Doğru kişi yalnış zaman yoktur. Eğer o, doğru kişiyse size doğru zamanda gelir.
"Alev iyi misin? Bir sorun mu var?"
Kayra'yı duyuyor fakat cevap veremiyordum. Hissettiğim ağrı ve güç öyle şiddetliydi ki hareket etmeyi bırakın, resmen konuşamıyordum. Ona baktıkça hissettiklerimin çoğalması ise beni şaşırtan ayrı bir olaydı. Sanki zihnime girip orada neler döndüğünü öğrenmeye çalışıyordu. Ayrıca ona baktığımı görüyor, buna rağmen gözlerini benden ayırmıyordu. Neden?
"Yeni çocuklar değil mi şunlar? Onlar mı bir şey mi yaptı? Alev cevap verir misin? Beni korkutuyorsun."
Kayra'nın bu sözlerinden sonra yaptıklarım tamamen içgüdüseldi. Odaklandım ve sadece bir kaç dakika öncesine dönme isteğiyle dolup taştım.
~
Kayra masaya oturunca garsonun kulağına bir şeyler fısıldadı ve garson kafasını eğerek, "Tabii efendim," diyerek yanımızdan uzaklaştı.
"Ne söyledin garsona?" diye sordum.
Muzip bir şekilde sırıtarak, "Sürpriz," dedi.
Her zamanki gibi gücümü kullandığımın farkına saniyeler içerisinde varmıştım. Keşke direkt farkına varabilseydim. Üzerinde çalışıyordum, başlarda dakikalar sonra fark etsem de zamanla bunu saniyelere indirebilmiştim. İlk gücümü kullandığımda, Kayra'ya araba çarptığında, büyük ihtimalle ne yaptığımın farkında olmadığımdan hemen anlamıştım ama sonrasında üzerine düştüğümde bunun o an gücümün farkına vamam için bu kadar hızlı kavradığımı daha iyi anlamıştım.
Kafamı hemen iki, üç masa çaprazımızda oturan kişilere çevirdim. Barış ve Oğuz karşılıklı oturup sohbet ediyorlardı. Onlara bakmamla Barış'ın kafasını bizim masamıza çevirmesi bir olmuştu. Bizi yeni fark ettiğini büyüyen göz bebeklerinden anlamıştım.
Ben de onları yeni fark ediyormuşum gibi yaptım ve el salladım. Çok rahat çok profosyonel. Kayra kime el salladığımı merak etmiş olmalıydı ki kafasını benim baktığım tarafa çevirdi.
"Aa bizim yeni çocuklar değil mi bunlar?"
"Evet, onlar. Yanımıza çağırmalı mıyız?" Meraklı ve sorgular bakışlarımı Kayra'ya çevirdim.
Kayra bana gülümsedi ve yanıtladı, "Sen nasıl istersen, senin doğum günün sonuçta."
Gülerek, "Eh, gelsinler ne kadar kalabalık o kadar eğlence," dedim.
Doğum günü kızı olarak benim çağırmam daha doğru olurdu. Yavaşça masadan kalktım ve masalarına doğru ilerledim.
Yanlarına gittiğimde iki elimi masanın üzerine yerleştirdim ve kendimi masaya doğru eğdim. Göğüs dekoltem açılmış olmalıydı ki ikisinin de gözü bir saniyeliğine göğsüme değmişti. Refkles olarak yaptıkları çok barizdi. Oğuz hemen gözlerini çekerken Barış'ın bakışları bir süre daha oyalandı ve suratındaki hafif sırıtmayla sonunda gözleri gözlerimi buldu. Bu durumu fazla umursamadım ve planımın işlemesi için yola koyuldum.
"Selam beyler! Sizi buraya hangi rüzgar attı?" diye sordum, gören de kırk yıllık arkadaşım sanardı.
Oğuz ve Barış birbirlerine baktılar, sanırım sorgulanmayı sevmiyorlardı. Şanslarına küsebilirlerdi çünkü ben buraya onları sorgulamaya gelmiştim.
"Herhangi bir rüzgar bizi buraya atmadı. Sadece iki dost yemek yemek için dışarıya çıktık ve bu şık mekanı merak ettik. Peki seni buraya hangi rüzgar attı Alev?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ GÜRÜLTÜLER
FantasíaAşka inanır mısınız? Ben inanmam. -A.B Yazdığım bu kurgu tamamen bana ait olup tamamen hayal ürünüdür.