RGBG-1. BÖLÜM

614 17 6
                                    

Merhaba. Yeni ve uzun bie bölümle karşınızdayım. Hikaye birkaç bölüme kafanızda tam oturacak gibi hissediyorum. Sıradan bir hikaye gibi dursa da kafamda çok farklı olaylar ve kurgular var. Umarım hikayeyi beğenerek okuyorsunuzdur. Şimdiden oylarınız ve yorumlarınız için teşekkür ederim :)

Ben Mercan.

Tam üç yıl önce babamı kaybetmiştim. Babamla annem boşandığından beri alkolik olan annemle yaşıyordum. Bir tane de kardeşim vardı ve o hayata 1-0 önden başlamıştı çünkü onun annesi farklı biriydi. Babam, annemden boşandıktan sonra Yasemin ablayla evlenmiş ve bir yıl sonra erkek kardeşim Han dünyaya gelmişti. Babam beni her ne kadar yanına almak istemiş olsa da annem velayeti ondan kapıvermişti. O gece deliler gibi ağladığımı hatırlıyordum. Beni babamdan ayırmaması için annemin ayaklarına kapandığımı hatırlıyorum ve annemin neden böyle olduğunu, beni neden sevmediğini sık sık kendime soruyordum. Babama fazlasıyla düşkündüm. O öldüğünde diğer yarım kaybolup, çok uzaklara gitmiş gibi hissetmiştim. Sanki içimden bir parçayı söküp almışlar gibiydi. Beni, alkolik bir anneyle ve dünyadaki diğer kalpsiz, acımasız insanlarla başbaşa bırakıp gitmişti. Canım babamın kocaman bir yüreği vardı. Kocaman bir yüreği vardı ki alkolik eski karısı hakkında bile tek bir kötü söz söylememişti.

Annem, babamla boşandıktan sonra kendini daha fazla içkiye vurmuştu. Sırf bu yüzden işinden çıkarılmıştı ki, işten çıkarılmak annem için asla bir ceza değil bir ödül gibi karşılanmıştı. Evden hiç çıkmamaya başlamış, eve yabancı insanlar sokup, evde içmeye başlamıştı. Çok iyi hatırlıyordum ki ben 16 yaşındayken annemin eve getirdiği adamlardan bir tanesi, annemin gözünün önünde bana sarkıntılık etmeye kalkmıştı. Annem ise sadece oturup izlemişti. O günü asla unutamıyordum. O gece odamın kapısını kilitleyip, sabaha kadar kapıda nöbet tuttuğumu hatırlıyordum. Bir genç kızın kabusu onu doğuran annesi olabilir miydi?

Babamın ölümüyle birlikte tekrardan anlamıştım ki kendi ayaklarımın üzerinde durana kadar o evden kaçışım yoktu. Şuan ise para biriktiriyordum. Hem konservatuara girebilmek için hem de o kabustan çok uzaklara kaçmak için para kazanıyordum. Beni doğuran kadından çok uzaklara kaçmak için...

Babamın ölümünden sonra Yasemin abla asla toparlanamamıştı. İşe gidip geliyor, kardeşim Hanla çok ilgilenemiyordu. Han, henüz on yaşındaydı ve beyninde tümör vardı. O tümörün sıçrama olasılığı çok yüksekti ve Hanı da kaybetmek benim tek korkularımdan biriydi. Ameliyatı çok pahalıydı. Yasemin abla tek başına karşılayacak güçte değildi. Hadi ameliyat parasını bir şekilde bulsak, ilaçlarına yetecek kadar paramız yoktu. Yasemin abla, ailesinden destek alarak o parayı bulmaya çalışıyordu. Bende elimden geldiğinin daha fazlasını yaparak birikimimin çoğunu kardeşimin hastalığına veriyordum. Kardeşim için her şeyi yapardım. O bana, babamdan kalan tek şeydi.

"İstifanı vermişsin." Dedi Alara gülümseyerek yanıma doğru gelirken. "İyi haber tez yayılırmış."

"Kötü haber olmasın o Alara?"

Alara sadece gözlerini devirdi. Tam tekrardan ağzını açacaktı ki elimi kaldırarak sözünü kestim. "Yeniden benim bir orosbu olduğumu ve bu yüzden işi bıraktığımı ima edeceksen ki (edeceğini biliyorum) hiç boşuna nefesini yorma Alara."

"Artık kendin de itirad ediyorsun." Diyerek yapmacık bir şekilde güldü. "Seni hiç özlemeyeceğim."

Ona sadece boş gözlerle baktım. İşe başladığımdan beri beni asla sevmemişti. Her ağzını açtığında yeni bir hakaret ve yargı buluyor, bana onları ard arda sıralıyordu. 4 aydır burada çalışıyordum ve bende emindim ki Alarayı hiç özlemeyecektim. Bana karşı bu nefretini ilk günden beri çözemesem de onu, bir zamandan sonra kendi haline bırakmak en iyisi olduğuna karar vermiştim.

Rüya gibi bir geceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin