1. Tanıdık Heykel

70 6 3
                                    

Akşamın serinliği atölyeye vururken kapatmıştım camı. Kocaman atölyede ben dışında kimse kalmamış herkes evlerine dağılmıştı. Bense hala bitiremediğim ödevimle baş başa kalmıştım. Zaten kimse yok diyerek açtığım müzik yorgun gözlerimi biraz daha açık tutuyordu. Heykelcilik bölümünün en zor tarafıydı bu.

Önümdeki silüete ellerimle şekil verirken yüzünü yansıttığım kişinin bana ne kadar kızacağını biliyordum. Fakat sadece yapıyordum.

Bana ilham veren tek şeydi Kang Taehyun'un mükemel yüzü.

Saat 12'yi geçmişken ben eski sevgilimin yüzünü işliyordum.

🌬️

"Biraz daha gelmeseydin seni bırakıp gidecektik."

Koşmaktan nefes nefese kalmışken Soobin'in koluna sarılmıştım. Söylediği şeyle utanmıştım. Taehyun'da burdaydı ve varlığımdan rahatsız olmuş gibi yüzünü buruşturmuş başka yöne bakmıştı

"Önemli bir işim vardı onu yapıp geldim." Nefesim sonunda düzene girdiğinde söylediğim şeyle yürümeye başlamıştık.

"Ne işin vardı lan." Soobin'in dediğimi kurcalayacağını bile bile yalan söylemiştim. Aslında Kang Taehyun'un da geleceğini duymuş ve saçlarımı düzleştirmiş, uzun uzun hazırlanmıştım.

"Kilim bitmişti bende hemen kil alıp geldim." Duraksayıp söylediğim şeye inanmamış tek kaşını kaldırmıştı. "Taehyun için hazırlandım demiyorsun da..." Sesi biraz fazla gürültülü çıktığında koluna vurmuştum sertçe. "Lan or..."

Küfürü Taehyun'un ismini duyup bize dönmesiyle kesilmişti. Kang Taehyun'un soğuk bakışları özellikle beni bulduğunda Soobin "Bir şey yok." Diyerek geçirmişti. Sonunda her zaman buluştuğumuz küçük kafenin önüne geldiğimizde Ryujin kapıda grubumuza göz gezdirdi ve gözleri beni bulduğunda koşarak bana sarıldı. Ryujin gece hayatı olan ve sürekli pahalı markalardan giyinen biri olsa da bir kafede çalışıyordu. Üstüme o kadar hızlı atlamıştı ki arkaya doğru sendelesem de ellerimi beline koydum.

"Kaç haftadır seni bekliyorum ama sürekli bu suratsızlar oluyor neden gelmedin." Yakalarımdan tutarak sızlanmıştı. Herkes bizi beklemeden içeri girmişti.

"Özür dilerim yetiştirmem gereken o kadar ödev vardı ki." Dudaklarını yalamış ve sarılmıştı yine bana. Kolumu omzuna attığımda bizde girmiştik kafeye. Bizi böyle gören grup imalı imalı gülmeye başladığı zaman gülmüştüm. Ryujin benim için kız kardeşten fazlası hiç bir zaman olmamıştı. Ama Kang Taehyun'un üzerimizde olan gergin bakışları beni durumdan keyif almaya itmişti. İddialı iddialı gözlerimizi birleştirdiğinde kaşlarının çatıldığını yanında ona bir şeyler anlatan Hyuka'yı bile dinlemediğini görmüştüm.

Ve o an içimdeki keyifi size nasıl anlatsam bilemiyorum. Hızla atan kalbim beni kocaman gülümsetmiş Taehyun'da Hyuka'ya doğru dönmüştü.

Taehyun'un karşısındaki sandalyeye oturduğumda hızlıca kalkmış ve Hyuka'yla yer değiştirmişti.

Onu Hyuka'yla birlikte görmek zaten kalbimi kırarken birde davranışları paramparça ediyordu beni. Eski halini, eski halimizi özlemiştim.

