[Bölüm bir: ŞANSSIZLIK]

48 6 3
                                    

Siyah botlarımı ayağıma geçirmeye çalıştım bunları giymek her zaman sorun olmuştu bir kaç dakika daha denedim. "Hadi geç kalıyorsun. " diye söylenmeye başladı. Elimde olsa 'Sevgili doktorcuğuma' hiç gitmezdim. Annem elinde mutfak bezi ile yanıma gelmeye başladı yerde oturduğumdan ona bakmak için kafamı kaldırmak zordunda kalmıştım. Elini beline koyarak ismimi sitemle söyledi. "Bağcıklarını gevşetmeyi denesesen. " Anneme yine hak vermiştim bişi demeden gevşetip, botlarını ayağıma geçirdim.

Siyah montumun içinden kulaklığımı çıkardım. Herkesin aksine ben kulaklığımı birbirine dolanmaması için farklı biçimde sarıp koyuyordum. Yine kolayca açılan kulaklığıma baktım. Üzerimde heralde renkli olan tek şey telefonumdu altın sarısı büyük telefonumu çıkardım. Kulaklığı takıp rastgele bir şarkı açtım. Melodi kulaklarımı doldururken ellerimi ısıtmak için bir kaç kere birbirine sürtüp cebime soktum. Karşıdan hızla gelen kırmızı spor araba su birikintisinden geçerken üstüme gelen suyla birden irkildim. Yine kötü bir gün başka bir açıklaması olamazdı. Aldırış etmeden yürümeye devam ettim su birikintisinin ıslattığı yerler donuyordu resmen. Ellerim varlığını sorgularmış gibi yüzüme gitti burnumun ve yanaklarımın pembeleştiğine yemin edebilirimdim. Bunu istemiyordum. İstediğime karşın bu pembelik benim tatlı bir kız gibi gösterebilirdi. Otobüse binerek boş yer aradım ama yoktu başa gelen çekilir hesabı ayakta kalmıştım. Parayı vererek yolculuğun bitmesini bekledim.
Sonunda gelmiştim. Asansörü bekledim ama gelmiyordu lanet olası bekleyemezdim merdivenlere doğru yönelerek merdivenlere bir bakış attım. Bugün cidden şanssız günümdü.

'Sevgili doktorcuğum' gerçekçilikten yoksun bir sesle "Agh Venüs seni görmek mükemmel." diye şakıdı. Ağzımın içinde "Ben aynısını söylemeyeceğim." diye geveledim ben bile zor anlamıştım. Yüzüme kaşlarını kaldırmış 'anlamadım' demek istermiş gibi baktı. Ama anlamıştı beni zora mı sokmak istiyordu bu kadın uzun kırmızı tırnaklarını masaya vurarak bir kaç saçma sorulardan yöneletmişti hepsine kısa cevaplar vererek kurtulmaya çalışıyordum ama kurtuluş yoktu.

Cehennem gibi geçen 2 saat sonra kulaklarımı 'sevgili dokturcuğumun' o işkence gibi sevecen sesini silmek için müzik listemden herhangi bir şarkı seçtim. Hepsi ağır şarkılar olduğu için ağır bir şarkı için aramaya girmemiştim. Son ses bu diye somurtmuş olan yüzümü sanki olabilicekmiş gibi daha fazla somurttum. Metal müzik dediğim gürültülü olur tartışmaya açık bile değildir NOKTA. Ses tuşuna basarken son ses olmadığı fark ettim. Bir an yüzüm yukarı doğru kıvrıldı agh, evet bu gülümsemekti aslında benimki tebessümdü. Yine otobüse bindim rutin olarak parayı vererek boş yer bulmaya çalıştım. Bu şanssız günümde böyle bir iyilik şaşırtıcıydı. Tam yavaşta yürüyordum ki 20'li yaşlarının başlarında olan kadında oraya doğru gidiyordu ona bakarken beni fark etti hızlıca koltuğa doğru manevra yaptı bende koşarken o hızlı bi şekilde koltuğa doğru oturdu "Ha ha ben oturdum." Çocuk diye homurdandım. "Ne dedin!" Diye cırlayınca yüzümü buruşturdum. "Bir şey yok." Diye onu geçiştirdim. Evet şansızlığım bana gizlendiği köşeden çıkarak el salladı.

Eve girince sıcak hava pembeleşmiş yüzümü yaladı. Bu sıcaklıktan mest olmuştum. Montumu portmantoya asarak kulaklığı çıkartıp, güzelim şarkıyı durdurmak zorunda kalmıştım. Siyah kapşonlumun içine telefonumu ve kulaklığımı koyarak odama doğru yöneldim. Kapımı açıp düz odama baktım. Kırık beyaz duvarlarımla güzel bir tezatlık oluşturan ve mobilya boyasıyla boyadığım siyah kanepe yatağım yine aynı renkte olan siyah geniş çalışma masam ve gri sandalyem ve en sevdiğim sevdiğim grupların ve metal müziğin kral ve kraliçeleriyle posterleriyle dolu geniş büyük giysi dolabım odamaya renk katan koyu mavi ve koyu yeşil kitap raflarım ve kitaplarım vardı. Kendimi mutlu hissettiğim tek yer, yatağımda kitap okumaktı. Son haftalarda aldığım koyu mavi yumuşak yastıklara gömülerek sanki beni görünmez yapıcakmış gibi rahat oluyordum. Ama artık bazi 'kızların' ayy kitapları çok seviyooooruum diye cırlayıp kitapda ki erkekleri kullanıp o benim tek aşkııığm diye dolaşmaları sinirimi bozuyor. Sadece konuşmak için okuyan 'kızlar' beni delirtiyor.

VENÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin