Vega - İz bırakanlar unutulmaz
"Eun teyze!"
Çocuk heyecanla bağırıp kadına doğru koşarken kadın çocuğu kollarına arasına almış gergince. "Eun teyze Taehyun nerde? Bugün okula da gelmedi!" Somurtarak hayıflanmıştı.
"Taehyun biraz hasta canım. Hava da soğudu sen artık evine git, ben senin için Taehyun'u bol bol öperim." Çocuk tam ikna olmasa da havanın gerçekten serinlediğini hissedebiliyor, tişörtünün açıkta bıraktığı kollarındaki tüyler diken diken oluyordu. "Tamam. Sonra görüşürüz Eun teyze!" Son kez sarılmış ve koşarak evin yolunu tutmuştu çocuk. Gitmek istemese bile orası eviydi onun, başka ne yapabilirdi ki?
🎐
Taehyun bugün de okula gelmemişti. Uzun saçlı somurtuyordu şimdi. Canı sıkılmıştı ve çocuğun nerde olduğunu merak ediyor, onun için endişeleniyordu.
"Beomgyu, gelmiyor musun? Maç yapıcaz defansa adam yok gel hadi!"
"Bugün kendimi iyi hissetmiyorum, Leedo geçebilir." Arkadaşı çocuğun bahanesine göz devirmiş diğerlerinin arkasından koşmuştu.
Taehyun yarın gelirdi değil mi?
🎐
Taehyun'un sınıf değiştirdiğini öğrenmişti şimdi. Ama neden? O bu sınıfa aitti, onu ait olduğu yerden neden kopardılar?
Taehyun hiç mi düşünmemişti Beomgyu'yu, kaç gündür haber vermekte mi gelmemişti aklına? Şimdi karşı sınıflarında başka bir çocukla geziyor, sanki ona bakması bile yasakmış gibi davranıyordu.
Beomgyu kırılmıştı. Taehyun'un onu görmezden geldiği ilk gün evde deli gibi ağlamıştı. Hayatta en değer verdiği şey oydu belki de.
Merak ediyordu.
Neden bir anda Eun teyze ve annesi görüşmeyi kesmiş, Taehyun sınıf değiştirerek ondan uzak durmaya başlamıştı.
Haberi var mıydı Taehyun'un? Beomgyu yasakları çiğneyerek gizlice giderdi çoğu zaman onun yanına. Daha ağır cezalar yer ve yine aynı şeyi yapardı.
Bir şeyler yanlıştı. Öğrenmemesi mi gerekiyordu? Yetişkin işi falan mıydı? Umrunda değildi. Arkada yatan gerçeği öğrenmek için uğraşacaktı.
🎐
"Yuna! Abinden özür dile çabuk." Annemin sinirli sesiyle sırıtarak Yuna'ya bakmıştım.
"Ya anne benimle dalga geçip duruyor! Pislik." Sesindeki kin beni güldürürken annem göz devirerek elindeki örgülere vermişti dikkatini. Bu aralar takmıştı bu örgü işine.
Eski fakirliğimizden eser kalmamıştı. Babam işleri toparlayıp yurtdışına gitmiş ve orda daha da geliştirmişti şirketini. Bize de bundan oldukça pay düşmesinden kimim ki şikayetçi olacağım?
"Sen görüceksin oğlum!" Yuna'nın arkamdan gelen sesiyle kızıl saçlarını karıştırmış, sinirlerini olabildiğince bozmaya devam etmiştim. Son hamlemi umursamayarak odasına gitmişti.
Böyle zamanlarda başlıyordum fazla düşünmeye. O kavga olmasa, yine birlikte olsalar nasıl olurdu? Bunu hayal edemezdim, olmayan şeyi nasıl hayal edebilirim ki? Ama her gece onunla olan eski anılarımı tekrar tekrar kafamdan geçirmenin tezatlığıyla savaşıyordum. Eskisi gibi değildi. Çok yakınımdaydı ve bu işleri olabildiğince zorlaştırıyor, kendimi kontrol edememe sebep oluyordu. Onun uzun saçlarına rüzgar bile her gün dokunabiliyorken ben sadece izlemekte yetiniyordum. Haksızlıktı. Beomgyu'ya olan gardımı da indirmek istemiyordum. Ailesi ve kendisi beni yeterince incitmişken onu affetmeyi kendime bir saygısızlık olarak görüyordum. Hani derler ya, gururla aşk birlikte olamaz diye. Bal gibi de oluyordu. Ona hala aşıktım, hem de sırılsıklam. Fakat gurur tam da burada giriyordur belki de işin içine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do me a favour ' Taegyu
Teen FictionAkıntıya kapıl, belki daha iyi bir kıyı bulursun?