Düşen yüzümü gören Soobin elini saçlarıma daldırmıştı. Ben kafamı masaya koyduğumda oda kulağıma bir şey fısıldamıştı.

"Ryujin sana sarılırken bakışlarını görmen gerekirdi. Resmen ateş topu atıyordu ona."

Hareketleri o kadar tutarsızdı ki kendimi sürekli tümsekli yoldan geçen araba gibi hissediyordum. Bu benzetme şuan ki ruh halime tam uyuyordu.

Çünkü Kang Taehyun bana artık hiç vermediği o gülümsemeyi herkese veriyordu. Özel muamele görüyordum fakat görmemeyi tercih ederdim sanırım.

Herkes konuşurken enerjim emilmiş gibi öylece oturuyordum. Gelirken bozulmaması için uğraştığım saçlarımı geriye attım. Cidden onun için harcadığım zamanın bir önemi olmadığı kesindi.

Öylece oturmaktan sıkıldığım için kalktım ve Ryujin'in yanına doğru yürüdüm.

"Çok sıkıldım beni dışlıyorlar." Pembe saçlarını ellerimde tarayarak söylediğim şeye gülmüş ve kasa kapısını açmıştı. "O zaman bana yardım et çünkü çoook yoruldum" yorgunluğu gözlerinden anlaşılıyordu. Bu yüzden personel kapısından girdim ve onun önlüğünü aldım. Önlüğünü aldığım için bağıracakken elimle ağzını kapattım. O kızlardan hoşlanıyordu böyle şeyleri sorun edeceğini düşünmüyorum. "Yeterince yorulmuşsun eskiden bende bir kafede çalıştım bana güvenebilirsin." Yüzünde ufak bir tereddüt görsem de kabul etmiş ve küçük koltuklara atmıştı kendini. En azından burda Taehyun'un Hyuka'yla olan flörtleşmesini izlemez ve Ryujin'e yardım edebilirdim.

Taehyun'un buraya yaklaşması üzerine paniklemiştim. Oysa sakince "Frambuazlı cheesecake." Demişti. Taehyun frambuazdan oldum olası nefret ederdi. Kim için aldığını zaten tahmin edebiliyordum. Yardım için arkama döndüğümde Ryujin'in çoktan uykuya daldığını gördüm.

Cheesecake'i ararken beni izlemesi gerginliğimi ikiye katlıyordu. Kang Taehyun önümde flörtleştiği çocuğa kek alırken bile beni heyecandam titretiyordu. Sonunda bulup ona uzattığımda parayı bırakmış ve arkasını dönmüştü.

Hızla atan kalbimi dinlemeyerek kolundan tuttum. "Konuşabilir miyiz?" Sesim adeta içine kaçmışken sorduğum soruya cevap vermemiş, elimi sertçe iterek masaya doğru gitmişti.

Kang Taehyun beni hep dünyanın en değersiz insanı gibi hissettirmeyi bir şekilde başarırdı.

Artık kendimi bok gibi hissettiğimde Ryujin'i istemeyerekte olsa uyandırdım. Masaya sadece Soobin'e haber vermek için uğrayacak olmak bile beni geriyordu. Gitmek istemesem de masaya doğru ilerledim ve tahminlerimin de doğru olduğunu gördüm. Hyuka cheesecake'inden bir çatal almış ve Taehyun'a uzatmıştı. Israrı karşısında Taehyun keki yemişti.

Taehyun benim için hiçbir zaman nefret ettiği bir şeyi yememişti.

Taehyun sırf ben istedim diye bana bir şeyler almamıştı.

Taehyun bana nadiren gülümserdi.

Canımı acıtan gerçekler üstüme gelirken gözyaşlarımı tutamadım. Masaya geldiğimde farkedilmez sanarak sildiğim gözyaşlarıma yenisi eklenmesi Soobin'i kuşkuladırmış o da benimle birlikte çıkmıştı kafeden.

Tüm masanın garip bakışları bizim üstümüzdeyken Soobin utanmamam için kapüşonümü bile çekmişti.

"O beni hiçbir zaman gerçekten sevmedi Soobin."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Do me a favour ' TaegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin