1. Giriş

56 9 13
                                    

**/**/2000

İki ortak beraber tüm mal varlıklarını satıp bir iş kurmuştu. Selim karısından rica etmişti şirketin dekorasyonuna yardım etmesini. Gerçekten güzel bir şirketti. İki dostta varlıklı olmanın hayaliyle yanıp tutuşuyordu.

Şirketlerinin açılışından sonra Nevzat'ta lise aşkıyla evlenmişti fakat bir hevesle açtıkları şirket onlara kazanç sağlamıyordu. Aydan aya çok zarar yapmışlardı, müşteri bulamıyorlardı, tuttukları üç beş eleman da maaşlarını alamadıkları için işi terk ediyordu. Şirketin birçok bankaya borcu olmuştu ve işin içinden çıkamıyorlardı.

Selim, 3 yaşındaki oğluna bez bile alamadığı için vicdan azabı çekiyordu. Aynı zamanda karısıyla her gün kavga ediyorlardı. Bu durumdan sıkılan Selim, ortağına geri dönüşü olmayan bir ihanet etmeye hazırlanmaya başlamıştı.

İki arkadaşta kötü mahallelerde büyümüştü. Selim, eski mahallesindeki serseri bir tanıdığını bulmuş, şirketin borçlarını sahte evraklarla Nevzat'ın şahsi hesabına geçirmişti. Nevzat bunun üzerine bir sürü dava açmış fakat uğradığı iftirayi bir türlü kanıtlayamamıştı.

Tüm bunlar olurken Nevzat'ın eşi ikiz bebeklere hamile olduğunu öğrenmişti. Borçların onların üstüne kaldığını duyunca az kalsın bebekleri düşürüyordu.

Borçlar silindikten sonra şirket mucizevi bir şekilde tutulmuştu. Bir sürü müşterileri ve ortak iş teklifleri almıştı. Çok para kazanan Selim, daha büyük bir şirket binasına geçiş yapmış ve Nevzat'la bir daha konuşmamıştı.

Nevzat, iki oğlunun olduğunu duyunca mutlu olamamıştı bile. Onlara yetemezdi. Hanımından onunda işe girmesini rica ederken utanmıştı. Artık önlerinde yıllarca ödemeleri gereken bir banka borcu, pes etmeden kazanana kadar açacakları davalar, bir düşmanlık ve bakmaları gereken iki çocukları vardı.

12/05/2024

"Sadece çilek istemiştin değil mi küçük hanım? Ama bak kivim de var muzum da var. Onlardan da koyabilirim?"

"I ı. Sadece çilek istiyorum."

"Peki bakalım" Diyerek cilekleri zaten hazır olan Waffle'ın üzerine dizip küçük müşteriye verdim. Son müşteri o kız çocuğuydu zaten. Önlüğümü çıkarıp etrafı süpüren iş arkadaşlarıma baktım.

"Ben çıkıyorum. Yardım lazım mı?"

"Saol biz hallederiz. Emre'ye selam söyle."

"Söylerim." Diye seslenip kafeden çıktım. Saatime baktım. Yarım saat sonra kampüste son bir dersim vardı. Yavaşça okula yürümeye başladım. Eskiden çalıştığım restorantın önünden geçerken sinirle kafamı çevirdim. Patron olacak adam beni sabahtan akşama kadar çalıştırıp, görevim olmadığı halde bulaşıkları yıkatıp, tuvaletleri temizletip üstüne maaşımı vermemişti. İstifamı da kabul etmemişti. Bulmuş ailesine bakmaya çalışan enayiyi bırakır mı? Ateşlendiğim bir gün benim yerime Emre gitmişti. O da aşçıyla kavga etmiş, aşçı küfür edip restorantı bırakmış. Sonra patron da Emreyi dövmüş.
Patronun Emre'ye saldırdığını duyunca annem gidip dükkanın camını indirdi. Böylece kovuldum ve bir daha oraya yaklaşmadım bile ama yeni işim ve kampüs arasındaki yolun üzerinde olduğu için arada görüyorum.

Babamın çok fazla borcu olduğu için en azından kendi kitaplarımı, okulda lazım olacak malzemeleri, öğlen yemeği paramı çıkarmak için pek ağır olmayan bir iş istiyordum. Waffle dükkanıda arkadaşımın babasına aitti. Severek yaptığım bir iş çünkü Waffle yapmak,süslemek gerçekten terapi gibi.

Yan bakış atarak restorantın önünden geçip gittiğimde ne kadar havalı olduğumu düşündüm. Annem camı o kadar güzel indirmişti ki korkudan şikayetçi bile olamadılar. Annem babam kadar saf değildi. Babam, yıllar önce yaşadığı olaydan dolayı psikolojik olarak güçsüzleşmişti.

Gelgit | BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin