GİRİŞ

24 1 3
                                    

Değerini bilmek. Bencil bir varlık olan insanlar sadece kaybettikleri zaman değer bilirler. Geri dönüşleri olması için adeta Tanrı'ya yalvarırlar.
"Keşke yapsaydım."
"Keşke ona, onu sevdiğimi söyleseydim."
"Keşke çalışsaydım."
"Keşke özür dileseydim."
Keşke, keşke, keşke...
Benciller.

  -1 Kasım 2013-
"Alev daha dün sizdeydim. Her gün her gün size gelemem ki. Annem kızıyor."

Küçük çocuğun bu sitemli sözlerine karşı, küçük kız dolu gözleriyle ona doğru döndü ve yalvaran sözleriyle arkadaşını ikna etmeye çalıştı.

"Ya ama Kayra, ben konuşurum Banu Teyzeyle. Hem o kızmaz ki bana. Ben çok sıkılıyorum evde. Hem sadece oyun oynamıyoruz ki! Ödev de yapıyoruz. Ödevlerimiz bitince annem bize yemek de yapıyor! N'olur!"

Kayra küçük kıza hiç kıyamıyordu. Küçük kız ne zaman üzülse, ne zaman istediği bir şey olmasa gözleri hemen dolardı. Kayra ise onu ağlarken görmeye dayanamıyor, onun isteklerini yerine getirmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Şimdi de gözleri dolmuştu ve dolu gözlerini onun üzerinden çekmiyordu.

Alev'i, daha annesinin karnındayken ölen kız kardeşinin yerine koymuştu. Küçüktü ama birisini kaybetmek ne demek daha o yaşında öğrenmişti. Annesinin haykırışları, günlerce yemek yememesi, Her ağlama krizinde Kayra'ya sarılıp onu koklaması... Annesi de Alev'i ölen kızının yerine koyuyor onun üzerine çok titriyordu.

"Of... Peki tamam."

Küçük kız neşeyle yerinde zıpladı.

"Yaşasın!"

"Ama annemle sen konuşacaksın, tamam mı?"

"Tamam, tamam."

Küçük kızın sevinçten gözleri parlıyordu. Kayra onun en yakın arkadaşıydı. Kendisine en yakın hissettiği ve tereddüt etmeden her şeyini paylaşabileceği tek kişiydi Kayra. Onu her gün görmek, her an onun yanında olmak istiyordu. Sanki o yanındayken tüm yalnızlığı gidiyor dünyanın en mutlu insanı oluyordu. Kayra'nın gerçekten onu sevdiğini biliyordu.

"Alev."

"Efendim Kayra?"

"Oyun oynayalım mı yoldayken? Canımız da sıkılmaz hem, ne dersin?"

"Olur oynayalım. Ne oynayacağız?"

"Bak şimdi," küçük çocuk arkadaşına suratını tamamen döndü ve geri geri yürümeye başladı.

"Bana da annem dün öğretti, ailecek oynadık çok eğlenceliydi. Birden başlayarak sırayla saymaya başlıyoruz ve beşin katlarına geldiğimizde ise o sayıyı söylemek yerine BOM diyoruz."

Alev soru soran gözleriyle Kayra'ya bakmaya başladı. "Nasıl yani? Matematik işlemleri gibi mi? Ben matematiği sevmem ki!"

"Hayır, yani evet. Dur bak tek başıma oynayayım da öğren," küçük çocuk geri geri yürümeye devam ederken saymaya başladı.

"1,2,3,4..."

"Kayra! Dikkat et!" Alev'in güçlü çığlığı tüm sokağı doldurmuştu.

Alev, arkadaşının kolunu tutup onu kurtarmak için öne atıldı. Fakat tutamadı. Arkadaşı ellerinin arasından kayıp gitti.

"Kayra hayır!"

Alev hızla gözlerini yumdu ve ardından güçlü bir fren sesi kulaklarını doldurdu. Bir süre sonra ise gaza basma sesi sokakta yankılandı. Bu kişi her kimse oradan hızla uzaklaşıyordu.

Alev gittikçe uzaklaşan arabanın arkasından yavaşça gözlerini açtı ve bağırmaya başladı, "Hey! Geri gelin! Arkadaşımı bu hâlde bırakamam bir şeyler yapmalıyız! Bana yardım etmelisiniz! Lütfen gitmeyin..."

SESSİZ GÜRÜLTÜLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin