"i'm in the wind, i'm in the water."
Ağzına takılan şarkıyı tüm gün yaptığı gibi yeniden mırıldanarak adımlamaya devam etti Beomgyu. Eski tarz pantolonunun bol paçaları tozlu kaldırım taşlarına değiyor ve mavi rengini solduruyordu. Hafifçe esen yaz meltemi, akşamüstünün soğukluğuyla ince tişörtünün içinden tenine işleniyor ve harladıkça harlıyordu içindeki isyan dolu yangını.
Beomgyu düşünüyordu bir sürü şeyi aynı anda, düşünüyordu düşünmesine ancak bir fayda etmiyordu. İçindeki büyük yangın gözlerinden okunuyor, düşünceleri havada uçuşuyordu. Baş meleğine olan nefretiyle, ona meydan okurcasına yürüyordu taştan kaldırımı ancak omuzları düşmesin diye sarf ettiği çaba çok uzaklardan dahi görünüyordu insanın gözüne.
Derin bir nefes aldı Beomgyu ve yine derin bir şekilde verdi aldığı nefesi. Önceki gün neredeyse canından olmak üzere olduğu yol kenarına ulaşmıştı. Kiremit çatılı evin hemen yanındaki kaldırımdan sahile adımlayacaktı ki olduğu yerde kaldı. Sahilin bir altın misali parlayan kumlarında, her zamankinin aksine simsiyah saçlı bir oğlan vardı tam da Beomgyu'nun dörtlüğü bulduğu yerde etrafa bakınan. Hızlıca duvarın arkasına, sahilin zıt tarafına adımladı Beomgyu. Bir anlık gelen anlamsız panikle duvara yasladı bedenini. Önceki gece çaldığı naif dörtlüğün hissettirdiği suçluluk hemen kaçmasına neden olmuştu. Sanki yakalanmış gibi hissetti.
✦
Sıkıntılı bir nefes verdi genç oğlan. Önceki gece sahilde denizi izlerken birden aklına gelerek elindeki minik kağıda döktüğü dörtlük ortadan kaybolmuştu. Evde olmadığına göre sahilde düşmüş olmalıydı. Ev sahilin hemen karşısındaydı ve yol boyunca didik didik arasa da bulamamıştı. Kumların arasında olmak zorundaydı ancak saatlerdir her bir kum tanesini sorgulayıp etrafa bakınsa da bulamamıştı. Taehyun denizin kendisine hediye ettiği ilhamla yazdığı o dörtlüğü geri istiyordu. Uzun zaman sonra ilk defa içinden geçenleri bir parça kağıda dökebilmiş gibi geliyordu. Müziğe olan aşkını ilk defa bu kadar net dile getirebildiğini hissediyordu. Yazdığı mükemmel dörltüğü kaybetmek ona büyük bir kayıp gibi geliyordu.
Sıkıntıyla olduğu yere çöktü. Önceki gece de tam olarak aynı yere oturmuş ve içindeki boşluk hissini denizle paylaşarak ağlamıştı. Denizin ona acıdığını ve tek bir dörtlüğe yetecek kadar ilhamından paylaştığını biliyordu Taehyun ve o kadar kendinde değilken yazmıştı ki, dörtlükten birkaç kelimeyi zar zor hatırlayabiliyordu. Hayatında çok nadiren beliren güzelliklerden birini daha harcamıştı.
Düşen omuzlarını düzeltme gereği duymadan hüzünlü bakışlarını denize çevirdi. Denize karşı çok suçluluk duyuyordu ama şu saatten sonra da yapabileceği bir şey yoktu. Güney sisi bedenini çürütse sesini dahi çıkarmayacak haldeydi. Hiçbir yerde olmadığına göre biri almış olmalıydı. Fakat Taehyun kimin aldığını nasıl bulabilirdi? Daha çocuk sayılırdı ve hiçbir dükkan sahibinin ona kamera kayıtlarına bakmasıyla ilgili yardım etmeyeceğini biliyordu, özellikle de bir kağıt parçası için.
İçindeki çaresiz hisle beraber cebindeki post-it kağıdını ve pilot kalemini çıkardı. Yine bir şeyler karalayıp eve dönecek ve evdeki iğrenç havayı ciğerlerine soluyarak kendi ölümüne yeni nedenler bulacaktı. Her akşam aynı şeyi yapardı Taehyun. Odasının loş ışığında saatlerce bir şeyler karalar, dinler ve söylerdi. Müziğinin onun ölümüne neden olacağını bildiği halde devam ederdi ve dayak da yerdi küfür de yerdi babasından. Yine de durmadan dener ve vazgeçmezdi.
Gözünü hızlıca denize çevirip yeniden kağıda döndü ve derin bir nefes aldı. Belki de içindeki üzüntü, sinir ve çaresizlikten bahsetmeliydi? Kağıdı dizine bastırarak kalemi değdirdi ve bir yandan dışından okuyarak dizdi kelimeleri yeni dörtlüğüne.
"Ben bir yorgun şairim, yazdığım şiirleri bestelerim..." Yalnızca birkaç dakikada iki satır daha ekleyip bitirdi dörtlüğünü. Taehyun için şiir yazmak bu kadar basitti neticesinde, fakat içindeki ilham açlığını gideremediğinden bir türlü istediğini elde edemiyordu.
Yazdığı dörtlüğü başından sona bir defa daha okudu. Hoşuna gitmişti. Önceki dörtlük kadar güzel olmadığına emindi ama defterine yapıştırmaya değecek kadar güzel olduğunu düşünüyordu.
Sahilde oturmayı çok sevse de eve bir daha geç giderse hoş şeylerin yaşanmayacağını bildiğinden ayağa kalktı Taehyun. Fakat tam arkasını döndüğü sırada aklına bir fikir geldi. Deli saçmasıydı ve kesinlikle işe yaramayacaktı fakat elindeki post-iti tam oturduğu yere koydu. Hayatı romantize etme şekli buydu Taehyun'un. Birilerinin yüreğine dokunabilmek onun için büyük bir lütuftu. Ancak belki dörtlüğünü çalan hırsız bir daha sahile gelirse diye bırakmak istedi yazdığını. Belki, diyordu içinden, belki bana acır ve dörtlüğümü geri getirir.
Dörtlüğün aynısını elindeki boş post-ite geçirdi ve yüzünde hafifçe beliren aptal gülümsemesiyle eve doğru yürüdü. Yorgun şair için başka bir yorucu gün daha bitmek üzereydi.
✦
güney sisi: güney rüzgarıyla bastıran sis. bu rüzgarın hastalıkları da beraberinde getirdiğine inanılırdı.
lütfen bol yorum yapın⭐️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candle-lit sea, tg
Fanfictiongalata'ya çıkmadıysam ben de, yanımda sen olmadığındandır. taegyu! 09012024 - 27042024 -strangers to lovers. - chev'den. - efiltime✦