BÖLÜM 1

10 1 1
                                    

Aşka inanır mısınız? Ben inanmam.

-17 Ekim 2023-

Ben Alev. Alev Bender.
Kendim hariç gayet normal bir hayata sahiptim. Sahiptim diyorum çünkü geçen sene bugün, doğum günümden sonra hayatım daha da değişti, bana benzeyen dört kişiyle daha tanıştım. Bana benzer bu dört kişiyle tanıştıktan sonra her şeyin aynı kalmasını beklemek büyük bir aptallıktı tabii ki.

Barış.
Cenk.
Cansu.
Erkin.
Bir de Oğuz. Oğuz'un olayını henüz hepimiz tam anlamış değiliz. Eğer kafayı bizimle bozmuş adam doğruyu söylüyorsa Oğuz da bizdendi. Yani, daha önceden.

"Daha fazla dayanamayacağım! Yoruldum! Hata yapmamaya çalışın. Zamanı geriye alıyoruz burada, oyun oynamıyoruz." Nefes nefese kalmıştım. Saçlarım terden yüzüme yapışıyordu ve görüşümü engelliyordu. Doğduğumuzdan beri kafayı bizimle bozmuş manyakla sonunda karşı karşıyaydık. Hazırlıklı olsaydık durum bu noktaya gelmezdi fakat ailelerimizin TC kimliğine kadar bilen bu adam bizi en mutlu anımızda gafil avlamayı başarmıştı.

Elimle yüzüme gelen saçları çektim ve bana bağıran çocuğa doğru kafamı çevirdim.

"Keyfimizden yapıyoruz sanki anasını satayım. Oyun oynamadığımızın en az senin kadar biz de farkındayız. Sus ve işine bak," dedi Cenk öfkeyle. Günlük hayatta gayet sakin olan bu çocuk bu tür işlerde bambaşka birisine dönüşüyordu. Manyak adam yüzünden ailesinden olmuştu ve onu bu dünyadan silmeyi en fazla Cenk istiyordu. Ona hak veriyordum.

"Cenk'e katılıyorum Alev! Biz de yorulduk, dayan biraz daha. Sonunda geberteceğiz bu herifi." Kafamı bu sefer de Cansu'ya doğru çevirdim ve kararlı bir şekilde kafamı salladım.

Neler olduğunu anlamadınız değil mi? Kafanız karıştı. Ne ara bu noktoya geldik diyorsunuz. İzninizle sizi her şeyin başladığı o güne götüreyim ve neler olduğunu anlatayım.

-17 Ekim 2022-

"Of, insan doğum gününde okula mı gider ya?" İsyan ettiğim kişi Kayra'dan başkası değildi. Her zamanki gibi okula beraber gidiyorduk ve bu çocuk benim okuldan ne kadar bıktığımı dinliyordu.

"Gider Alev, gider. Başımın etini yedin sabahtan beri. Bir sus kızım be! Bazen soruyorum kendime, nasıl oldu da hâlâ bu kızdan kurtulamadım, diye."

İlkokuldan beri ayrılmadığım arkadaşıma döndüm. Kayra sitem dolu kahverengi gözleriyle bana bakıyordu. Her sabah özenle taradığı o saçları yine dağılmıştı. Fazla keskin olmayan yüz hatları ve uzun boyuyla bana sinirli gözükmeye çalışıyordu fakat beceremiyordu. Bana istese de kızamadığını ikimiz de biliyorduk.

Her sabah ettiğim isyanlardan sıkılmıştı. Dile kolay on yıldır bu yakarışlarıma katlanıyordu. Sahi, bu çocuk nasıl bıkmamıştı benden? On iki yıldır aynı okullara gidiyorduk. Kader bizi ayırmamıştı. Sanki birbirimizin yaralarını sardığımızı evren de anlamıştı. Fakat bazen Kayra'nın da benden bıkmış olabileceği düşüncesi bedenimi esir alıyordu. Ne zaman Kayra'ya; Benden sıkıldın artık değil mi? Çok yoruyorum ben seni, desem bana verdiği cevap hep; "Saçmalama Alev. Sen benim kız kardeşimsin. Kardeşler hiç birbirinden bıkar mı?" oluyordu.

Sitem dolu bakışlarına karşılık ben de ona kaşlarımı çattım ve tamamen ona doğru dönerek geri geri yürümeye başladım. Ara sıra kafamı geriye çevirip gelen araç var mı diye kontrol ediyordum.

"Benden kurtulmak mı? Nasıl olur da böyle bir şeyi düşünebilirsin Kayra Yıldırım?! Böyle mükemmel bir kızdan kurtulmayı kim ister?" Ellerimle kendimi gösterdim.

"Ben isterim. Vallahi on iki yıldır peşimdesin. Hayır, şu salak kafam her şeye basıyor, bir tek bizim nasıl on iki yıldır aynı okulları tutturduğumuza basmıyor."

SESSİZ GÜRÜLTÜLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin