.2.

74 4 0
                                    


_ _ _

"Burak, sen de gelmelisin!"

"Çok eğleneceğiz diyorum, güvenmiyor musun?"

Yılmış gözlerini, kolundan tutup kendisini çekiştirmeye çalışan kızın gözlerine dikti Burak, elini sertçe çekmiş başını dikleştirmişti.

"Biraz daha ısrar edersen nezaket sınırlarını aşacağım." dedi küstah bir tavırla, yeşil hareleri öfkeden alev almış çakmak çakmak yanıyordu. Karşısındaki kızın yüzünü sadece bakışlarıyla bile tutuşturabilirdi zira laftan anlamıyordu. Daha bu sabah tam manasıyla tanışmışlardı ve bu elemanın davranışları anında 180 derece değişmişti. Kızlara bu yüzden yanaşmak istemiyordu.

"Erkek avcılığı yapan bir şeref yoksununa değerli vaktimden hiçbir pay veremem."

"Çek git artık, gelmeyeceğim."

Kız çok şaşırmış gibi bir yüz ifadesi takınmış kolunda bulundurmak için ısrar ettiği ellerini nihayet çekmişti. Dili hiçbir şey zikretmezken gözleri cümleleri sıraya koyup yeni paragraflar kuruyordu. Arkasını dönüp fosfor pembesi çizgiler çektirdiği, çıkartmalardan yüzü görünmeyen, görünümünü mahvettiği için çirkinleşen arabasına binmiş ve basıp gitmişti.

"Yine mi?" dedi arkasındaki tanıdık ses, ses tonuyla gülüyordu ve böyle bir anda bunu kendisine sadece bir kişi yapabilirdi, şu zamana kadar kendisini hiçbir koşulda yalnız bırakmayan tek bir insan vardı hayatında. Toleranslarını da sadece ona gösteriyordu. Yutkunup konuşabilmek adına dudaklarını araladı.

"Evet yine." demişti fütursuzca

"Hepsi aynı."

Arkasını dönüp şu âna kadar dik tuttuğu omuzlarını düşürdü Burak, morali sanki hiç düzelmemiş gibi darmaduman olmuştu.

"Bir daha hiçbir kızla tanışmayacağım. Sana bunu burada noktalayalım, demiştim. Bu seferki kızın durumu iyi, para gördü diye sana yılışmaz dedin."

"Diğerlerinden hiçbir farkı yoktu."

Öfkeyle harmanladığı harelerini yaktı ve gözlerini, arkadaşının bal sarısı gözlerine dikti.

"Eğer Kahraman soyadının kime dayandığını bilmeseydi çoktan..." defolup gitmişti, demek istedi. Yapmadı, aksine yutkunarak içindeki cümleyi daha derinlere gömdü, konuşmaya devam edecekti.

"Benden sıkıldı. Başta bana yeşil ışığı çok parlak yaktığından benden kurtulabilmek için hayatımı kurcalamaya başladı. Sırf tepkisini merak ettiğimden soyadımı söyledim, mahsustan gerilip bir şeylerin üstünü örtmeye çalışır gibi görününce babamın kim olduğunun farkına vardı. Sıkılmış yüzüne, baygın bakan gözlerine birden can geldi. Akşama kadar neyin hoşuma gittiğini düşündüyse o konuda lak lak etti, hakkında bilgisi olsun olmasın. Şimdi de bir gece klübüne geleyim diye tutturup arabasına çekiştiriyordu."

"Gitmeyecek misin?"

"Niye gideyim Emir? Zaten hazzettiğim yerler değil. Bir de oraya zengin bir para avcısıyla mı gideceğim?"

"Beni şimdiye havadan sudan bir sebeple ortada bırakıp gitmişti, tabii babamın İlker Kahraman olduğunu öğrenmeseydi."

"Tamam." demişti Emir, gözleri anlatılanları birebir görmüş gibi anlayışla büyümüştü. Şimdi daha derin bakıyordu. Elini bir şeyi kenara fırlatırmış gibi savurdu.
"Uzatmayalım."

"Bir süre karşına daha kız getirmeyeceğim. Sen de kafanı dinle biraz."

Arkalarında kalan arabasını işaret etti. Yüzüne renk katmış arkadaşına tebessüm eden bal sarısı gözleriyle bakmaya başlamıştı.

BelirsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin