BÖLÜM 1:GÜRÜLTÜLÜ ALKIŞLAR

119 19 13
                                    

MEDYA:HELEN

Her sabah sesini duyduğumda lanet okuduğum alarm saat 6'da çaldı. Ivrım kıvrım ederekten yataktan kalktım. Bugün yarışmam vardı. Okulda düzenlenen keman yarışmasına katılmıştım. Üzerimde az da buz da olsa biraz heyecan var.

Tuvalete doğru yol aldım ve yüzümü yıkadım. Tuvaletten çıktıktan sonra kedim Mina'yı gördüm. Ona döndüm ve şunları dedim"Minacığım biliyorsunki ben çok çalışıyorum ama bence hep ders olmaz canım bu nedenle bu yılımı dolu dolu geçirmek istiyorum." Mina da küçümsercesine "MiYaV" dedi. Bende bozulmuş bir tavırla "Evet bliyorum fazla çevrem yok ama okuldaki yarışmalara , etkinliklere katılmayacağım anlamına gelmez ve Min-Sea teyzen ne güne duruyor."dedim. Bu sefer daha tatlı bir "MiyaaV"sesi geldi.

Ardından onu inceledim. Çok tatlıydı. Beyaz kabarık tüyleri ile adeta kar topuna benziyordu. Mina'yı sahipleneli 8 ay oldu. En yakın arkadaşım olan Min-Sea'nın kedisi doğum yapmıştı. Mina da Min-Sea'nın kedisi Lora'nın yavrusuydu. Min-Sea ile ortaokul yıllarımda seyehat için Kore'ye gittiğim vakit tanışmıştım. O kadar tatlı sevecen br kız ki anlatamam. Hep benim yanımda olur, sorunlarmıza çözüm üretiriz ve tüm sırlarımızı birbirmize anlatırız. Açıkçası Min-Sea Kore'ye taşındığımda o kimseyi tanımadığım, bir sıkıntı yaşayacağımda kimden yardım istiyeceğmi bilemediğim şehirde onun sayesinde ne yabancılık çektim ne bi sıkıntı yaşadım.Bu nedenle Min-Sea benim için çok ayrıydı.

Sonra sözüme devam ettim "Evet hem eğleneceğim hem de eşşek gibi çalışacağım" dedim büyük bir umutla Mina'dan ses gelmeyince "Her neyse biz önümüzdeki keman yarışmasına odaklanalım zira ben o yarışmaya kazanmak için katılıyorum." dedim. Mina'dan çıkan gururlu bir "Miyavv" sesiyle onu kucağıma alıp mutfağa gittim.

Kendime kahvaltı hazırladım.Sucuklu yumurta ve çay. Kahvaltı yapmaya üşendiğimde genelde bu menüyü kullanıyorum. Immm her zaman bu menüyü kullandığımı söylemişmiydim. Yok canım hiç üşengeç biri değilimdir. Mesela her gün okula gittiğimde sırama oturup çantamı sıranın yanına koyduğum zaman sürekli eğilip suluğumu almamak için ilk baştan çantamdan çıkarıp sırama koymuyorum şeyy ve ya yapıyorum. Her neyse bu onuyu kapatalım çünkü benimde kafam karıştı başka bir zaman benim üşengeçliğim hakkında uzuncana konuşuruz. Eeee kendime kahvaltı hazırlamışken güzel kedimide unutmayıp onada en sevdiği kedi mamasından vedim.

Kahvaltımı yaptıktan sonra dün hazırlamış olduğum kıyafetlerin yanına gittim. Üstüme siyah mat bir gömlek altıma da siyah keten bir paltolon seçmiştim. Ayakkabı olarak topuklu ayakkabı giyecektim.-Tabikide tapuğun kalın olmasına özen göstedim.-

Kıyafetlerimi giydikten sonra aynanın karşısına geçtim ve saçımı yapmaya başladım. Siyah uzun saçımı tepeden bir at kuyruğu yaptım ve kahkülümüde sağ ve sol tarafa ataraktan perçem şeklinde kullandım. Gözüme eyeliner çektim ve dudağıma koyu kırmızı bir ruj sürdüm.

Ve hazırdım. Aynada kendime baktım ve kendi kendime"Ayyy ne güzel olmuşum. Yarışmaya mı gidiyorum yoksa moda şovunamı bilemedim." diye sesli düşündüm. Sonrasında aynanın önünden ayrılıp yatağın üzerindeki kemanı sırtıma alıp kapıya yöneldim. Tam kapıyı açıyordumki arkamdan gelen "MİYAAV!!" sesine yani "Beni unuttunnn!! Bana görüşürüz demeden nereye gidiyorsun fani." dediğini anlayabildiğim kedimin sesini duydum.Şey kendisinide bir fani olduğunu biliyor demi. Sanırım "KEDİDEN İNSANA"eğitimlerine devam etmeliyiz. Ama bunu şimdilik onun yüzüne vurmadım. Mina'ya doğru eğildim ve ona "Bana şans dile tatlı bi o kadarda güzel kedicik ve görüşürüz." diyip evden çıktım.

Evime 10-20 metre uzaklıktaki otobüs durağına ilerledim. Ve oradaydım. Tüm öğrencilerin -buna ben de dahilim- ömrümüzün yarısını çürüttüğü yer. Buradan yetkililere sesleniyorum artık şu otobüs saatlerini bi düzene sokun ya! Biz öğrenciler niye bu işkenceyi çekiyoruz! O otobüs beklediğim süre ile ne sorular çözer, yumuşak yataklarla buluşur, kitaplarla yeni evrenler keşfeder, yeni lezzetler tadar, ne müzikler dineyip hayallere dalardım ve bunlar gibi sayamayacağım bir çok örnek. Ve ben bunları düşünürken otobüs gelmiş. Bana inanırmısınız bilmem ama otobüse ağzım açık bir şekilde bakakaldım. Çünkü otobüs ilk defa erken gelmişti.(?)-şey ilk defa olmayabilir ama biz öyle farz edelim- Şokum kısa sürdü çünkü otobüs babamın değil beni bekleyecek hali yok. Ama içimde kalmasın diye şöfere "Neden bu kadar erken geldiniz?" diye sormadan edemedim. Ama şoför aptal mısın dercesine bana baktığı için rezil olma sırıtışı yapıp ilerledim. Ama tabikide oturacak yer yoktu.-ne sandın bacım oturacağını filan mı- Ancak artık alıştığım için pek tepki vermedim. Cam kenarında köşede bir yerde dışarıyı izlemeye başladım. Durun size otobüstekileri anlatayım. En arka safta birbirleri ile dövüşen ergen erkek tayfa. Onların bir önünde oturan güzellikle kafayı yemiş , otobüste makyaj yapan kız tayfa. En önde de "Ne olacak bu gençlerin hali." diyen yaşlı teyze tayfası. -teyzeciğim ne günahım vardı benim ve sizin sabahın köründe ne işiniz var otobüs köşelerinde.- Ve son olarak ortada benimde içinde bulunduğum gariban tayfa.

KAYBOLAN YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin