✦ yedi

113 25 20
                                    

Yaşamı boyunca herkes "birini' bulur ama 'birbirini' bulmak, çok az insana nasip olur.

─ Dücane Cündioğlu

Heyecanlıydı Beomgyu. Avuçlarının içi boncuk boncuk terliyor, nefesleri bir hızlanıp bir kesiliyordu. Kalbi öylesine hızlı çarpıyordu ki o küçük manyak şeyin göğüs kafesinden fırlayacağından korkuyordu. Daha önce tatmadığı duygular bütün uvuzlarında kol geziyordu, ne yapacağını bilemiyordu. Beomgyu bu şeylerin ne olduğunu da bilmiyordu.

Gözlerine doğru gelen saçlarını işaret parmağının ucuyla kenara doğru itti. Onun alışkanlığıydı bu, sürekli yapardı. Bu sefer giydiği pantolonun bacak kısımları boydan boya enine doğru yırtıklarla kaplıydı, üzerindeki tişört ise köprücüklerini kapatmaya yetmiyordu. Fakat akşamüstü soğuğu Beomgyu'yu üşütmeye yetmiyordu. İçindeki sıcacık duygular öylesine büyük bir duvar örmüştü ki Beomgyu'nun vücuduna, Beomgyu üzerine doğru esen soğuk rüzgarı zerre hissetmiyordu. Yanakları, elleri, göğsü yanıyordu.

Kiremit çatılı evin ardından sahil gözlerine çarptı. Beomgyu kalp krizi geçirecekmiş hissetse de durmadı. Kaldırımdaki ayaklarını sahilin kumlarına bastı. Gözlerini kocaman açıp sahilin kumlarına kilitlendi. Orada olacağını umduğu şeye bir an önce kavuşmak istiyordu.

Birden bire bir şeylerin farkına vardı Beomgyu. Eskisi kadar baş meleğine isyan etmiyordu. Küfürler ettiği hisleri onu terk etmiş ve huzura bırakmıştı. 17 yıla sığdıramadığı öfkesi harlanmayı bırakmıştı. Aynı deniz gibi durgundu içindeki deli oğlan. Sahi, artık sahile deniz için gelmiyordu. Beomgyu denizde bulduğu huzurdan çok daha fazlasını birkaç kağıt parçası ve üzerindeki güzel el yazısında bulmuştu.

Beomgyu hiç konuşmamıştı, derdini anlatmamıştı Yorgun Şaire ama anlaşıldığını hissediyordu. Beomgyu hiç görmemişti Yorgun Şairi ama gittiği her yerde gözleri birini arıyordu. Beomgyu hiç duymamıştı Yorgun Şairi ama mum ışığında söylediği şarkılar kulaklarında yankılanıyordu. Beomgyu hiç tanımamıştı Yorgun Şairi ama artık yalnız hissetmiyordu. Beomgyu gülümseyebiliyordu, kalbinin tatlı tatlı ağrıdığını hissediyor ve hayatı sevmeye başlıyordu.

Gözleri aradığı saman rengi kağıdı bulduğunda kocaman gülümsedi Beomgyu. Güzel dörtlüğü okumak için yanıp tutuşuyordu, Yorgun Şairi bulmak ve onunla konuşmak için yanıp tutuşuyordu ama büyüyü bozmaya cesareti yoktu. İsimsiz mektupları seviyordu ve bunu yok etmekten ödü kopuyordu.

Birkaç adımda sahilin en güzel noktasına ulaştı ve kağıdı eline aldı. İkiye katlanmış kağıdı açarken elleri tir tir titriyordu. Çok heyecanlıydı. Güzel el yazısıyla karşılaştığında derin bir nefes aldı ve okudu.

"Ben bir zalim köylüyüm,
Saf sevgiyi düşünürüm.
Param pulun çok önemli,
Sevgi nedir hissetmem ki."

Okuduğu dörtlük gülümsetti Beomgyu'yu. Yorgun Şairin ne demek istediğini, neyden şikayet ettiğini anladı. Hatta yaptığı ima o kadar hoşuna gitti ki kendini kıkırdamaktan alıkoyamadı. Aklına bir gün önce sahilde Yorgun Şairden aldığı diğer dörtlük geldi. İki dörtlük birbirinin devamı gibiydi, hatta Beomgyu devamı olduğundan neredeyse emindi.

"Ben bir yoksul prensim,
Diyar diyar gezerim.
Mataramda senin aşkın,
Sana susar biterim."

Sahilin yumuşak kumlarına oturdu Beomgyu, yüzündeki gülümseyi silmeden. Mutluydu. Mutluluğun ne olduğunu yıllar sonra hissetmişti. Ancak bu mutluluğun sebebini anlamlandıramıyordu. Hayatının başından beri aradığı şeyi bulmuş gibi rahattı içi, huzurluydu. O kadar derdin, tasanın içinde birkaç cümle mi yoksa ona minik de olsa değer verdiğini düşündüğü bir yabancının varlığı mı Beomgyu'ya hayatın güzelliğini göstermişti?

Bir peri masalında gibiydi. Aklını kaybetmek umurunda değildi, çoktan bu lanete kapılmış sürükleniyordu.

10. Bölüm final...

Bu bölümü yayınladıktan hemen sonra yeni bir fic atacağım hepinizi ona bekliyorum. O da CLS'ye benzer bir minific. Ancak bölümleri daha hızlı gelir (taslakta bitti).

Candle-lit Sea hakkında detaylı yorumlarınızı çok merak ediyorum, benimle paylaşır mısınız?

Bölümü Fairytale ve Look After You dinleyerek yazdım!!

candle-lit sea, tgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin