama triplenme hemen."

Jeongin kafasını eğmişti. Böyle yaptığında yiyesim geliyordu.

"Öpersen affederim."

Kıkırdayıp Jeongin'in çenesinden tuttum ve kafasını kaldırdım. Yavaşça dudaklarına yaklaştım ve en sonunda dudaklarınızı birleştirdim. Derin bir öpüşmeye girmiştik şuan.

Changbin ağzından

Yine açılan ekrana odaklanmıştım. Jeongin Jongho'nun kucağında ve- ve öpüşüyorlar?! Ne demekti bu? Ne oluyordu şuan? Şuan burada böyle eli kolu bağlı oturup bir şey yapamamak sinir bozucuydu! Sevgilim şuan başka bir adamla öpüşüyor ama hiç bir şey yapamıyorum!

"Choi Jongho!"

Sesim tahmin ettiğim gibi karşı taraftan duyulmuyordu. Ama onların sesleri çok netti..

Jongho ağzından

Jeongin'in dudağını ısırmamla ufak bir inleme bırakmıştı.

"Isırma, canım acıyor.."

Umursamadan devam ettim. Bir kaç dakika sonra ağzımda hissettiğim sıvıyla geri çekildim. Evet dudağını kanatmıştım.

"Ya kanadı işte al."

Omuz silkip Jeongin'in boynuna yöneldim. Boynunu emerken hafifçe inliyordu. Şuan Changbin'in bizi izleyip çıldırdığına yemin edebilirdim. Onun dokunamadığı bu bedene şuan ben dokunabiliyordum.

Bir kaç dakika böyle devam ettim. Ardından tam geri çekileceğim sırada bana yavaşça sürtünen bedenle kafamı geriye atıp inledim. Ardından ise kalçalarından tutarak onu durdurdum.

"Yeter bu kadar güzelim."

"Ama Jongho.."

Zor durumda olduğunu anlamıştım ama bu günlük yeterdi. Sadece hafif yakınlaşmak için yapmıştım.

"Üzgünüm güzelim. Ama yapamayız."

Jeongin'in yüzü düştü.

"Peki, tuvalete gidiyorum ben."

Kafa salladım. O ise koşarak tuvaleye gitti. Büyük bir işi vardı sonuçta.


🦊

Merhabalar tekrardann!

Umarım bölümü beğenmişsinizdir hani biraz nefret gelebilir ama bir süre sonra bunu neden yaptığımı anlarsınız

Sıradaki bölümde görüşmek üzere!

Patronum     | Jeongbin |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin