Merhaba yeni bir bölümle karşınızdayım. İlk öncelikle kitap kapağı için Nisaya buradan da teşekkür etmek istiyorum. Ellerine sağlık, güzel kalbinden öpüyorum <3
Bir diğer bölümde kafanızda canlanması için Pars Alacanı paylaşacağım. İlk yazmaya başladığımdan beri benim için Pars Alacan oydu.Lütfen bölüme oy vermeyi unutmayın. Oylarınız benim için çok önemli.
Keyifli okumalar :)-
Hayatta ki ufak mücizelere inanır mıydınız? Ya da her karanlığın bir sonu olduğuna dair elinizde bir inanç var mıydı? Çoğu karanlığa batan insanı hayatta tutan en güçlü şeylerden biriydi umut. Umuda tutunan insanların çok mutlu olduğunu görmüştüm hep. Hayattan küçük şeyler bekleyen ve o küçük şeylerle bile mutlu olmayı öğrenen insanlar tanımıştım. Çocukluğum kötü ve karanlık geçse bile beni o karanlığın içinde küçük şeylerden bile mutlu olabileceğimi öğretmişti babam. Bende umud etmiştim her zaman. Umut etmeyi, hayal kurmayı hiç bırakmamıştım.
Bundan tam bir hafta önce bana biri gelip 'Hiç ummadığın anda biri sana özel bir iş teklifiyle gelecek , lüks bir işte çalışacaksın ve çok paralar kazanacaksın.' Deseydi ona bakıp deli olduğunu düşünür ve kahkahalarla gülerdim.
Luogo degli Angeli de işe başlayalı tam beş gün olmuştu. Beş gündür, full seyirci ile birlikte sahne alıyordum. Bu kalabalıklığın günden güne azalmasını beklerken, insanlar bizi şaşırtıyor ve kalabalıklık daha çok artıyordu. Her gün farklı bir konseptle şarkı söylüyordum. Bir gün doksanlarsa diğer gün bambaşka şarkılar tercih ediyorduk. Açıkcası bu tempoya hızlı uyum sağlamıştım. Beş gündür onunla çok fazla iletişime geçmemiştim. Son konuşmamızdan sonra gerçek bir iletişim kurmamıştık. Hatta çok da karşılaşmıyorduk bile diyebilirdim.
Beni her gün saat on bir de Erdem abi alıyor ve geceleri dönüşte tekrardan o bırakıyordu. Buna defalarca gerek olmadığını söylesem de bir yerden sonra dinlenmediğimi fark edip, sadece susuyordum. Çok iyi birine benziyordu Erdem abi. Onu ilk gördüğümde bana nedense babamı hatırlatmıştı. Onunla sohbet etmek kendimi iyi hissettiriyordu. İki tane kızı varmış ve kızlarından bir tanesi benimle yaşıtmış. Onu üniversite okutmak için eşi Esma hanımla birlikte varıyoğuyla çalışıyorlarmış.
Beş gündür, çalıştığım her gece saat on bir de kazandığım para hesabıma otomatik olarak yatıyordu. Banka hesabımda bu kadar çok para görmek fazlasıyla garibime gidiyordu. Paranın belli bir kısmını Yasemin ablaya göndermeye başlamıştım bile. Bu paraların nereden çıktığını sorduğunda ise gerçekleri söyleyip, ona yeni bir işe başladığımı ve artık daha çok kazanacağımı anlatmıştım.
Paranın diğer kısmını da şimdiden biriktirmeye ve ev ilanlarını araştırmaya başlamıştım. Ne kadar hızlı Selmadan kurtulursam benim için o kadar iyiydi.
Farklı bir eve çıkacağıma hala inanamıyordum. Benim için zor bir süreç olacaktı fakat her şeyin güzel olacağına, uzun zaman sonra inanacım tamdı. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum şeylerin gerçekleşmesine çok az kalmıştı. Küçük Mercanı kurtaracaktım. O karanlıktan çekip alacaktım onu.
Bir ev bulmuştum bile. Küçük bir evdi ama bana yeterdi. İşe ve Hanın kaldığı hastaneye oldukça yakın bir mesafedeydi. Evin eşyalı olması benim için büyük bir avantajdı. Ev sahibi de çok tatlı bir kadına benziyordu. Bu akşam belli bir saate kadar, ev sahibine kararımı bildirmem gerekiyordu. Sahneden önce, ev sahibine kararımı bildirmeyi kafama iyice not ettim.
"Yemek molası versek iyi olur." Dedi Osman alnındaki terleri silerken. "Üç saatir durmaksızın prova yapıyoruz."
"Bu gece ki konsept Gatsby." Dedi Tuna. "İyi hazırlanmamız gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya gibi bir gece
Teen FictionBen Mercan. İsmime bir çok kötü kalıplar takılmış olsa da ben sadece Mercandım. Sadece Mercan. Onun hayatımı bir iş teklifiyle değiştireceğini hiç düşünmemiştim. Pars Alacanın hayatıma girmesiyle, hayat bana yeni kapılarını açmıştı. Mercandım b...